Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde bir cinayetler zinciri yaşandı. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, genel seçim kampanyası için çarşı esnafını ziyaret eden AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakın korumaları ile Celal Şenyaşar ve kardeşleri arasında çıkan tartışma silahlı kavgaya dönüşmüştü. Şenyaşar ailesine ait dükkanda yaşanan kavgada Adil Şenyaşar ve milletvekilinin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetmişti.
Saldırıdan haberdar olan Emine Şenyaşar ve eşi Hacı Esved Şenyaşar yaralı çocuklarını görmek için hastaneye gittiklerinde hastanenin kuşatılmış olduğundan habersizdir. Polis ve güvenlik aşılarak hasta odasına kadar girmiştir AKP’li vekilin yakınları. Milletvekilinin akraba ve yakınları hastane odasındaki Şenyaşarları yaralı yataklarında hedef alır. Bu defa saldırıda yaralı haldeki Celal ile babası Esved Şenyaşar öldürülür. Bir başka hastanede tedavi edilen Fadıl ve Ferit ise şans eseri kurtulur.
AKP Urfa Milletvekili olan İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu öldürülen Emine Şenyaşar’ı ve saldırıda yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar’ı tanıyoruz. Anne ve oğul AKP Urfa milletvekili Yıldız’ın yakınları tarafından işlenen bu cinayetlerin sorumluları, destekçileri, ortakları ve işleyenleri hakkında adalet uygulansın istiyor. Gece gündüz, sıcak soğuk demeden adalet arıyorlar.
Anne ve oğul yıllardır onca baskıya, keyfi gözaltı uygulamalarına, adliye önünden kovulmalara, haklarında açılan davalara rağmen hâlâ adalet peşinde koşuyorlar. Tek talepleri var hastaneyi basıp yaralı Şenyaşarları öldürenler hakkında hukukun işletilmesi, adaletin tecelli etmesi. Hastaneyi basanların görüntüleri, ellerindeki silahlar, yangın tüpü… Ancak bizim gördüğümüzü, dünyanın gördüğünü savcılar, hakimler görmüyor.
Anne ve oğul Şenyaşar bıkmadan usanmadan hukuk arıyor. Urfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021’de başlattıkları adalet nöbeti 558’nci gününe girdi. Emine Şenyaşar, suçlular cezalandırılsın, suçsuz olduğuna inandığı tutuklu oğlu serbest bırakılsın istiyor.
Her gün sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkan anne ve oğlu Şenyaşarlar, Urfa Adliyesi önünde sessiz bir çığlık olarak duruyorlar. Biriken büyüyen bir çığlık, adalet çığlığı… Hukuk arıyorlar. Seslerini duyurmak, cinayetin tüm yönleriyle açığa çıkarılması katiller ve onları teşvik edenlerin yargılanmasını istiyorlar.
Celal ve Esved Şenyaşar’ın öldürüldüğü hastane saldırısıyla ilgili açılan ayrı soruşturmada dört yıldan sonra ilk defa somut bir adım atıldı ve 9 kişi gözaltına alındı. Ancak Şenyaşar ailesi suçsuzluğuna inandıkları Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay ceza verilmesini hukuksuz buluyor.
Çocuklarını ve eşini cinayete kurban veren Emine Şenyaşar ile babasını ve kardeşlerinin kaybeden Ferit Şenyaşar saraylardan 4 yıldır işlemeyen hukukun işletilmesini bekliyorlar. Urfa Adalet Sarayı’nın önü 4 yıldır onların feryadıyla çınlıyor. Savcılardan, hakimlerden gerçeğe bakmalarını, görmelerini bekliyorlar. Ancak ne yazık ki iktidarın ağzına bakan yargı 4 yıldır göz pınarları kuruyan Emine Şenyaşar’ın feryadını, adalet çağrısını, yüreğinden sözcüklere dökülen acıyı görmüyor, oğlu için adaleti işletmiyor. Dahası onları susturmak, korkutmak için olmadık yollara baş vuruyorlar. Haklarında yeni davalar açıyorlar.
Ağzını açanın evini basıp gözaltına alan, tutuklatan adalet, Şenyaşar ailesi için işlemiyor. İktidarın güdümündeki hukuk mağdurlar için bir türlü işlemiyor. Gazetecileri, yazarları, sanatçıları, muhalifleri eleştirilerinden dolayı hapse toplayanlar Şenyaşar ailesine yönelik işlenen cinayetler zincirinin sorumlularını ve failleri hakkında ağır işliyor.
Önceki gün yeniden Urfa Adalet Sarayı’nın önündeydi Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar. “Şenyaşar ailesi için adalet herkes için adalet” yazılı pankartı asarak nöbet başlattılar. Nöbette Emine Şenyaşar, elindeki “Adalet” kitabını gösteriyor. Yüzünden acılar dökülüyor. Güneşin kavurduğu yüzünde insanlığın acılar tarihi okunuyor.
“Bize hâlâ zulüm ediyorlar” diyor. “Bugüne kadar çok zulüm gördük. Benim oğlum cezaevinde, iki tanesini de hastanede öldürdüler. Neden bu devlet böyle yapıyor? Çocuklarımın katillerine değil bize mahkeme açıyorlar.” Emine Şenyaşar yutkunuyor. Gözyaşı pınarı kurumuş artık. Acıyan yüreğinden dökülen sözcüklerle; “Bana neden hakaret ettiğimi soruyorlar” diyor. “İnsanlar hastanede öldürülmez” diyor. Sonra başını kaldırıp Ankara’daki Saray’a sesleniyor; “Bunu Erdoğan bilmiyor mu? Onun da çocukları var. Ben hastayım çocuğumu bıraksınlar ben de eve gidip oturayım. Bütün bunlara rağmen neden benim çocuğum bırakılmıyor? Bu zulmü kim bize reva görüyorsa aynısını yaşasın. Ben bunu yapanlara hakkımı helal etmiyorum. Savcılar bana değil hastane davasını açsın.”
Artık bu çığlık duyulsun!..