Damat öyle diyorsa, inanmamak olmaz… Önce insanın ‘Tanrı böyle damat nasip eylesin!’ diyesi geliyor. Adam saraya damat olmanın tüm nimetlerinden yararlanıyor… Başbakandan daha etkili ve yetkili… Damat olduktan sonra Allah yürü ya kulum demiş falan… Ama hakkını da yememek lazım, o da az zeki, az yaratıcı değil hani! Oğul Bilal de bazen konuşmalarından derin konulu konferanslarında, ok atıcıları kurslarında falan konuşuyor, o da babasının ne denli yetenekli, ne denli eşi menendi olmayan biri olduğunu, dış güçlerin onu çekemediğinden, içeride de dış güçlerin destekçilerinin Erdoğan’ı devirmek istediklerinden söz edip, milleti uyarıyor… Erdoğan’ın, eşi menendi bulunmayan bir lider, bir ‘mübarek’ olduğu propagandası yeni değil, ancak belli ki, itibar yitimi arttıkça bu tür hilelere daha çok başvurulacak.
Damat öyle diyorsa, inanmamak olmaz…
Önce insanın ‘Tanrı böyle damat nasip eylesin!’ diyesi geliyor.
Adam saraya damat olmanın tüm nimetlerinden yararlanıyor… Başbakandan daha etkili ve yetkili…
Damat olduktan sonra Allah yürü ya kulum demiş falan…
Ama hakkını da yememek lazım, o da az zeki, az yaratıcı değil hani!
Oğul Bilal de bazen konuşmalarından derin konulu konferanslarında, ok atıcıları kurslarında falan konuşuyor, o da babasının ne denli yetenekli, ne denli eşi menendi olmayan biri olduğunu, dış güçlerin onu çekemediğinden, içeride de dış güçlerin destekçilerinin Erdoğan’ı devirmek istediklerinden söz edip, milleti uyarıyor…
Erdoğan’ın, eşi menendi bulunmayan bir lider, bir ‘mübarek’ olduğu propagandası yeni değil, ancak belli ki, itibar yitimi arttıkça bu tür hilelere daha çok başvurulacak.
Allah’ın vasıflarına sahip bir lider olduğundan tutun, son peygamber Hz. Muhammed olmasaydı, Erdoğan olurdu diyene, ikinci peygamber olduğuyla övünene, ‘Cenabı hak Erdoğan’a vazife verdi’ diyenden, peygamberden sonraki en kıymetli zatı muhterem olduğunu söyleyenlere, ona dokunmanın bile ibadet olduğunu, ‘mübarek’ diyenine kadar, bir kutsiyet atfediliyor.
Tanrılaştırılan Erdoğan’ın bu övgülere bir itirazı olmamaktadır.
Bir ilahiyatçı “Tanrılaştırılan Erdoğan ses çıkarmıyorsa o da şirk içindedir’ demişti, ancak onu ne duyan ne de yanıt veren oldu.
Tabii bunlar ne hikmetse hep AKP’nin yönetici kademelerinde olan, milletvekili, bakan falan da var bu tür sözler edenlerin içinde bolca.
Eee, ona yakın olunca, kendi durumlarıyla da öğünüyor olduklarını düşünmek mümkün!
Böylesi bir zatı muhteremin yakınında olmak insanı öyle sıradan bir fani olarak bırakmaz, yüceler çıkarır!
17-25 Aralık yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet sürecinde AKP İstanbul Milletvekili Külünk ‘Allah günah işleme özgürlüğü vermiş, yolsuzluğu araştırmak günah’ falan demişti.
Karısıyla yakalasa bile bunda bir beis görmeyeceğinden, aklın havsalanın almayacağı paylaşımlara kadar çok şey…
İnsan bunları düşününce bir tarikat atmosferi oluşuyor ve ‘Şeyh uçmaz mürit uçurur’ deyişi akla geliyor.
Bir parti ile milyonların ilişkisini böyle tanımlamak elbette olası değildir, ancak yaşananlar durumun vahametini ortaya koyuyor ve buradan yürüyen bir Türkiye’nin nereye varacağını tahmin etmek zor değil.
Damada dönecek olursak; o kutsiyet atfetmek yerine, projecilikteki üstünlüğüne vurgu yapma ihtiyacı duymuş.
16 yıldır iktidarda olan ve yaptığı ve övündüğü projelerle Türkiye’yi Düyun-u Umumiye dönemine çeviren, uzun yıllar boyunca ipotek edilmiş bir Türkiye pahasına köprüler ve yollar yapmış olan, şirketlere garantili sömürü olanağı sunan AKP’nin, Erdoğan’ın başarılarına vurgu yapmak için konuyu, ‘Aya kadar dört şeritli yol’dan açmış.
Bir vatandaş söyledi mi, söylemedi mi, bilmiyoruz, ancak belli ki cin fikirli damat düşünmüş taşınmış, bulmuş ve bunu kendisi söylüyor gibi görünmemek için de seçmen vatandaşlarla konuşurken birinin söylediği söz olarak söylemenin daha etkili olacağını düşünmüş ve söyleyivermiş…
Ne diyor Damat Albayrak; “Geçenlerde seçmen vatandaşlarımızla konuşurken, biri dedi ki, ‘Valla AK Parti’ye o kadar güveniyoruz ki Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanımız çıksa, ‘şuradan aya kadar 4 şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız’.”
Ve ekliyor Bakan damat; ‘Yani AK Parti çıtayı öyle bir noktaya koydu ki, icraat ve hayata geçirme noktasında böyle bir teveccühe mazhar olmuş.’
Oysa Türkiye, ekonomik, sosyal, siyasal, askeri hemen her alanda tam bir çıkmaz içindedir. Tozpembe tablo yalandır ve bataklıkta çırpınan Türkiye gerçeği ortadadır.
16 Yıllık AKP iktidarında, işsizlik artmış, enflasyon gerçek anlamda yüzde 20 dolaylarına ulaşmıştır. Carı açık artıyor, dış borç katlanıyor. Açlık, yoksulluk diz boyu, düşük ücretler fırlayan dolar ve avro karşısında sefaleti arttırdı. Dışa bağımlı, ithalata mahkûm, tarımı, hayvancılığı bitirilmiş, fabrikaları satılmış, doğası talan edilmiş, büyük oranda montaja dayalı sanayisi ile yol alamayan bir Türkiye’nin yollarla köprülerle övünüyor olması ise içler acısı bir durumdur.
Ancak, durumun terse döndüğünü gösteren veriler az değildir. En azından 24 Haziran’da bu hükümetin alaşağı edileceğini gösteren güçlü veriler bulunuyor ve bu başarılabilirse, ‘aya kadar dört şeritli yol’ değil, ama gerçeğin görülmesini sağlayan bir yol açılmış olacaktır.