Evet yanlış okumadınız. Kürtlerin demokratik siyaset yapma hakkını hâlâ hazmedemediler… İleri demokrasinin hüküm sürdüğü AKP Türkiye’sinde, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş ve Türkiye’nin 3.
Evet yanlış okumadınız.
Kürtlerin demokratik siyaset yapma hakkını hâlâ hazmedemediler…
İleri demokrasinin hüküm sürdüğü AKP Türkiye’sinde, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş ve Türkiye’nin 3. büyük partisi HDP hâlâ yoğun bir saldırı altında. Partinin iki eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hâlâ hapis...
Muhalif olan hemen herkes ve her çevre AKP iktidarının hışmından payına düşeni almaktadır, ancak bir parti var ki o en büyük paya sahip!
Aslında bu Türkiye siyasi tarihinin bir değişmezi var; iktidarda hangi parti olursa olsun, hangi koalisyon bulunursa bulunsun, değişmeyen temel şey; Kürt demokratik hareketine yönelik saldırıyı aksatmamak.
Nöbeti devrediyor, devralıyorlar. Dozu, boyutu değişiyor, ancak saldırıyı sürdürmede tam bir mutabakatları var ve onu birbirini aratmayacak biçimde uyguluyorlar
AKP son temsilci…
Eskiden partiler kapatılırdı…
Demokrasiden söz eden, programında Kürt sorununun eşit halklara dayalı demokratik çözümünden söz eden partilerin kapısına kilit vurulurdu. Yine sosyalizm, komünizm diyen, sınıf ayrımından söz eden, işçi iktidarı iddiasında bulunan partiler hemen kapatılırdı… Şimdi parti kapatmakla bir yere varamadıklarından, tavır değiştirdiler…
Hapse atıyorlar…
Onlar, alavere dalavere ile al külah ver takke usulü işleri kotarmak istiyorlar… Görüntüyü kurtarmayı yeterli satıyorlar…
Sendikalar, şimdi başında Ergün Atalay’ın olduğu Türk-İş gibi olsun…
Ama sömürü ve baskı sürsün…
Siyasi partiler tekçi, Türk-İslam sentezci olsun… Türkiye gibi halklar ve inançlar, diller ve kültürler zengini topraklarda herkesi Türk ve Sünni saymak istiyorlar, emek ve sermaye söz konusu olursa, partiler sermaye yanlısı olsun…
7 Haziran 2015 seçimlerinde ortaya çıkan tabloya karşı nasıl refleks gösterdikleri hafızalardadır. HDP, demokratik muhalefetin temsiliyeti olarak güçlü bir başarı sergileyince maskelerini fırlatıp attılar. Tek başına hükümet kuramayacak olan AKP, oyları düşmüş, takoz olma şansını bile yitirmiş MHP ile kafa kafaya vererek ve CHP’yi de teslim alarak seçimi yeniledi.
HDP’nin kilit parti haline gelmekle kalmayıp, Türkiye halkları nezdinde büyük bir ilgi ve destek bulmuş olması ve Kürt sorununun demokratik çözümüne yönelik büyük bir yönelimin ortaya çıkmış olması onları korkuttu.
Oradan devam edilebilseydi, demokratikleşme hareketi ilerletilebilseydi, bugün Türkiye sadece Kürt sorununun demokratik çözümünde değil, emek ve demokrasi kazanımları alanında da başka bir aşamada olabilirdi… Çok somut haliyle söyleyecek olursak, Türk-İş Başkanı Atalay, Saray tarafından atanmış bir bakan ile kapalı kapılar arkasında bir satış sözleşmesi imzalayıp, kamuoyunun önüne çıkamazdı…
Toplumsal muhalefet ve işçiler onları bu haliyle bırakmazdı…
Türk-İş Başkanı Atalay, TİS’i satmış olmaktan, işçilerin haklarını peşkeş çekmekten utanmadan, açık mikrofondan söylediklerinden arlanmadan “S-400 alımları çok iyi oldu” diyebiliyorsa ve “vatan, millet, Sakarya” mevzuuna dayanarak rahatça hareket edebiliyorsa, bunda, hâlâ işçi sınıfın kendi sınıf çıkarları ile sermaye ve sermaye iş birlikçilerinin çıkarlarının yüzde yüz zıt olduğunu kavrayamamış olması yatmaktadır.
Yeniden HDP’ye dönecek olursak;
Haklarında tek bir yolsuzluk iddiası bulunmayan onlarca HDP’li eş başkanın tutukluluğu sürdürülürken, hemen her kayyum hakkında yolsuzluk iddiaları gırla giderken, usulsüzlük, kayırma, irtikap gibi suçların işlendiğine dair onca belge havada uçuşurken, yani aslında hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, atanmış bazı kayyumlarca temel çalışma prensibi olarak kabul edilmiş iken, onlardan tek biri bile tutuklu değildir…
Ama saz çalan Demirtaş, Tuncer Bakırhan, Bekir Kaya ve niceleri hâlâ tutukludur…
Yeni operasyonlarla gözaltı ve tutuklamalar sürdürülmektedir.
HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın, iki gün önce İzmir, Mardin ve Şırnak’ta bu sabah gerçekleşen ev baskınları ve gözaltılara ilişkin yaptığı açıklama şöyle; “2015’ten bugüne kadar aralarında HDP’li milletvekilleri, belediye eş başkanları, parti yöneticileri, üyeleri ve destekçileri olmak üzere en az 12 bin kişi gözaltına alınmıştır. Şu anda 6 binden fazla tutuklu vardır. Eğer gözaltılar HDP’den kurtulmak için etkin bir yöntem olsaydı, halk son dört seçimde HDP’nin arkasında böyle güçlü durmaz, partisine ve iradesine sahip çıkmazdı.”
Daha ne diyelim!