O kadar modern ve teknolojinin hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz ki evlerimizde kullandığımız internetten, çıktı aldığımız yazıcıya, kıtalararası yolculukları kısaltan son teknoloji uçak veya jetlere, araçlarımıza eklenen ABS’den, yokuş destek özelliğine ve inovasyon adı altında yenilenen ve bir sürü özelliğin eklendiği kullandığımız her ürüne bakınca şaşırmamak elde değil. Bu buluş veya icatlar hayatımızın seyrini elbette çok değiştirdi ama hiçbiri “dil” kadar ileri bir icat değil.
O kadar modern ve teknolojinin hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz ki evlerimizde kullandığımız internetten, çıktı aldığımız yazıcıya, kıtalararası yolculukları kısaltan son teknoloji uçak veya jetlere, araçlarımıza eklenen ABS’den, yokuş destek özelliğine ve inovasyon adı altında yenilenen ve bir sürü özelliğin eklendiği kullandığımız her ürüne bakınca şaşırmamak elde değil. Bu buluş veya icatlar hayatımızın seyrini elbette çok değiştirdi ama hiçbiri “dil” kadar ileri bir icat değil. Dil bir icat mıdır ve bu icadın sahibi kimdir? Şayet dil bir icat ise ve bu icadın sahibi insan ise; kesinlikle “dil” şu ana kadar var olan icatlar arasında en önemli icat. Çünkü yukarıda adı geçen icatların hepsi “dil” sayesinde iletişimle ortaya çıkmıştır. Bu yüzden dili doğru anlamak ve tanımlamak büyük önem taşıyor.En genel tanımıyla bilindiği üzere dil duygu, düşünce, gözlem gibi bireye ait var olan bir durumun karşı tarafa kişisel betimlemelerle aktarılma biçimidir. Herkese göre bireyselleşen, yani kişiye özel bir dil vardır. Herkesin kullandığı bir kavram herkeste farklı bir imge oluşturur. Bu yüzden dil kişiye özgü olma durumuna sahiptir. Ayrıca dil iki ayrı kişi veya gruplar arasında iletişimi sağlar. İletişim kişilerin kullandığı sözcük ve cümlelerle sağlanır. Cümleler yan yana dizilen anlamlı sözcüklerden oluşur. Chomsky yan yana doğru bir şekilde geldiği halde anlamsız cümleler oluşturabilecek bir örnek cümleyle (colourless green ideas sleep very furiously ) cümlenin sentaksının (cümle dizimi) ve anlamının ne kadar önemli olduğuna vurgu yapar. Günlük hayatta bunun gibi pek çok noktayı farkında olmadan ve çok hızlı bir şekilde uygularız. Aksi takdirde günlük hayatımız “iletişimsiz dil kullanımından” dolayı felç olurdu.. Bu yüzden günlük konuşmalarda kişinin sahip olduğu bilgiye göre cümlelerimizi kurar ve bilgi veririz. Örneğin birine” kapıdaki adam seni soruyor” dersek kişinin ilk tepkisi daha fazla tanımla ihtiyacından dolayı “hangi adam” gibi doğal bir soru olur. Oysa “borcunu isteyen kapıdaki adam seni soruyor” gibi daha spesifik ve daha belirli bir anlama sahip cümle kişiye daha net bir mesajı aktarır ve kişinin olumlu veya olumsuz bir tutum sergilemesine yol açar.
Her bilim alanının kendi ifadesi dilden geçtiği ve her zaman günlük hayatta var olduğu için çok eski bir tarihe sahip olsa da dilbilim tarihi aslında bilim olarak yenidir. Her dilin bilim tarihi ise dilin konuşulduğu, incelendiği ve gözlemlendiği bölge ve ülkedeki yazılı ve sözlü kayıtlara göre değişim göstermektedir. Bu değişim harf değişimden, kelime değişimine hatta cümlelerdeki anlam değişimine kadar gidebilmektedir. Yirmi yıl gibi kısa bir sürede bile yazılı veya sözlü olarak incelenen bir dilde çok çarpıcı değişiklikler karşımıza çıkabilmektedir.
