Dört parçası da sorunlarla boğuşan Kürdistan’ın Güney parçasında halk ayakta… Başta öğretmenler olmak üzere, kamu emekçileri ve öğrenciler günlerdir isyanda. Haklı talepleri için sokağa çıkan halk kitlelerinin bu tavrının, uzun yılların birikiminin dışa vurumu olduğunu görmek ve çözüm yolu aramak yerine, KDP ve YNK güvenlikçi politikalarıyla, bölgenin diğer iktidarlarından farklı olmadığını gösteriyor.
Dört parçası da sorunlarla boğuşan Kürdistan’ın Güney parçasında halk ayakta… Başta öğretmenler olmak üzere, kamu emekçileri ve öğrenciler günlerdir isyanda.Haklı talepleri için sokağa çıkan halk kitlelerinin bu tavrının, uzun yılların birikiminin dışa vurumu olduğunu görmek ve çözüm yolu aramak yerine, KDP ve YNK güvenlikçi politikalarıyla, bölgenin diğer iktidarlarından farklı olmadığını gösteriyor.
Süleymaniye bölgesinde, Çemçemal’de, yine Germiyan’ın Kifrî ilçelerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olması, Ranya’da 5, Koyê’de 1 kişinin katledilmesi ise, öfkeyi daha da büyütmekten başka bir işe yaramamış görünüyor. Yaralı ve gözaltı sayısı ise tam olarak bilinmiyor.
Özgür Politika’daki bir habere göre, “Süleymaniye’ye bağlı Qeladizê beldesinde gün boyu protestolar sürerken, Qeladiz Kaymakamı Bekir Bayz, kaymakamlıktan istifa edip eylemcilere katıldı.”
Yine, Halepçe Vilayeti Valisi Elî Osman’ın “Ranya’da şehit olan eylemcilerin ailelerine bağlılığımızı göstermek adına perşembe gününü resmi tatil yaptık. 3 gün boyunca bütün kurum ve parti ofislerindeki bayraklar yarıya indirilecektir” açıklaması, iktidarın zorbalığının halkın tepkisi karşısında fiili yeni gelişmelerin yaşanmasını engelleyemeyecek görünüyor.
Öfke, sadece iktidar partisi olan KDP’ye değil; YNK,Goran (Değişim Hareketi), Komel (Kürdistan İslami Topluluk) başta olmak üzere tüm partiler halkın öfkesiyle karşılaşıyor. Ancak iktidarı gasbetmiş olan KDP’nin öfkenin büyük bölümünün hedefi olduğu ve bunun giderek daha etkili sonuçlar yaratacağını söylemek mümkün.
Bunu fark eden Goran ve Komel’in, hükümetten çekildiklerini açıklamış olmalarına rağmen, bir çözüm yolu önermemiş olmaları ise, Barzani’nin referandum öncesi ve sonrası verdiği ancak tutmadığı sözler gibi, güvensizlik nedeni olmaktan öte bir karşılık bulmuş değil. Ancak çözülmenin halkın gücüne yorumlandığı ve bunun demokratik harekete daha da güç katacağı söylenebilir.
Öfke dolu halk kitlelerinin KDP’nin ve başkaca partilerin binalarını ateşe vermelerinin gösterdiği bu…
“Yıkılsın iktidar” sloganları dinmiyor.
“Hükümet istifa!” haykırışlarına, silahlı güçlerin devreye sokulmasıyla yanıt verilmesi ise öfkeyi daha da büyüteceğe benziyor.
“26 yıllık hükümdarlığa son verilmesi” ve demokratik bir yolun açılması taleplerinin giderek tüm bölgelere yayılacağı görülüyor.
Maaşların ödenmemesi, kısıtlamalar, diğer yandan iktidardakilerin sefahat içinde yüzen yaşamalarının yarattığı tepkinin sokağa taştığı Güney Kürdistan’da, halkın taleplerinin karşılanmaması durumunda, kapsamı genişleyecek eylemlerin IKBY’ı hepten sarsacak gelişmelere evrilmesi güçlü bir olasılık olarak görülüyor.
