Doğan Medya satıldı ya, artık tekleşmiş bir medya sahibidir iktidar. Seçimlere yasama, yargı, yürütme ve medya kuvvetler birliği sağlanmış olarak girilecek.
Doğan Medya satıldı ya, artık tekleşmiş bir medya sahibidir iktidar.Seçimlere yasama, yargı, yürütme ve medya kuvvetler birliği sağlanmış olarak girilecek.
Efrin’den sonra yeni hedefler belirlenmiş, Menbic, Kamışlı, Şengal işaret edilmişken, ‘Her Türlü Kazanma Kılavuzu’ anlamındaki yasalar çıkarılırken ve bu sarmalda seçime gidilecekken; iktidarın, atını Üsküdar’a doğru kamçıladığı, seçim atmosferine girilen bir zamanda medya alanında açık bırakılamazdı.
İktidarın birçok saldırısına maruz kalmış, çok yara almış olan ve uzun süredir havuza yanaşmış olsa da, siyasal İslamcı çizgiye çekilememiş olan, orasından burasından aykırı sesler çıkabilen durumuna son verilememişti. Yeni bir durum, yeni bir konjonktürde ne yapacağı belli olmayacak bir medya devini yara bere içinde bırakmak hiç olacak şey değildi. Son darbeyi vurmak gerekirdi.
Öyle oldu.
Hem yasama, yürütme, yargıya güç yetilmişken, Medya neydi ki...
Ya kapatır, ya devrini alırdı…
Bir bakıma Doğan Medya’ya el konuldu.
Sıkıştırıldı ve adım adım bu sona gelindi.
Yılların Doğan Medyasının ne olup olmadığı sır değil; uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.
Emekten, barıştan, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten yana bir medyadan söz etmiyoruz…
Onun için üzülecek, gözyaşı dökecek değiliz.
Ancak nesnel durumu atlamamalıyız.
Bu olup bitenin ne anlama geldiğini anlamalı, anlatmalıyız…
AKP iktidarının Doğan Medyadan bile rahatsız olduğu sır değil. Ve Doğan Medyanın satışı iki medya tekeli arasındaki bir alış veriş de değildir.
Demirören, Milliyeti satın aldığı 2011 yılında Erdoğan’ı arayıp, “Beyefendi ben gazeteyi satın aldım, bir talimatınız olur mu, gazetenin başına kimi getirelim” diyerek adını ve tarzını duyurmuş bir patron. Milliyet’i alınca ilk işi Erdoğan’ı aramak olmuş ve Akif Beki’yi de Erdoğan’ın önerisiyle Milliyet’in başına geçirmiştir. Ancak işler yürümeyince, gazeteciliği doğru ve dürüst bir iş olarak bilen ve yapan saygın bir gazeteci olan Derya Sazak Milliyet’in başına getirilmişti.
Daha sonraki yıllarda, hani şu İmralı’ya milletvekillerinin gidişi ve görüşme zabıtlarının yayınlanışı ve Gezi direnişinden sonraki dönemdeki yayınlarından dolayı, Milliyet hedefe konulup, “Batsın sizin gazeteciliğiniz” diyen Erdoğan’dan fırçayı yiyince; “Üzdük mü seni patron!” diyerek ağlamış olmakla hafızalarda yer eden bir patron. Sonrasında Milliyet’te estirilen tufan bilinmektedir. Onca hakarete uğrayan patronun tercihi iktidara sarılarak ilerlemek olmuştur.
Doğan Medya satışı olağan, kendi doğallığı, işleyişi içinde gerçekleşmemiştir.
İktidarın uzun yıllardan beri hedefine koyduğu, bir süredir “Ana akım medya” sıfatını yitirmiş olsa da havuz dışında sayılan Doğan Medya satışa mecbur bırakılmıştır.
Cem Küçük, ‘Yerli ve milli olanlar endişelenmesin, işlerine devam edecekler’ diye Twitter’ da yazdı.
Olağan bir alış-verişte böylesi değerlendirmeler olmaz. Bir ele geçirme duygusu, bir zafer edasıyla söylenmiş sözler bunlar.
‘Amiral gemisi’ olmakla övünen, Hürriyet iktidar limanında demirlerken şişecek artık…
CNN TÜRK’ün bir zamandır havuza alıştırıldığı tartışılıyordu; Cem Küçük onun için de D Haber olur, yoluna devam eder diyor…
Onca basın yayın organını kapattılar... Demokrat, devrimci sesler susturuldu. Halktan, işçiden, emekçiden yana televizyon, gazete, internet sitesi OHAL Kanunu ve KHK’lerle kapatılmıştı. KHK ile kayyım ataması yapılan kurumlar var, Doğan Medya ise OHAL koşullarında satışa mecbur bırakılmıştır.
İnternete sansürün kanunlaştırıldığı gün, Doğan Medya da kökten iktidarın oldu.
Bu konu tartışılıp konuşulacak ancak demokratik güçler olarak ne yapacağız…
Zira artık yazılı alanda Evrensel, BirGün, Cumhuriyet, Özgürlükçü Demokrasi gibi birkaç günlük gazete var. Birkaç televizyon ve bir elin parmakları kadar internet gazetesi dışında iktidarın dümen suyunda yüzmeyen ana ya da ara akım bir medya kalmamış oldu.
Şimdi, çok yönlü saldırılarla karşı karşıya bulunulan bu zamanda, hedefteki bu gazeteleri okumak, desteklemek gerek.
Halktan, emekten, demokrasiden, barış ve özgürlükten yana yazılı, görsel ve internet yayıncılığıyla güçlü bir dayanışma gösterme, onları büyütme zamanıdır.