İŞVEREN – ÇALIŞANLAR ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNDE SAMİMİYET VARSA ÜRETİM ARTAR
İnsanların hayalleri, umutları olmalı. Hayal ve umutlarını geçekleştirecek pratiği, deneyimi, birikimi, bilgisi olmalı. Hiç bir başarının tesadüf olmadığı gibi, çalışma barışı ve başarısı da tesadüf değildir. Çünkü çalışma barışı ve başarısı içerisinde işçilerin, emekçilerin sevgisi, alın teri ve disiplinli çalışmaları vardır.
İnsan yaşamında acıya, sevince, hüzne neden olan birçok gerekçe vardır. Acı ve hüzün dostlar, yoldaşlar ve aile bireylerinin paylaşımlarıyla hafifler. Hakeza dostlar, yoldaşlar ve aile bireyleriyle paylaşılan sevinç ise coşkuya dönüşür.
İnsan hak ve özgürlüklerin esas alındığı ülkelerde; emek çaba, bilgi birikim, deneyim-tecrübe, yoğunlaşma, akıl ve mantıkla iyi bir yaşam, yaşamak mümkündür. Yaşanılan zaman dilimi içerisinde farklı duyguların yaşanılması kaçınılmazdır. Canın yanar acı çekersin. İyi bir haber alır sevinirsin. İki koşulda da hayat devam ediyordur. İnsanlarda, akıl ve mantık, duygunun esiri olmamalı. Duygusuz da olunmamalı. Ancak akıl ve mantık duygunun esiri olursa, sefalet bir süre sonra kaçınılmaz olur. Müdahaleler dışında, yaşam biçimini fırsatlar değil, kişiler bizzat kendileri belirlerler.
Tarlada, sanayide, fabrikada, şantiyede ve daha birçok alanda insanlar çalışmakta ve üretmektedirler. Üretenler, ürettikleriyle birçok insanın hayatına olumlu veya olumsuz etkiler bırakmaktadırlar. Önyargılardan arınmış İşveren -çalışan iş ilişkisinde samimiyet, sağlıklı iletişim var ve emeğe, alın terine karşılıklı saygı, sevgi, güven duyulur ise işveren ve çalışan emekçiler açısında başarı kaçınılmazdır. İş yerinde mutlu olmak, çalışmada haz almak işyeri disiplinine, çalışma ilkelerine uymak ve emeğe karşılıklı saygı duymaktan geçer.
İş hukukuna, iş ahlakına iş disiplinine bağlı kalmak yapılan işe saygı duymanın gereğidir. Çok zorunlu olmadıkça kişi veya kişiler saygı duymadıkları işlerde çalışmamalı, çalıştırılmamalıdır. Aynı zamanda yaptığı, çalıştığı işi hakir gören insanlarda iş başarısı ve iş barışı beklenmemelidir.
Hizmet içi eğitimler, motivasyon, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konulularda önceden yapılacak çalışmalar, çalışma barışını ve başarısını olumlu etkiler ve olası iş kazalarını engeller. Bu bağlamda işveren tedbirleri, önlemleri almalı, denetimleri titizlikle yapmalıdır.
Bugüne kadar birçok iş kolunda severek isteyerek çalıştım. Hamallık, seyyar satıcılık, tarlalarda ırgatlık yaptım. Çukobirlik’te ziraat mühendisi olarak, MEB’e bağlı kurumlarda yöneticilik ve öğretmenlik yaptım. KESK’e bağlı eğitim iş kolunda faaliyet yürüten Eğitim Sen üyeliği, işyeri temsilciliği görevi, şube örgütlenme sekreterliği, şube başkanlığı ve 27, 28, 29 Mayıs 2017 yılında bu yana Merkez Yürütme Kuruluğu üyeliğini de büyük bir onurla yürütmekteyim. Gücümün, aklımın yettiği, yapabileceğim ve bugüne kadar yaptığım her şeyden milim pişmanlık değil, hep onur duydum.
Hep özveriyle ve disiplinle kamuda görev yaptım. Çalıştığım kurumların, kurumsal kültürüne katkı sunmaya çalıştım. Çalıştığım her kurumda onca başarı belgesi ve ödül aldım. Kurumlarda gördüğüm yolsuzlukları, hukuksuzlukları, haksızlıkları ne zamanki teşhir ettiysem o kurumlarda hukuksuz bir şekilde ihraç edildim. Bireysel taleplerin karşılanması değil, toplumsal taleplerin karşılanması konusunda hep ısrarcı oldum. Kolektif çalışmayla birlikte ortak akılla üretimi esas alan yaklaşım içinde yer aldım. İdeolojik değil, toplumsal saiklerle üretim yapılmasına özen gösterdim. Ancak ranta dayalı üretim siteminin halk sağlığına olan olumsuz etkilerini hep birlikte yaşıyoruz. Kar, rant için üretim değil, Türkiye halklarının sağlığı ve barışı için üretim! Sevgi ile kalalım.
Ahmet KARAGÖZ
24.12.2022
ÇUKUROVA / ADANA