Kadın Mücadelesini Anlatamamanın Çaresizliği
İran’da, gencecik bir kadın 22 yaşında, saçının teli görüldü diye katledildi.
Kadın tarih boyunca, tarımın keşfiyle beraber, “sadece ve sadece cinsiyetinden dolayı” hep ikinci planda bırakılmış, hep eziyet görmüş, haklar tanınmamış, yeri gelmiş insan muamelesi görmeyip mal muamelesi görmüş, cadı olarak yakılmış, şeytanlaştırılmış ve yok sayılmıştır.
Yeni gelen zamanla kadın, kadın mücadelesinin ortaya çıkması ile gittikçe gelişip, dönüşmesiyle biraz daha var olma savaşında yerini almaya başlamıştır. Henüz çok taze olan ve geçmişi çok da uzak tarihe dayanmayan kadın mücadelesi, maalesef ki tam anlamıyla kavranmamakta, anlaşılamamaktadır.
İçinde bulunduğumuz eril zihniyetin kadına ne yaptığını, bırakın kadını, dünyayı zaten bu hale getiren tek şey olduğunu anlatabilmek, hiçbir şekilde kolay olmuyor ve çok ama çok yavaş ilerliyor. İşin üzücü olan kısmı; ezilen ve öteki olan kesimden çoğu kişi de, bunu anlamakta zorluk çekiyor. Hatta ezilenler adına mücadele edenlerin büyük bir kısmı, aradaki farkı anlamakta çok zorlanıyor.
Örneğin, Kürt Mücadelesi içinde olan biri, çıkıp bir kadının öldürülmesinden çok, bir kürdün öldürülmesine yoğunlaşıyor. Oysaki kadın mücadelesinde Kürt, Türk, Fars ayırımı olmaz. Temelde olan, öncül olan kadın olmasıdır. Çünkü kadın eğer Kürt ise, bir erkekten iki kat daha fazla ezilir. Hem Kürt olduğu için, hem de eril bir toplumda kadın olduğu için iki katı bedel öder. En medeni toplumlarda, hâlihazırda büyük bir ilerleme kaydedildiği düşünülse dahi, kadın sadece kadın olduğu için daha fazla yük altındadır. Bir siyahi kadın, hem siyahi olduğu için, hem kadın olduğu için iki kat fazla ezilir. O nedenle, kadın mücadelesinde her zaman öncelik kadınlıktadır, diğerleri arkasından gelir çoğu zaman. Biliriz ki; bu eril sistemde, sırf kadın olduğu için, daha kolay diş geçirir eril zihniyet! Örneğin; birisi sırf kimliğinden, ırkından dolayı öldürülüyorsa, kadına bir de tecavüz edilip öldürülür. Veya kadın üstünden erkekler birbirini canının acıtmaya çalışır! İki erkek kavga ettiğinde, ister Kürt olsun, ister Arap olsun, ister Fars olsun, ister Türk olsun, birbirlerini kadın üzerinden yaralamaya çalışır. Anasına küfreder, bacısına küfreder, kızına küfreder. Ya da intikam için bacısını, karısını, kızını kaçırıp tecavüz eder ve kadının hiç ilgisi olmayan bir olayda, kadına acı çektirerek zulüm ederek, eril zihniyetler birbirlerinden intikam alır.
Gel gör ki; söz konusu eril zihniyeti, entelektüel birikime sahip olduğunu düşündüğümüz pek çok kişide de görüyoruz. Ya da en azından kırıntılarını muhakkak görüyoruz. İran’da öldürülen Mahsa Âmini’ de “Kadın bir Kürt” idi ve öncelikli olarak kadınlığından dolayı katledilmiştir. Çünkü erkeğin saçının görünmesi günah değildir de, kadınınkinin görülmesi günahtır!
Ve İran’da, hayranlık duyarak izlediğim, büyük bir cesaret gösterip, buna karşı duran kadınların hepsi de Kürt değiller. Aralarında, örneğin; Fars kadınları da çoğunluk olarak yer almaktadır. Onlar için kadın olması yeterlidir, Kürt, Fars olmasının bir farkı yoktur. İşte bu yüzden kadınlarla bu dünya daha güzel olacak.
Evet, erkeğin de öldürülmesi için, elbette ki pek çok bahane bulunuyor, ancak kadın için bahane bulmak, lanet olsun ki, her zaman daha kolay oluyor. Çoğu kültürde kadın olmak suç gibi bile görülmektedir hala. Kadının hiçbir etkisinin, hiçbir söz sahibi olamadığı pek çok kültür bulunmaktadır hala.
Peki, ben ne yapmalıyım, istediğim milliyete mensup olmadığı için, birinin sırf cinsiyetinden dolayı eziyet görmesine mi göz yumayım? Yoksa benim milletimden olmadığı için eziyet gören kadına mı göz yumayım? Veyahut daha az mı önemsemeliyim? Ya da benim milliyetimden olduğu için daha çok mu önemsemeliyim? Elbette ki hiçbiri değil! Benim için; kadının kadın olduğu için eziyet görmesi, ölmesi, katledilmesi, zulüm görmesidir öncelikli olan! İşte dediğim gibi, biz bu durumu nedense bir türlü açıklayamıyoruz ve bazen insan gerçekten çaresiz hissediyor…
O nedenle bir kez daha tekrar etme ihtiyaçı hasıl oluyor; diyoruz ki; Kürt, Arap, Fars fark etmez. “BİR KADIN ÖLDÜ”. Yine bir kadın öldü. Pis eril zihniyetin, bu iblis zihniyetin bedelini, yine kadın ödedi. Kendi eril zihniyetinizi sorgulayın artık. Kürt de olsa, ne olursa olsun, önce eril zihniyeti yenin. Zaten bu dünyada ki tüm zülümler eril zihniyet yüzünden oluyor. O lanet eril zihniyet olmasaydı, ne Kürt ölürdü, ne Alevi ölürdü, ne siyahi ölürdü, ne dünyada savaş olurdu. Bunu güya, farklı pencereden baktığını söyleyene bile anlatamıyorsak vay halimize….
(Eklemeden geçmek istemiyorum; eril zihniyetin ürünü olan, ezilen, ötekileştirilen, yok sayılan her kesim adına ses çıkaracak olan yine, kadındır ve eril zihniyeti yenmiş olan her kesim ve herkestir. Lgbti hakları, tüm etnik köken, tüm kimlik hakları, daha doğrusu hepimizin var oluş şeklimize karşı yürütülen, her türlü eril zihniyet zulmüne karşı hep beraber dimdik durmalıyız. )