Bir yerel seçim sürecindeyiz. .

 

 

 

Bir yerel seçim sürecindeyiz... Ancak AKP ve MHP, bunun bir yerel seçim olmadığında ısrar ederek, bir ölüm kalım meselesine dönüştürme çabasındadır. Israrla “Bu bir yerel seçim değil, beka sorunudur” diyorlar...

Toplumu korkutarak aldatmanın hesabı içindeler. Bir tür düşman yaratıp, korku yayarak, bir kez daha halk iradesini esir alma hesabı…

Neymiş efendim bu bir yerel seçim değilmiş...

Türkiye’nin beka sorunu varmış...

Cumhur İttifakı seçim kaybederse düşmanlar kazanırmış...

Tatbikat gibi, Cumhur ittifakı dost güç, “Z-İllet ittifakı” dedikleri Millet ittifakı ise “Düşman güçleri…”

Düşmanlar dediği partilerin çoğu ise kendi partisinin de içinde çıktığı, birbirinden türemiş partiler... AKP, Saadet’e, MHP, İYİ Partiye düşman parti derse kim inanır... MSP CHP ile, MHP CHP/DSP ile birlikte olmadılar mı? Geçmişte birlikte koalisyon hükümetlerinde yan yana gelmiş, memleketi yönetmiş partiler bunlar...

Yani bildik tümü düzen/sistem partileri…

Seçime giren hiçbir parti onların söylediği anlamda birbirine düşman değildir.

HDP mi? HDP daha birkaç yıl önce, AKP’nin kurduğu ‘çözüm’ masasında bir muhataptı. HDP, Kürt sorunu barışçı demokratik yolla çözülsün diye canla başla çalışan parti değil mi? Girdiği seçimlerde yüzde 13’ü aşan oy almadı mı? Hem yerel hem genel seçimlerde halk desteğiyle kendini kanıtlamış bir Türkiye partisi değil midir?

O halde, beka sorunu tükenişi kaçınılmaz olan AKP ve MHP’nin koca bir yalanıdır...

Yine, seçime girme hakkı kazanan partiler bellidir... Uyduruk gerekçelerle seçime sokulmadığından dolayı bağımsız adaylarla seçime giren parti ve çevrelerin adayları da iktidarın belirlediği YSK tarafından onaylandıktan sonra aday olup seçime girebiliyorlar.

Peki durum böyleyken, AKP/MHP dışındaki ittifak ve diğer tüm partiler nasıl düşman partiler oluyor? ‘Cumhur İttifakı’ dışındaki, örneğin ‘Millet İttifakı’nın İstanbul’u, Ankara’yı ya da herhangi bir yeri kazanması halinde, nasıl oluyor da seçimi düşmanlar cephe kazanmış oluyor?

Bunu iddia etmek akıl kârı mıdır?

Dünyanın hiçbir ülkesinde bir cumhurbaşkanı 200 gramlık çay dağıtacağım diye halkını kan ter içinde bırakarak, kamunun olanaklarıyla il il, ilçe ilçe dolaşıp belediye başkanı seçimi için oy isterken, ‘Cumhur İttifakı’ dışındaki parti ve ittifakları düşman ilan etmez, edemez. Twitter’dan bu kapsamlı düşünceler paylaşamaz…

Ülkenin partilerinin bir bölümünü düşman partiler olarak ilan etmek aklın havsalanın alacağı bir durum değildir.

Açıktır ki; Erdoğan, Bahçeli, Soylu, Çavuşoğlu dörtlüsü ve onlar gibi siyasetçiler kendi ikballerini Türkiye’nin bekası ile karıştırmaktadır... Kendi korkularını böyle yansıtarak iktidarda kalmanın kaygısına düşmüşlerdi.

Devlet Bahçeli hızını alamayarak bir de slogan üretmiş...

“Beka için milli karar Cumhur için istikrar.”

Ne hoş!

Bununla da kalmayan Bahçeli; “Güney’den Akdeniz ve Ege’den kuşatma altındayız” diyor. Sanırsınız ki dört bir yanımız düşmanlarla çevrilmiş ve Erdoğan ile Bahçeli onlarla çarpışıyor...

Halkımızın ifadesiyle söyleyecek olursak; Allah akıl versin.

Bu nasıl bir uydurmadır...

Türkiye hangi ülkelerin saldırısı altındadır. Ege’de, Akdeniz’de güneyde bilmediğimiz bir saldırı mı vardır...  Ayrıca, benzinle yangına gidercesine savaşın alevlendirildiği Suriye rejiminin de, PYD, ya da SDG’nin de Türkiye için açıklanmış kötü emelleri yoktur. Onlar ısrarla Türkiye ile barış içinde olmaktan yana mesajlar veriyorlar.

Ee...

Tüm bunlar, bu düşman uydurmalar niye? Beka da neyin nesi...

“Dünya bize düşman, gelişmemizi kıskanıyorlar” dediğiniz Türkiye’de halkı kuru soğana muhtaç hale getirdiniz... İşsizlik, pahalılık, enflasyon, yalan, talan... İkbal, iktidar...

Elmas ve pırlantadan sonra kürkte de vergi sıfırlanırken, halkın temel tüketim maddeleri olan ekmekten suya, iğneden ipliğe vergi alınmaktadır.

“Beka” dedikleri bunları ve daha birçok şeyi gizleme çabasından başka bir şey değildir... Beka, gerçekleri gizleme hesabının kılıfıdır…