Zirvelerin arkasından peş peşe savaş haberleri yayıldı. Madrid Zirvesi, Arap Zirvesi, Tahran Zirvesi, Tahıl Zirvesi… Art arda zirveler yapılır diyalog ve çözümden söz edilirken bile kılıçlar bileniyordu. Kameralara gülen liderlerin her biri kendi egemenlik alanlarını tahkim etmenin çabasında. Rusya bir kez daha Ukrayna limanlarını vurdu. İsrail Suriye’ye saldırıyor. TSK Zaho’dan sonra durmadı, sivil ölümlerine tepkiler dünyanın dört bir yanında yağarken Erdoğan Hükümeti bana mısın demedi. Operasyonlar Irak Kürdistan Bölgesi sınırları içinde sürmekle kalmadı, Rojava bölgesinde sürüyor. SDG (Rojava) güçleri hedef alındı. Sarayın her aşamadaki temsilcileri “mottomuz bir gece ansızın” diyor.
Ancak ABD, Rusya, İran, Irak, Suriye ve bölgenin birçok ülkesi Erdoğan yönetimine tepki göstermeye devam ediyor. Sınır ötesi operasyonlara karşı ilk defa kapsamlı tepkiler ortaya çıktı. Öyle ki TSK’nın Zaho’daki Pereh tatil bölgesine yönelik top atışıyla ortaya çıkan kanlı tablo BMGK gündemine taşındı. Her ne kadar burada önemli bir karar çıkmasa da bu bir ilk ve Irak yönetiminin BM’ye taşıdığı bu dosyanın BM’deki tüm temsilciler tarafından özellikle ilk beş ülke tarafından daha da kullanılacağını kestirmek hiç de zor değil.
Erdoğan yönetimi ile birçok alanda yasal ve yasal olmayan işler yürüten Barzani ailesinden müteşekkil KDP yönetimi bile Türkiye’nin saldırısına laf etmek zorunda kaldı. Her ne kadar Irak hükümet temsilcileri içinde bulunan KDP temsilcileri ile Erbil yönetimi arasında tepki farkı olsa da Ortadoğu’da Erdoğan yönetimine karşı ilk defa bu denli kapsamlı ve tek ses olmuş bir tepki ortaya çıktı. Erdoğan yönetiminin işinin Ortadoğu’da giderek hepten sarpa sardığını söylemek abartı olmaz.
Daha Zaho’daki sivil katliamın kanı kurumadan bu defa Rojava’dan ölüm haberleri geldi. Kaynaklar SİHA ile yapılan saldırıların TSK kaynaklı olduğunu belirtiyor. Sadece SDG (Rojava Kürt Özerk Yönetimi) değil, bölgenin hemen tüm ülke ve siyaset temsilcileri TSK’yı gösteriyor. Dahası ABD ilk defa TSK tarafından SDG güçlerine karşı yapılan bir saldırıyı kınadı. SENTCOM tarafından Twitter üzerinden yapılan açıklamada her ne kadar TSK zikredilmese de katliamın kınanması ve SDG güçlerine taziye sunulması yeni bir sınır ötesi operasyona yeşil ışık görmemiş olan Erdoğan yönetiminin önümüzdeki dönem nelerle karşı karşıya kalacağına ilişkin bazı ip uçları vermektedir.
Erdoğan yönetimi hiçbir şeye aldırmıyor gibi gözükme çabasında olsa da böyle devam etmesi halinde daha büyük bir bataklığa saplanması kaçınılmazdır.
Sarayın her kademesinden temsilciler iç kamuoyuna yönelik propagandanın gereği olarak yüksek perdeden konuşsalar da işleri içeride ve dışarıda hiç de kolay değil. Halk nezdinde olduğu gibi muhatap ülkelerce de inandırıcılıklarını yitiriş durumdalar. İki emperyalist; ABD ile Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanma hesabı ise giderek Erdoğan yönetimi için içinde çıkılması daha zor bir kör yumağa dönüşüyor.
Şimdilik bir avantaj olarak değerlendirdikleri bölge ülkelerinin, (İran, Suriye ve Irak’daki çelişkiler) Kürt karşıtlığı, Kürtlerin herhangi bir parçada edinecekleri güçlü dayanakların kendi egemenliklerine yönelik bir “tehdit” olduğu yönlü hesapları olsa da bölge egemen devletlerinin her birinin iç çelişkileri ve birbirleri arsındaki çatışma ögeleri düne göre daha fazladır. Ve aynı zamanda emperyalist ülkelerin bölgedeki kuşatması karşısında hiçbir bölge yönetiminin mevcut tavrını uzun süre muhafaza etmesi olası değil.
Zira (her ne kadar boy hedefi halinde olsa da) bölgedeki Kürt faktörü (başta Türkiye olmak üzere, Suriye, Irak ve İran’da) düne göre daha güçlüdür ve uluslararası temsiliyet ve meşruiyet bakımından düne göre bugün daha avantajlı durumdadır. KDP’nin, Erdoğan yönetimi ile ilişkileri ve Irak Hükümetini aşarak içine girdikleri ticari ilişkilerin ise bir noktadan sonra farklı bir yere evrileceğini daha şimdiden bunun arayışlarının başladığını gözlemlemek mümkün.
Özellikle Erdoğan yönetimi bölgenin en sıkışmış olanıdır. İçerideki tükenişi dışarıdaki bazı atraksiyonlarla bertaraf etmesi, milliyetçilik ve din ve mezhep faktörü üzerinden varlığını sürdürme hesabının giderek zayıfladığını gösteren fazlasıyla veri bulunmaktadır. Diğer avantajları ise bir bölümü Millet İttifakı olan 6’lı masanın Kürt sorunu karşısındaki geri tavrıdır. Öyle ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin gündemine kadar götürülmüş olan Zaho’daki sivil katliamı karşısında Erdoğan yönetiminden farklı bir şey söylememiş olan muhalefet partileri var. SDG güçlerinin vurulmasını onaylayan bir zihniyet sürüyor. Seçimi, Kürtlere baskı ve savaş politikaları üzerinden sürdüren, oyun ve entrika peşimde koşan yönetim karşısında etkisiz bir muhalefet var.
AKP, muhalefetin bu geri tavrını kullanmayı sürdürüyor. Sınır ötesinde olduğu gibi sınır içinde de kullanıyor. Kobanê kumpas davası sürüyor. HDP kapatma devası tüm hukuksuzluğuyla devam ediyor. İçerde binlerce HDP eski milletvekili, belediye eş başkanı, eski eş genel başkanı, binlerce üyesi var. Ve operasyonlar dinmek bilmiyor. Önceki gün Mersin Akdeniz Belediyesindeki operasyon bunun devam edeceğini gösteriyor. Bu durumda 3. alternatif daha da yakıcı hale geliyor.