‘Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Ankara’da düzenlenen üçlü zirvenin birilerini çok rahatsız ettiğini söyleyen Yiğit Bulut, “O zirve dünyanın dengesinin, yani dünyanın G noktasının doğuya doğru kaydığının göstergesi. Amerika’dan 4.
‘Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Ankara’da düzenlenen üçlü zirvenin birilerini çok rahatsız ettiğini söyleyen Yiğit Bulut, “O zirve dünyanın dengesinin, yani dünyanın G noktasının doğuya doğru kaydığının göstergesi. Amerika’dan 4., 5., 6. filo yola çıkmış. İsterse 7., 8., ve 9. filo da yola çıksın. Biz imanlı olduktan sonra ne yapacaklar” diye konuştu.Türkiye’nin emperyalizme karşı bir savaş verdiğini söyleyen Bulut, kur seviyesine bakılmaması gerektiğini söyledi.
Kur seviyesine bakmayalım, öyle mi?
Peki, ama nereye bakalım…
Biz imanlı olduktan sonra ne yapacaklarmış…
Vay be!
Nasıl bir hamaset bu…
İmanlı olduklarını, yaptıkları her işi din ve iman uğruna olduğunu söyleyenlerin haline bakınca, insan ne diyeceğini şaşırıyor…
İmanlı Suudilerin yaşamı, oradaki yokluk, yoksulluk, varsıllık, şatafat ortadayken...
Diğerlerini saymayalım, bakın tek tek imanlı olduğunu söyleyen ülkelere…
IŞİD gibi dinci örgütlerin yaptıkları ve onların türevlerinin halklara çektirdiği acıları yaşıyor tüm dünya…
FETÖ terör örgütü diyerek sabah akşam lanet okuduğunuz ve onlarla birlikte yıllarca can ciğer kuzu sarması olup sonra iktidar kavgası, padişahlık hesabı, halifelik çabası çıkınca yaşanan kapışmadan yoksulların nasıl acılar çektiklerini birlikte görüyoruz.Bizde bu iman olduktan sonra…
Kimi kandırmak için bu söylevler…
Bunca mal biriktirmeyi ve yoksulluğu çoğaltmayı imandan mı sayacağız…
Kimdi, daha birkaç yıl önce dolar şöyle düşecek, avro şöyle pula dönecek, TL şöyle fırlayacak diyen… Nasıl iman bu… Yalanla, dolanla…
Sen ve ağzı açık, avuçları patlarcasına alkışlayarak dinlediğiniz lideriniz değil miydi halka dolarlarınızı bozdurun, Türk lirasına yatırın diyen…
Peki, bu süre içinde kim yoksullaştı, kim zenginledi…
Hangi imanlılar köşeyi döndü…
Mesela sen ve ağzına baktıkların bu süre içinde ne kadar zenginlediniz…
Türk lirası değer kaybeder, işçi ve emekçilerin alım gücü her gün, hatta her an biraz daha düşerken, işsizlik, sefalet artarken dolara bakmayacağız da neye bakacağız…
Yükselen dolara avroya, günde birkaç defa zam gelen benzine, gaza bakmayacağız…
Neden bakmayacağız?
Biz imanlı olduktan sonra…
Bunlar halklarımızı enayi sanıyor…
İşçiyi, emekçiyi, üreticiyi, yoksulu, küçük esnafı, yani yokluğu, yoksulluğu, borç batağında yaşamayı, küçük de olsa aldığı banka kredisini ödemek için didineni, dolarla borçlananı, öyle olmasa bile her yükselişinde tüm ayarların yeniden yapılıp, yaşamın az daha yoksullaştığını iliklerinde hisseden halkımızı enayi yerine koyuyorlar.
Saray’da yaşamakla, örtülü ödeneklerle, açık gizli yüksek maaşlarla semirmekle çöp konteynerlerinde ekmek toplamayı, günde 10, 14 saat ter dökmeyi aynı sayıyorlar…
Tozpembe yaşamları, aldıkları yüksek danışmanlık ücretleriyle, jöleli saçları, alımları çalımlarıyla halkı kandırmanın hesabındalar…
Bizde bu iman olduktan sonraymış…
İmanlıya bakın…
Kimlerin şirketlerinin hangi ülkelerde olduğu, hangi bandıralı gemilerin ne işlerde çalıştığı, yatırımlarını dolar ve avro üzerinden ve yabancı ülkelerde yapıyor olanların nasıl da iman sahibi olduklarını yoksullar, inançlı kesimler biliyorlar ve her geçen gün daha derinden kavrıyorlar…
Sizin korkunuz da bu olsa gerek…
Yok deizm, ateizm, dinden uzaklaşma olmazmış…
İmanlı olmak buysa deyip, gerçeğin peşine düşenler arttıkça telaşlanıyorsunuz…
Aslında durumun ne denli vahim olduğunu bilmediklerinden değil, biliyorlar, ama gerçekleri ters yüz etmek, altüst etmek için para alıyorlar ve sistemden besleniyorlar.
Az çok demokratik, az çok halkçı, az çok emekten emekçiden yana bir sistem olması halinde beş para etmeyen fikirleri ve yaşam tarzlarıyla, geçmişleriyle bir kenara atılacaklarını biliyorlar…
Sen git bir de kenar mahallelerdeki yoksula sor bakalım! Hâlâ bu dünyada ne kadar çok müşkül, ne çok yokluk, ne çok sabır, ne çok tevekkül yaşarsa inandığı öbür dünyada o denli rahat edeceğini, tanrının karşısına günahsız çıkacağını düşünenin içinde yüzdüğü yoksulluktan haberin yok senin… Ya da yok sayıyor olmalısınız…
İşçinin, emekçinin, üreticini, küçük esnafın halini düşünün…
Ülkenin, halkın varlıklarını, kaynaklarımızı, işletmeleri, emperyalist tekellere peşkeş çekenler kendileri değilmiş gibi, bir de kalkıp emperyalizme karşı savaştan, mücadeleden söz ediyorlar utanmazca…
Türkiye emperyalizme karşı savaş veriyormuş…
Hadi oradan…
Bir Rusya’nın bir ABD’nin savaş gemisine atlamak, bir Rusya’dan, bir ABD’den medet ummak, bir onun bir diğerinin işaret ettiği hattan yürüyor olmak, birine karşı gibi yapıp diğeriyle daha çok esaret, bağımlılık ilişkisi geliştirmek antiemperyalizm diye halka yutturulmak isteniyor…
İmanlıya bak…