BAĞIMSIZLIK Gençtik, ülke kabuğundan sıyrılmaya çalışan bir devin sancıları ile sağa sola çarpıyordu! NATO denilen bir belaya el ve ayaklarımızı kaptırmıştık ve aslında ülkeyi onlar yönetiyordu! Bu bir Amerikan projesiydi ve Menderes buna kafadan atlamıştı! Amerikancı Menderes bu ülkenin Başbakanıydı ve nasıl olduysa bir darbe oldu ve bu darbe de Amerika’dan habersiz değildi! İşte o Amerika Menderes’in asılmasına sessiz kalmıştı! Derken bu ülkede bir atmış sekiz kuşağı ve ardında yetmiş sekiz kuşağı geldi! Hedef, Türkiye’nin damarlarına sirayet eden Emperyalist Amerikaydı ve “ Kahrolsun Amerika, tam bağımsız Türkiye” diye yola çıkan bu gençler, yine Amerika’nın yarattığı faşist işbirlikçilerle beraber vuruldu, asıldı, işkencelerden geçirildi! On iki Eylül, açık ve net bir CİA darbesiydi! Hem darbe yaptırdılar, hem de Türkiye’ye gereği olmayan silahlar satarak ülkenin ekonomik damarlarını kuruttular! Üstelik o dönemin Hava Küvetleri Komutanı Otuz milyon liralık rüşvetle suçlanıyordu! Nedeni uçak alımıydı ve bu skandal ( Lockheed) Komutanın istifasına yol açmış, gerisi ne oldu, hala bilmiyoruz! Şimdi o Amerika yeniden şantaja başlamış durumda ve amaç bu şantajla bize silah satmak ve kalan kanımızı da emmektir! İşin ilginç yanı bizim buna tepkimiz yok ve olsun “ Hem sizden, hem de Rusya’dan silah alalım” diyoruz! Çok mu mecburuz? Defol! Diyemiyor muyuz? Sanırım diyemiyoruz! Çünkü söz konusu Amerika ve ahtapot gibi sarmış her yanımızı! Geçmişte “ defol!” diyenleri dara çektik! Bu gün çok şey mi değişti? Yok! Bu sefer “dar” yoksa bile, hepsine “ vatan haini” diyoruz! Bu da “dara” çekmekten çok daha kötü!. .
BAĞIMSIZLIK
Gençtik, ülke kabuğundan sıyrılmaya çalışan bir devin sancıları ile sağa sola çarpıyordu!
NATO denilen bir belaya el ve ayaklarımızı kaptırmıştık ve aslında ülkeyi onlar yönetiyordu! Bu bir Amerikan projesiydi ve Menderes buna kafadan atlamıştı! Amerikancı Menderes bu ülkenin Başbakanıydı ve nasıl olduysa bir darbe oldu ve bu darbe de Amerika’dan habersiz değildi! İşte o Amerika Menderes’in asılmasına sessiz kalmıştı!
Derken bu ülkede bir atmış sekiz kuşağı ve ardında yetmiş sekiz kuşağı geldi!
Hedef, Türkiye’nin damarlarına sirayet eden Emperyalist Amerikaydı ve “ Kahrolsun Amerika, tam bağımsız Türkiye” diye yola çıkan bu gençler, yine Amerika’nın yarattığı faşist işbirlikçilerle beraber vuruldu, asıldı, işkencelerden geçirildi!
On iki Eylül, açık ve net bir CİA darbesiydi!
Hem darbe yaptırdılar, hem de Türkiye’ye gereği olmayan silahlar satarak ülkenin ekonomik damarlarını kuruttular! Üstelik o dönemin Hava Küvetleri Komutanı Otuz milyon liralık rüşvetle suçlanıyordu! Nedeni uçak alımıydı ve bu skandal ( Lockheed) Komutanın istifasına yol açmış, gerisi ne oldu, hala bilmiyoruz!
Şimdi o Amerika yeniden şantaja başlamış durumda ve amaç bu şantajla bize silah satmak ve kalan kanımızı da emmektir!
İşin ilginç yanı bizim buna tepkimiz yok ve olsun “ Hem sizden, hem de Rusya’dan silah alalım” diyoruz!
Çok mu mecburuz?
Defol!
Diyemiyor muyuz?
Sanırım diyemiyoruz! Çünkü söz konusu Amerika ve ahtapot gibi sarmış her yanımızı!
Geçmişte “ defol!” diyenleri dara çektik!
Bu gün çok şey mi değişti?
Yok!
Bu sefer “dar” yoksa bile, hepsine “ vatan haini”
diyoruz!
Bu da “dara” çekmekten çok daha kötü!