Yazar-Barış Vakfı Yöneticisi Hakan Tahmaz'ın bugünkü köşe yazısında, "Demokrasiye dönüş forumunun düşündürdükleri" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Demokrasiye dönüş forumunun düşündürdükleri
Muhalefet, iktidara muhalefet etmek için iç tutarlığa sahip, toplumun geniş kesimlerini harekete geçirmekte çok uzaklarda.
Muhalefet, iktidara muhalefet etmek için iç tutarlığa sahip, toplumun geniş kesimlerini harekete geçirmekte çok uzaklarda. Ulusal Politikalar Vakfı gibi az sayıda yapılmaya çalışılan etkinlikler ise iktidar partisine benzer bir biçimde araçsallaştıracak tarzda iletişime giriyor. Bu türden sivil toplum çalışmalarının toplumsal etki alanı daraltılıyor, kapasite sınırlandırılıyor.
Türkiye’yi, Cumhur İttifakı’nın sürüklendiği rejim krizinin derin ve bulanık sularında muhalefet de ciddi bir kriz yaşıyor.
28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçim sonuçları bütün muhalefet partilerde moral bozukluğuna, iç kapanmaya veya çözülmeye yol açtı.
Bu koşullarda girilen 31 Mart 2024 yerel seçimlerine, yönetim değişikliğine CHP’ye seçmen beklenmedik bir kredi açtı. CHP krizden çıkmanın adresi gibi algılanmaya başladı.
Bu nedenle sekiz aydır gözler ve dikkatler CHP’nin yeni parti yönetimi üzerinde. CHP, yönetiminin her yaptığı gereğinden fazla tartışma konusu ve ilgi odağı.
Ancak hala geniş muhalefet kesimlerinin beklentilerine yanıt verilir bir konuma ulaşıldığını söylemek hayli zor.
Buna partinin çok parçalı hali tuz biber oluyor. Partinin politikalarının veya politikasızlığının önüne iç çekişme/rekabet geçiyor.
CHP’liler yerel seçimlerde an fırsatın, moral üstünlüğün ve başarının sırrının yeterince farkında değiller. Fırsatlar, olanaklar hoyratça ve şımarıkça kullanılıyor.
CHP için, muhalefet için zaman daralıyor. Doğru, zamanında ve yerinde değerlendirilmeyen her fırsat Cumhur İttifakı’nın hanesine kazanç olarak yazılıyor.
Anlatmak istediğimi Ülke Politikaları Vakfı’nın 16 Kasım 2024 de İstanbul’da gerçekleştirdiği geniş katılımlı Demokrasiyi Yoluna Dönüş Forumu örneğiyle izah etmeye çalışacağım.
Önce Ülke Politikaları Vakfı hakkında kısa bilgi vermek isterim.
ÜLKE POLİTİKALARI VAKFI
Vakıf 55. 56 Bülent Ecevit başkanlığında 1997-1999 yıllarında kurulan 55. Ve 56 Hükümetlerde Maliye Bakanlığı yapan Zekeriya Temizel tarafında 2001 yılından Ankara’da kurulmuş.
Vakfın başkanlığını iki dönemdir avukat İsmail Doğan Subaşı yürütüyor. Subaşı, 2019 seçimlerinde sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi CHP grup başkanvekili yaptı. Çeşitli gazetelerde siyasi analiz yazılar yazdı. Mahalle Deyip Geçme kitabının yazarı.
Vakıf son iki yıldır, geniş katılımlı ve farklı görüşten akademisyenin tebliği sundu dört farklı İkinci Yüzyıl Formları yaptı. Dördüncüsü 16 Kasım 2024 cumartesi Demokrasi Yoluna Dönüş Forumu başlığı altında oldu.
Vakıf başkanı açılış konuşasında cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden demokrasi yoluna girmesine hizmet edecek, sosyal demokrat, sol politikalarının geliştirilmesine katkı sunmak amaçladıkları ve Vakfın tarihini anlatan kısa bir konuşma yaptı.
Forum Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun seksen yıldır ulaşılamayan bir hedef: Liberal demokrasi” başlıklı kapsamlı bir sunumuyla başlanması bekleniyordu.
Ancak konuklarda önce Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu birer konuşma yaptılar.
Hoca bulduğu kitleye bilgiçlik taslamayı hala siyaset sanmaya devam ediyor. Parti kurarak karşılaştığı başarısızlığı kavramış değil. Umutsuz vaka olmayı sürdürüyor.
