Gezi davasında Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu için devasa cezalar isteniyor. Tayfun, Can, Çiğdem… Ağırlaştırılmış müebbet, onlarca yıl cezalar isteniyor her biri için… FETÖ üyesi olmaktan hapse atılmış savcı ve emniyet müdürlerinin hazırladığı iddianame ile yargılanıyorlar.
Gezi davasında Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu için devasa cezalar isteniyor. Tayfun, Can, Çiğdem…
Ağırlaştırılmış müebbet, onlarca yıl cezalar isteniyor her biri için…
FETÖ üyesi olmaktan hapse atılmış savcı ve emniyet müdürlerinin hazırladığı iddianame ile yargılanıyorlar. Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Yiğit Aksakoğlu için aklın almadığı dayanaksız, saçma sapan, elle tutan bir yanı olmayan suçlamalar sıralanmış.
Hepimizin yer aldığı bir direniştir Gezi…
“Hepimiz oradaydık” diye boşuna söylemiyoruz. Hem Gezi Direnişi sadece İstanbul’dan Taksim’den, Gezi Parkı’ndan ibaret değildir. Seksen bir ilin tamamıdır Gezi… Her şehir, her kasaba, köy, mahalledir; her evdir.
Gecedir, gündüzdür. Sevgidir, yaşam aşkıdır.
Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Arap… Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Alevi, inanan, inanmayan Türkiyeli milyonların ortak şarkı söylediği, geleceğin güzel günlerine dair her gönülde bir seyranın oluştuğu devasa bir alandır Gezi…
Yargılananı da olduk Gezi Direnişi’nin. O zaman da uyduruk bir davaydı. Beraat ettik. Beraat edenler arasında Mücella Yapıcı da var; tekrar yargılama hukuken yasak.
18 Şubat Salı günü muhtemelen karar duruşması olacak.
“Böylesi bir direnişi yönetmiş olmaktan gurur duyardım, ancak bu, hiç kimsenin telkini ve yönlendirmesi olmadan kendi iradeleriyle sokağa çıkan milyonlara saygısızlık olur” demiştik ilk Gezi Davasında.
Öldürülen kardeşlerimize, çocuklarımıza saygısızlık olur…
Yaralanan, gözlerinden olan, bir parçalarını veren yüzlerce, binlerce direnişçiye ayıp olur…
O dönem dile getirdiğimiz bu ifadelerimiz bugün Külliyenin telkiniyle yeniden açılmış olan dava için de o denli geçerlidir.
Taksim Dayanışması; “Bir suçlu aranıyorsa Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Abdullah Cömert’in, Ali İsmail Korkmaz’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit Gedik’in ve Ahmet Atakan’ın ölümünde aranmalıdır” diye açıklama yaptı.
Hak, hukuk, adalet, doğa, insan, ağaç, böcek… Yaşam için mücadele etmiş arkadaşlar nezdinde hepimiz yargılanıyoruz. Hepimiz iktidarın hırsı uğruna cezalandırılmak isteniyoruz.
Gezi milyonlardır ve “planlı bir senaryo” konusu olamayacak denli devasadır ve özgündür.
Gezi dayanışmadır, haksızlığa karşı duruştur, mazlumun haykırışıdır…
İkisi de FETÖ üyesi olmaktan hapsedilmiş olan dönemin savcısı ve Emniyet Müdürünün koordinasyonuyla hazırlanan bir iddianamenin iktidarın direktifiyle yeniden masaya sürülmesinin sonucu olarak uydurulmuş bir davadır yeniden açılmış olan bu Gezi Davası…
Saray direktifli bir davadır…
Ezilenlerin öfke selinin yarattığı bu devasa hareketin, milyonların direnişinin etkilerini bu davaya sığdırmak ve mahkum etmek olası değildir.
Bir kişiye, bir gruba, bir partiye sığmayan bu toplumsal hareket Türkiye tarihinin övünç abidelerindendir. O devasa direnişin yontuları, sineması, tiyatrosu, dansı, müziği, romanı mayalanıyor… Belki bir gün Taksim Meydanında bir anıt da dikilir.
Türkiye’nin her dilden, her inançtan, inanan inanmayan halklarının tarihsel birikiminin aktığı bir nehirdir.
Güneş gibidir Gezi…
Leke tutmazdır.
İnsanın önderi olmaktan, başlatanı, geliştireni, büyüteni olmaktan onur duyacağı bir direniştir Gezi…
Kimdir bu direnişin lideri dendiğinde bir anda milyonların ayağa kalkıp ben…ben.. ben… diyeceği o denli onur dolu bir direniştir Gezi.
Ancak aynı zamanda insanın tek başına lideri olduğunu söylemekten sakınacağı…
Yediden yetmişine, seksenine doksanına varan yüreklerde açan bir güldür. Gezi gülümsemedir, geleceğe umuttur. Tarih, doğa, sınıf birikiminden süzülen bir insani tutumdur.
Gezi Parkı çevresinde toplanmış bir grup gencin, aydının, mimarın, gazetecinin, yazarın, siyasetçinin, her cinsten, her eğilim ve yönelimden farklı düşüncelerden milyonların içindekini ortaya çıkardığı bir direniş bileşkesidir Gezi…
Zalim ile mazlumun, masumun her yönüyle ortaya çıktığı bir direniştir Gezi…
Yaşatanla, yaşatmak isteyenle ele ele tutuştur; ağacı, böceği tüm canlıları, doğayı yaşamı, insanı savunanların meydanıdır Gezi….
Ölenin, öldürenin, tükenen, tüketenin karşı karşıya geldiği bir meydandır Taksim’in Gezi Parkı.
Kepçenin pençelerini ağacın köküne daldıran gözü doymaz rantçılarla, ağacın dalı kırılsa yüreği burkulanların muharebesidir Gezi…
Ağacın tomurcuğuyla, filiziyle can bulan; yaprağıyla, gülüyle, çiçeğiyle yaşam dolan, sonbaharda dökülen yaprakla yaşamsal döngüyle bütünleşenlerdir Geziciler.
Ya siz!