Maraş Soykırımı 44. Yılında
Kimisi karar vermeden epeyce fikrini ortaya koyar sonra ismini verir. Ama ben başta söyledim ve ismini de yazımın başlığını koydum; SOYKIRIM dedim.
Çünkü, sıradan bir katliamdan çok bir soykırımın yapıldığına tarih sayfaları bize öğretiyor. Soykırımı yaşamış ve görmüş toplumlara baktığımızda; Maraş’da planlı ve projeli bir soykırımdır diyorum.
Bu tanım açık ve nettir. Bakın, bir etnik guruba ya da inanç gurubuna yapılan katliamın büyüğü ya da küçüklüğünden öte bir durumdur. Önemli olan soykırım özellikleri var mı yok mu? Bunun bilincine vararak savunmamız ve bilenicimize bu yönlü geliştirmemiz lazım.
Bütün bu söylediklerime ve söyleyeceklerimi ispatlayan tarihi kararlar vardır.
Örneğin; 1925’te Ankara’da özel olarak ele alınan ve karar olarak çıkarılan Şark Islah Planına bakmamız lazım. O büyük proje sonrasında, Şex Sait, Ağrı-Zilan ve nihayetinde Dersim Kızılbaş kıyımları gerçekleşti. Maraş, Malatya, Sivas vs. bu büyük proje devamı olarak ele alınmalıdır.
Dersim’deki soykırımın daha büyük ve kapsamlıydı ama kapsamı küçüktür diye de soykırım değildir diyemeyiz. Maraş’ta da hem etnik hem de inançsal, mezhepsel “raye hak” inancına sahip alevi toplumun yerinden yurdundan, mekanından göçertemesin amacını güden bir müdahaledir. Bu anlamıyla uluslararası jenosit yani soykırım kavramına ve terimine uygundur.
Maraş’ta, 8 Aralık’ta başlayıp bir hafta boyunca devam eden kıyım; kadın, çocuk, yaşlı, bebek demeden öldürdüler. Hem de devletin göz önünde. Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Maraş’ta da etnik kimliğinden, inancından dolayı 11-12 yaşlarında çocukları parçalara ayırıp kaynamış kazana atıldılar.
Böyle bir vahşetle başlayan ve adım adım 12 Eylül darbe sürecine gidildiğine tanık oluyoruz.
12 Eylül; paramiliter güçlerin organize ettiği sevk ve idare ettiği; evlerin tahrip ettiği iş yerlerin yağmalandığı, yangının çıkarılması, insanların katledilmesi bütün bu faşist gerici sermayenin geçmişteki deneyim ve planlarını uyguladılar. Bu Maraş soykırımı ile başlatıldı 12 Eylül ile zirveye ulaştırıldı.
Alevilerin, Kürtlerin, devrimcilere karşı ve yine Türk İslam olmayanları ıslah etme planıdır. Söz konusu ulus devletin, tekçi, katliamcı zihniyetinden bağımsız olarak ele almamız.
Maraş Pazarcık’ın il ve içesindeki insanlar yerinden yurdundan kutsallarını bırakmak zorunda bırakıldılar.
44 Yıl sonra baktığımızda o dönemin; Valisi, Emniyet Genel Müdürü ve pek çok ismin yargılanması gerekirken, ifadeleri dahi alınmamıştır.
Yine Maraş kıyımı yapan bu zihniyet; 19 Aralık 2000 hayata dönüş adı altında ceza evi katliamı yapıldı. Aka bininde Roboskî, Suruç yaşandı.
Ve maalesef ki tarihi katliamlarla dolu bir bu ülke tüm bu katliamlarla yüzleşmemek hesaplaşmamak bu ülkenin tarihine kara bir leke olarak geçti yerini koruyor. Oysaki sosyal hukuk devleti olsaydı eğer yüzleşme ve hesaplaşma sağlanırdı.
Ama bizim ülkede yüzleşme ve hesaplaşma olmadı. Olmadığı içinde ardında, Gazi, Sivas Roboskî yaşmış olduk toplum olarak. Bu vesile tüm katliam ve soykırımlarda yaşamını yitiren canları saygı ve minnetle anıyorum. Her yerde adalet arayışı olduğu bir süreçten geçiyoruz. Er ya da geç olsa da bizden alıkonan hak ve hakikatimizin barış ve özgürlükten yana mücadele geliştirip toplumsallaştırmanın yolu kazandıracaktır.
Başta Maraş ve diğer katliam ve soykırımları kınıyorum.