KESK Eş Genel Başkanı ve yazar Ahmet Karagöz, bugünkü köşe yazısında "OHAL KHK'lerine karşı KESK direniyor ve direnecektir" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

OHAL KHK’LERİNE KARŞI KESK DİRENİYOR VE DİRENECEKTİR

15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL KHK’leriyle 4259 KESK üye ve yöneticisi ihraç edilmişti. İhraç edilen her bir KESK üyesi örgütlü, bilinçli, politik ve güçlü birer iradeye sahip insanlardır. Bu arkadaşlarımız aynı zamanda emek alanında tanınan, sevilen, örgütsel temsili yeti olan, toplumsal barışı, işyeri barışını esas alan, değerlerinden, inançlarında asla taviz vermeyen insanlardır. Haklarında adli veya idari bir soruşturma yürütülmeden hukuksuza bir şekilde OHAL KHK’leriyle KESK üye ve yöneticilerini emek, barış ve demokrasi mücadelesinde koparmak istediler. Peki, ihraç edilen KESK üye yöneticileri davalarında vaz geçtiler mi? Geri çekildiler mi? El etek öpeni, aman dileyen oldu mu? Cevabım kesinlikle hayır. Her bir ihraç arkadaşımıza, aileleri, yoldaşları ve örgütleri olan KESK ve KESK’e üye işkollarının maddi, manevi ve hukuksal dayanışmalarıyla yaşama, hayata tutundular ve asla mücadelede kopmadılar.

OHAL KHK’leriyle ihraç edilen KESK’li hiçbir arkadaşımız suçlu değildi. Neden mi ihraç edildiler? O zaman söyleyelim;

·       İnsan hakları çerçevesinde insanlara, doğaya ve ekolojik yaşama sahip çıktıkları için,

·       Özelleştirme adı altında yandaşlara peşkeş çekilen kurumları satılmasına ihtiraz ettikleri için,

·       Eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin cemaat ve tarikatlar devredilmesine olan itirazları nedeniyle,

·       Emek mücadelesini barış mücadelesiyle eş güdüm içerisinde yürüttükleri için, 

·       Sendikal, siyasal ve inanç kimlikleri üzerinde işyerlerinde maruz kaldıkları uygulamalara olan itirazları nedeniyle,

·       Cemaat ve tarikat yurtlarında çocuklara dönük yaşanan şiddet, taciz ve tecavüzlere hayır dedikleri için,

·       “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için, 

·       Kürt sorununun barışçıl ve demokratik kanallarla çözülmesini önerdikleri ve barışa taraf oldukları için,

·       İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe olan itirazları nedeniyle,

·       Ülkemizde özellikle AKP ile birlikte her alanda yaşanan yozlaşmaya, çürümeye, erimeye hayır dedikleri için KESK üye ve yöneticileri İHRAÇ EDİLMİŞLERDİR.

15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrası, OHAL KHK’leriyle İhraç edilen kamu çalışanları 23 Ocak 2024 tarihine kadar AKP ve MHP’nin militan kadrolarından oluşturtulmuş olan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nda dosyaları planlı, programlı bir şekilde karara bağlanmayarak yıllarca bekletilmiştir. Dosyaları komisyonda ret alan ihraç kamu çalışanları yine siyasal iktidarın militan kadrolarında oluşturulmuş özel yetkili mahkemelerine başvuruda bulundular. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonda ret alan 49 KESK üyesi İdari Mahkeme, Bölge İdari Mahkemesi ve Danıştay’da da ret kararları almaları nedeniyle AYM’ye başvuruları yapılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin henüz karara bağladığı bir dosya yoktur.

AYM kararlarını yok hükmünde sayan bir siyasal iktidar ile de karşı karşıyayız. “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiren AYM kararına rağmen “Barış Akademisyenleri” görevlerine iade edilmediler. Gezi davası tutukluları Can Atalay,  Osman Kavala serbest bırakılmadılar. Yine AYM kararına rağmen Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı tahliye edilmediler. Türkiye’de en üst düzeydeki yargı organı olan AYM kararları ise yok hükmündedir.

1 Eylül 2024 tarihinde OHAL KHK’leriyle ihraç kamu emekçileri sekizinci yılını tamamladı. Sekiz yıl insan ömründe önemli bir zaman dilimidir. Bu sürecin, oyalama sürecine dönüşmesine AİHM önermeleriyle referans ve zemin oluşturmuştur. Önce OHAL İşlemleri İnceleme komisyonu, şimdi ise siyasal iktidarının kararlarını tanımadığı AYM kararlarının bekleniyor olması, sürecin daha da uzayacağının göstergesidir. Yargının siyasallaştırıldığı böylesi bir siyasi atmosferde adalet beklemek yerine mücadele etmenin daha da olduğunu düşünüyorum. 

Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan uzun yargılamaya ilişkin Tazminat Komisyonu’na makul süre aşımı nedeniyle dava açılabilir mi? Elbette açılabilir. Tazminat Komisyonuna açılan ve karara bağlanan davalar olduğunu da biliyoruz. OHAL KHK’leriyle ihraç edilen KESK’li her bir arkadaşımıza kefilim. İhraç arkadaşlarımız gibi düşünüyor ve bir ihraç öğretmen olarak ihraç arkadaşlarımla da birlikteyim. Bu bağlamda güçlü ve sürdürülebilir bir mücadele programına ihtiyacımızın olduğu açıktır.

Namerde muhtaç olmadık. Çünkü “dayanışma yaşatır!” Şiarı ile sekiz yılı aşan bir zaman dilimini dünya emek tarihinde eşi benzeri olmayan örgütlü bir dayanışmayla aştık. Büyük bir görev ve sorumlulukla hukuku, adaleti, insan hak ve özgürlüklerini esas alan toplumsal bütün kesimlerle birlikte yol yürümenin, birlikte mücadele programı çıkarmanın ve birlikte mücadele etmenin şimdi tam da zamanıdır.

KESK, tarihine ve mücadele birikimine yakışır bir mücadele programı ile OHAL KHK’leriyle ihraç edilen üyelerinin haklarına, hukuklarına sahip çıkmağa devam edeceğini dost ve düşmanda bilmelidir.

İnanç ve kararlılıkla mücadelemiz sürüyor ve sürecektir. KHK’ler gidecek biz kalacağız!

Sevgi ile kalın.

Ahmet KARAGÖZ

ÇANKAYA/ 26.09.2024

Ekran Goruntusu 2024 08 31 141314