Buradaki çalışmamızda özellikle Kürtçe’nin kendi içinde yaşadığı veya etkileşimde olduğu diğer dil ve lehçelerle ilişkisini sorgulayıp çözüm ve önerilerimizi sunacağız. Bunları sunarken metodoloji olarak çok çarpıcı ve genel kullanıma sahip günlük örneklerle konuyu somutlaştırmaya çalışacağız. Örneğin, yirmi yıl önce Kürtçe basında kullanılan ve “günlük” anlamına gelen “rojane” veya “rojgirtin” kelimelerinin günümüzde “rojenivîsk” şekliyle kullanılması gibi. Bazı bölgelerde kış anlamına gelen “zivistan” kelimesinin hala eski formu olan “zimistan” olarak kullanılması gibi m-v harf ses değişimini gözlemek varolan pek çok örnekten sadece bir tanesidir. Bu değişimi gözlemlemek ve görmek heyecan verici.
Çalışmamız Kürtçe ile ilgili çok temel başlıkları karşımıza çıkaracaktır. Bu başlıkları birbirinden bağımsız olarak işlemek parçayı iyi görmeyi sunarken, diğer parçalarla ilişkilendirmek konuya bütünsel bakışı verecektir. Bu yaklaşım bize parça-bütün ilişkisini doğru bir şekilde analiz edip yargılardan kurtulmamızı sağlayacaktır. Neden böyle bir çalışmaya gerek var sorusu gerçekten önemli. Dili şekillendirmeye çalışmak ve ideolojik araç nesnesi olarak kullanma eğilimi her zaman dil ve iktidar bağlamında dilbilimin oldukça çekici konularından biri olmuştur. Bu yaklaşımı öncelikle dile ilişkin bir takım iddiaları olan kurum, kuruluş ve derneklerde görebilmekteyiz. Bu yaklaşımdaki yanlışlığın nedenleri kararları veren kişilerin dil eğitimden, dili anlama ve kullanma biçimlerine kadar pek çok şey olarak sıralanabilir. Dil çalışmaları alanında otorite olma iddiasında bulunan kurumların en büyük handikapı, dil gibi onu şekillendirme sürecinin ince ve uzun bir gözlem istediği sabır gerektiren bir alanda maalesef gösterdikleri acelecilik ve yapaylık ona ilişkin ani ve aceleci müdahale nedeniyle dilin doğallığına dair yanlış tespitler ve tanımlamalarla sonuçlanmaktadır. Bu yüzden dil çalışmaları sabır ve uzun soluklu gözlem süreci ile beraber, ideolojik saiklerden bağımsız bir biçimde doğru yöntemleri gerektiren çalışmalarla yapılmalıdır. Bu yüzden sadece kendi dilimizi bilmek dille ilgili doğru kararlar verebileceğimiz anlamına gelmez. Dünyada muazzam bir külliyat ve dil deneyim süreçleri mevcuttur. Bu bağlamda bunları görüp bu deneyimler ışığında kendi somut gerçekliğimize dair doğru kararlar vererek dil eğitimi ve dil materyali geliştirmenin, dil öğretim sürecini daha sağlıklı bir şekilde etkileyeceğinden kuşku yoktur.
Bundan böyle iki haftada bir Ötekilerin Gündemindeki köşe yazılarımızda genel dilbilim teorileri ve Kürtçe ilişkisi, Kürtçe dil eğitimi, çok dillilik ve çok kültürlülük bağlamında Kürtçe, folklor ve Kürtçe, ikinci dil edinimi olarak Kürtçe, sosyolinguistik ve Kürtçe, dil ve cinsiyet, dil ve iktidar, göç ve dil, dil ve kültür, dil, teknoloji, internet ve Kürtçe Dil öğretimi, Kürtçede ergativite yapısı, bükümlü yapılar, Semilingualizim (yarı dillilik) ve edebiyat türlerinin dilbilimsel analizleri gibi pek çok temel başlık ayrı ayrı tez konusu olmayı hak ederken, her biriyle ilgili genel yazılar yazarak bir yol haritası çizmeye çalışacağız. Heyecan veren bu dil yolculuğumuzda sabır göstererek sizlerle yeni okumalar yapmaya ve yeni paradigmalar paylaşmaya çalışacağız.
16.07.2018 Resul GEYİK