AHMET DAVUTOĞLU
Daha sonra konuşan eski başbakanlarda şimdilerin Gelecek partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, her zaman olduğu gibi “ne kadar doğru yerde durdurduğu” anlatan ve solcuları, laikleri özeleştiriye, geçmişle yüzleşmeye davet eden uzun bir konuşma yaptı.
Davutoğlu bugünkü çoklu rejim krizin esas kaynağı olan 2017 anayasa referandum sürecinde tek adam rejimin mimarlarında biri olduğu aklına getirme gereği dahi duymayan tarzda bir konuşma yaptı.
Bu durumun kitlelerde yarattığı güvensizliğin ve tepkinin farkında değil veya önemsemiyor. Hoca bulduğu kitleye bilgiçlik taslamayı hala siyaset sanmaya devam ediyor. Parti kurarak karşılaştığı başarısızlığı kavramış değil. Umutsuz vaka olmayı sürdürüyor. Hocaya " iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak" gerektiğini hatırlatmalı .
Kendi mahallesine kendisini hapsetmek, iç sorunlarla boğuşmaya aşırı enerji harcamak Cumhur İttifakı’nı başarıya ulaştıracak yolunun taşlarını döşemekten başka bir sonuç üretmeyecek. 31 Mart seçimlerinde açılan verilen kredinin değersizleştirilmesi oluyor.
ÖZGÜR ÖZEL
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ise konuşmasında ise zamanın büyük bir kısmı parti içine eleştirilere isim vermeden, adres göstermede yanıt vermeye harcadı.
Yumuşama siyasetiyle iktidarın “belediyelere kayyum atanması, Abdullah Öcalan’a yapılan çağrılar ve suni anayasa tartışmalarıyla, yumuşama siyasetiyle, halkın gerçek sorunlarını konuşmamızın önüne geçmek için birer sis perdesi yaratmak istediği söyleyerek aslında bu konularda parti içinden kendisine gelen eleştirilere gereğinden fazla zaman ayırdı.
Böyle olunca forum adı altında yapılan aslında bir konferansın çerçeve sunuşunu yapan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun “Türkiye’de hibrit demokrasi var. Otoriter bir rejime geçmesine yalnızca beş basamak kaldı. Demokrasinin en çok gerilediği ülkeler arasında Tanzanya’dan sonra Türkiye geliyor. Türkiye bir nevi Afrika ülkesi.” mealindeki değerlendirmesi ve diğer akademisyenlerin demokrasi yoluna dönüşe çeşitli kıymetli katkıları boşlukta kaldı.
Türkiye seçmeni farklı yönleriyle ve farklı alanlarda dörtte üçünün geleceğe umutla bakmadığı ve ciddi ölçüde güvenlik kaygısı taşıdığı, bir anlamda sevr hali, duygusunun yaşadığı bir siyasal konjonktürel. Kendi mahallesine kendisini hapsetmek, iç sorunlarla boğuşmaya aşırı enerji harcamak Cumhur İttifakı’nı başarıya ulaştıracak yolunun taşlarını döşemekten başka bir sonuç üretmeyecek. 31 Mart seçimlerinde açılan verilen kredinin değersizleştirilmesi oluyor.
Muhalefet, iktidara muhalefet etmek için iç tutarlığa sahip, toplumun geniş kesimlerini harekete geçirmekte çok uzaklarda.
Ulusal Politikalar Vakfı gibi az sayıda yapılmaya çalışılan etkinlikler ise iktidar partisine benzer bir biçimde araçsallaştıracak tarzda iletişime giriyor. Bu türden sivil toplum çalışmalarının toplumsal etki alanı daraltılıyor, kapasite sınırlandırılıyor.
Sanki bütün bunlar, herkesin kendi işini yaparken bütün bir muhalefeti besleyen ve beslenen bir yola girmeyi artık hayatın dayattığı gösteriyor.
Benzer çok sayıda örnek verilebilir. Ama bu çalışma akademik bir çalışma olması dolayısıyla durumun ciddiyetini daha iyi kavramayı kolaylaştıracaktır.
Unutmayalım, muhalefet çoklu farklı çalışmaların doğru, yerinde ve zamanında koordinasyonu veya akışkanlığı sağlanırsa, başarılı olma şansı yakalanır. Farkında mıyız tarihte çoğu zaman saat kriz anlarında muhaliflerin çoğu kez aleyhine işler.