Hatırlanacağı gibi IŞİD’in bölgeyi kan gölüne çevirdiği bir dönem yaşandı. Şimdi artık lideri Bağdadi Türkiye’nin sadece birkaç kilometre sınırına yakın bölgede öldürülmüş, IŞİD Sözcüsü El Muhacir, Cerablus yakınlarında kıstırılmış olsa da durum o zaman vahimdi.

 

 

 

Hatırlanacağı gibi IŞİD’in bölgeyi kan gölüne çevirdiği bir dönem yaşandı. Şimdi artık lideri Bağdadi Türkiye’nin sadece birkaç kilometre sınırına yakın bölgede öldürülmüş, IŞİD Sözcüsü El Muhacir, Cerablus yakınlarında kıstırılmış olsa da durum o zaman vahimdi. Henüz kökü kazımış duruma getirilmiş olmasa da Kürtlerin mücadelesi bayağı önemli sonuçlara neden oldu.

Hep Kürtler ve SDG ya da YPG üzerinden bir karalama propagandası yürütülse de başta bölge halkları, tabii Türkiye halkları için hâlâ önemli bir tehlikedir IŞİD.

Kadınlara tecavüz eden, kafa kesen, kadın çocuk demeden sivilleri öldüren, yerleşim yerlerini yerle bir eden, askerlerin üzerine benzin döküp ateşe veren, çağdışı yaşamı dayatan, insanlık düşmanı bu güruh o dönem ‘İslam Devleti’ kurmanın eşiğindeydi…

Bunların “İslam” sözcüğünü unvan olarak kullanmaları, siyasal İslamcı çevreleri sükuta celp etmişti! IŞİD içinde ve zaviyesinde yandaşlar yaratmaya, taşeronlar kullanmaya ve IŞİD ile farklı düzeylerde ilişkiler sürdürmeyi maharet saydı birçok bölge yönetimi. Kökünün kazınması istenmeyen, bölge egemen ülkelerinin ve emperyalist güçlerin halklar arası çatışmaları derinleştirmede, ülkelerin savaştırılmasında IŞİD önemli bir araç olarak görülüyordu.

IŞİD kasıp kavuruyordu. Yıkıp geçiyorlardı… Dünya’nın dikkat merkezi olmuştu o katiller sürüsü…

Musul, Rakka ele geçirilmişti… Suriye, Irak, Kürdistan düzleştirilecekti… Türkiye, İran sıradaydı…

Ne zamanki Rojava’da bir direniş başladı, işte o zaman durum değişti. Umut çoğaldı o kanlı günlerde… Bugün az çok rahata kavuşmaktan söz edilebiliyorsa, işgal edilmiş topraklardan bu cani örgüt sökülüp atılabilme noktasına gelinmişse, bunda başta Kürtler olmak üzere bölge halklarının birliğinden oluşmuş direniş örgütlerinin önemli payı var.

Özellikle Kobanê o zaman kritik bir aşamadaydı. Suruç’un yanı başında olmasından dolayı Türkiye Kürtleri ve dolayısıyla Türkiye halkları için de büyük tehlikeydi IŞİD’in işgali. IŞİD, Kobanê direniş mevziisini yıkabilseydi, bugün başka kara günlerin içinde yaşıyor olabilirdik. Türkiye’nin iç bölgelerinde, Kürtlerin, Türklerin, Arapların, Acemlerin ve elbette daha birçok halkın yaşadığı o sınır boyları belki de IŞİD’in ‘İslam Cumhuriyeti’nin şehirleri, bölgeleri sayılacaktı…

Kürtlerin esas gücünü oluşturdukları ancak başta bölge halklarından önemli katılımların olduğu, dünya halklarından katılımla birlikte güçlü bir dayanışma gösterilen o günlerin Kobanê direnişidir ki bugün hiç değilse IŞİD’in “Bölge Gücü” olmasının yolunu kapatmıştır.

Yine hatırlanacağı üzere, o dönem Erdoğan “Kobanê düştü düşecek” diyebilmişti. Bunu neye/nereye güvenerek söylediği, Kobanê’nin düşmesi halinde bölgenin kimlerin eline geçeceği sır değilken böyle söylenebilmiştir.

Neyse ki Türkiye halkları bu sözlere, AKP’nin yanlış politikalarına itibar etmedi. Kobanê direnişi her türlü benimsenip desteklendi. Kimi duygularıyla, kimi sınırda barikat olarak, kimi elinden geleniyle destek sundu Kobanê direnişine…

Kobanê Günü işte IŞİD’e karşı verilen bu amansız direniş içinde doğdu. 1 Kasım Dünya Kobanê Günü anlamlıdır.

Türkiye yönetiminin özellikle ilk yıllar IŞİD konusunda sessiz ve suskun oluşu unutulmuş değil. Kürt politikasındaki yanlışlık, yönetimin başka bir uca savrulmasına neden oluyordu ve her geçen gün bir bataklığa doğru yol alıyordu. Nihayetinde bugün gerçekleri din ve milliyetçilik sosuna bulayıp ters yüz ederek sunsalar da iflas etmiş bir dış politika ile karşı karşıyayız.

Bugün bir kez daha bir halk emperyalistlerin ve bölge egemenlerinin kuşatması altındadır. Kürt halkının süren direnişi sonucunda az çok nefes alabilir duruma gelen Esad yönetiminin de bu gerçeği gören bir yerden hareket etmesi gerek…

Kürtlerin Suriye’nin demokratikleşmesi ve Kürtlerin eşit ve özgür halklar olarak yaşama isteğini bastıranlar kim olursa olsun, despot olmakla kalmaz aynı zamanda bölge devletlerinin ve emperyalistlerin esiri haline gelirler.

Kürtler de dili, kültürü, inancı, yaşamıyla eşit ve özgür olmalıdır. Bu tüm bölge halklarının yararınadır.

Dünya halkları için eşitlik, özgürlük ve barış ne denli önemliyse, Kürtler için de önemlidir.

1 Kasım Dünya Kobanê Günüydü, Bugün Dünya Rojava Günü…

Egemenleri hesaplarına kapılmadan, petrol ve nüfuz hesaplarına payanda olmadan, şovenizme düşmeden, bölge devletlerinin ve emperyalistlerin pazarlıklarına unsur olmaya karşı çıkılmalı… Bugün halkların dayanışmasına her zamankinden fazla ihtiyaç var…