Hareketin KDP’nin etkin olduğu bölgelerde değil de bir süre önce hayatını kaybeden Talabani’nin KDP’den ayrılan ve sosyalizmden de söz eden bir grup arkadaşıyla 1975’te kurduğu ve ölünceye kadar yönettiği YNK’nin (Kürdistan Yurtseverler Birliği) hakim olduğu Süleymaniye ve çevresinde patlak vermesinin de nedenleri var elbette.
Görece daha demokratik bir geleneğe sahip olan YNK’nin 2009’daki bölünmesiyle Noşirvan Mustafa’nın kuruculuğunda ortaya çıkan Goran Hareketi de bu öfkenin hedefi durumundadır.
Aslında Süleymaniye halkı, iktidara öfkesini, yani KDP’ye ve onların süre gelen politikalarına karşı biriken öfkesini, YNK, Goran, Komel, İslami Birlik (Yekgirtu) başta olmak üzere, tüm partilerin ya fiilen ya da dolaylı olarak ortak olmasına yöneltmiş, oradan harekete geçmiştir.
KDP’nin etkili olduğu bölgelerde bu yazının yazıldığı ana kadar belirgin bir sokak hareketinin ve Süleymaniye’deki hareketle dayanışma eğiliminin görülmemesi, böyle devam edeceği anlamına gelmemektedir. Ancak bugünden yarına yayılan bir hareket yaşanmasa bile, iktidarın yaşananlardan sonuç çıkarmaması halinde daha büyük patlamaların yaşanacağını söylemek için kahin olmak gerekmiyor.
Kimileri yaşananları “Arap Baharı” ile ilişkilendiriyor.
KDP ve YNK yöneticileri ise gelişmeleri “Dış güçlerin oyunu” olarak izah etmeyi yeğliyor.
Yeni Nesil Hareketi ise öfkeyi yedekleme çabası içinde. Yeni Nesil Hareketi Başkanı Şasivar Abdulvahid, İngiltere’den Süleymaniye’ye dönüşünde Süleymaniye Havalimanında gözaltına alındı. Sahneye “Referanduma Şimdi Hayır’ kampanyasıyla çıkan Yeni Nesil Hareketi (TevgeraNifşêNû) Lideri Abdulvahid aynı zamanda, eylemlere zemin hazırlayan yayınlar yapmakla suçlanıp kapatılan Nadya şirketi ve NRT televizyon kanalı sahibi.
Kürdistan Özgür Toplum Hareketi (TevgeraAzadî ya CivakaKurdistanê) ise halk hareketini desteklerken, hükümetin uygulamalarını ve şiddeti kınadı. Tevgera Azadî, hükümetin lağvedilmesini isteyerek 4 maddelik bir çözüm önerisi sundu.
Özcesi, tüm dikkatlerin yöneldiği ve aslında Irak, İran ve Suriye yönetimleri başta olmak üzere, bölgedeki emperyalist güçlerin her biri içinde farklı hesaplara vesile olacak/olabilecek bu gelişmelerin esas kaynağı 26 yıllık IKBY’nin ekonomik, sosyal ve siyasal politikalarının sonucudur. Ekonomik kriz, yolsuzluk, yönetimin gasbedilmiş olması, halk iradesinin hiçe sayılması, özellikle KDP’nin meclisten tutun, ekonomiye, oradan askeri alana kadar tüm yönetim kademelerini aile efradı ile elde tutma hesabı, gaspçı tutumu, biriken tepkinin ve yaşanan patlamanın esas nedeni olarak görülmektedir.
İktidardakiler, patlamanın nedenlerini başka yerde aramaktan vazgeçip, kendilerinde arasalar, patlamanın nedenini kolayca bulacaklardır.
Ve halka başvurmaları, sokağa çıkan öfkeli halkın haklı taleplerini karşılamaya yönelik çözüm amaçlı adım atacaklarını beyan edip yol açmaları halinde işler yoluna girecektir.
İktidarın lağvedilerek, demokratik bir yönetim için “demokratik kurucu hükümet” e tüm yetkilerini devretmeleri halinde, bir çıkış yolu bulunacaktır.