Yanardağ yalnızlaştırılmak ve linç edilmek istenirken, başka bir hesap da devreye sokulmuş oluyor. Yanardağ, Kürt sorununu ve Öcalan üzerinden hedefe konularak, ulusalcı, milliyetçi kesimlerin hedefi haline getirilmek isteniyor.
Uzun süredir hedef halinde olan Gazeteci, Yazar Merdan Yanardağ, Öcalan’a ilişkin bir değerlendirmesi gerekçe gösterilerek “Terör propagandası yapmak” iddiasıyla hedefe konuldu, ardından “Suçu ve suçluyu övmek” gerekçesiyle tutuklandı.
Yanardağ, TELE 1’deki programda, 25 yılı aşkın bir süredir İmralı Adası’ndaki cezaevinde tutulan Öcalan’a uygulanan hukuksuzluktan söz etmiş; “Hukukun, kişilere özel uygulanamayacağı, hükümlüler için uygulanan hukuk neyse Öcalan için de o uygulanmalıdır” mealinde bir değerlendirmede bulunmuştu.
Seçim döneminde yaptığı programları ve sergilediği tutumuyla iktidarın rahatsız olduğu Yanardağ ve TELE 1 hakkında açılmış birçok dava vardı. Kılıçdaroğlu’na yönelik bir suikasttan söz ettiği için tutuklanma eşiğine gelmişti. Deprem dönemindeki yayımlarıyla da iktidarın boy hedefi oldu. Bu defa “fırsatı” kaçırmadılar. Hem Kürt sorunu üzerinden bir kez daha muhalefetin zayıf karnına darbeler indirildi hem de basın ve medyayı bir kez daha hizaya sokma hamlesi yapılmak istendi.
İktidarın uygulamalarına ve hukuksuzluklarına direnen birkaç televizyon kanalını ve muhalif gazetecileri hedef tahtasından indirmiyor olmalarının başka bir nedeni yok. Muhalif basına her vesile ile davalar açılıyor, cezalar yağdırılıyor; susturulmak isteniyor. Birkaç gazete ve televizyon kanalı var ve susturmak istiyorlar. TELE 1, RTÜK’ün hukuksuz cezalarından bir türlü kurtulamıyor. Bir elin parmaklarını geçmeyen muhalif kanallar defalarca karartıldı, para cezaları ile yayın yapamaz hale getirilmek istendiler.
Kürt sorununda barışçı, demokratik çözümden söz eden, Öcalan’a yıllardır uygulanan tecride ve süregelen hukuksuzluğa vurgu yapan, savaş ve şiddet politikalarını gündeme getirenler için gösterilen “düşman” tavrı bu defa daha önce “Ergenekon davası”ndan yargılanmış olan Yanardağ’a gösterildi. Yanardağ, “Öcalan tecrit altında, avukatlarıyla, ailesi ile görüşemiyor” dediği ve diğer tarafta iktidarın Öcalan ile görüşerek başka hesaplar devreye sokmak istediğini dile getirdiği için boy hedefi haline getirilmekle kalmadı, “bölücülük” gibi her derde deva saydıkları bir suçlamayla karşı karşıya kaldı.
AKP’nın hışmına uğramış, “Ergenekon ve Balyoz davası”ndan uzun yıllar tutuklu kalmış, yargılanmış, daha sonra CHP’de milletvekili olmuş, geçen yıl CHP’den ayrılmış, gidip başka bir partide konaklamış ve son olarak soluğu AKP’de almış, kararlı bir Erdoğan destekçisi haline gelmiş olan Eski Asker M. Ali Çelebi’nin ve yine AKP muhalifi geçinen İyi Partili Kürşat Zorlu, Musavat Dervişoğlu gibi isimlerin hedef göstermesiyle Yanardağ’a karşı başlayan linç kampanyası hızla büyüdü ve farklı bir boyuta ulaştı.
Seçim propagandasını montaj videolarla sürdüren, ırkçı ve şoven söylemle muhalefeti sıkıştıran iktidar, Merdan Yanardağ’ın bir programda söylediklerini orasından burasından keserek bir montaj video yarattı ve onunla yeni bir süreç başlatmış oldu. Ancak montaj haliyle de düşünce ve ifade kapsamında olmasına rağmen savcılar ve hakimler hukuki bir karar vermek yerine siyasi saiklere esir düşerek karar vermiş oldular.
Böylece, iktidar bayrama gazeteci tutuklayarak girmiş oldu. Muhalif Gazeteci ve Yazar Yanardağ üzerinden bir kez daha muhalif gazetecilere, kalemini satmayan yazarlara, onurlu tavır sergileyen aydınlara, muhalif güçlere, tüm topluma açık ve net bir mesaj verilmiş oldu. Bu tutuklama ile muhalif herkese susma çağrısı yapılıyor. Muhalefet partileri ise tehdit ediliyor.
“Susun, oturun, iktidarımıza biat edin!” diyorlar
Aynı zamanda siyasi tutuklularla dolup taşan cezaevlerine muhalifleri doldurmaya devam edeceklerini göstermiş oluyorlar.
“Benim 45-50 dakikalık değerlendirmem bağlamından koparılarak 5-6 dakikalık montajla suç delili haline getirildi” diyen Yanardağ, ifadeye çağrılmak yerine, program yaptığı esnada polisler tarafından TELE 1 kanalı basılarak gözaltına aldı. Bu bilinçli bir tercihtir. Diğer muhalif kanallara “ayar” verilmek isteniyor. Muhalefete; “Kürt sorunu ile yalnız ben ilgilenirim ve benim çizdiğim sınırın içinde hareket edeceksiniz” diyor. AKP ve MHP’nin, şimdilerde dağılmış olsa da altılı masanın mensupları arasına “nifak tohumları” ekmek için bu konuyu değerlendirmek istediği anlaşılıyor. Yanardağ yalnızlaştırılmak ve linç edilmek istenirken, başka bir hesap da devreye sokulmuş oluyor. Yanardağ, Kürt sorununu ve Öcalan üzerinden hedefe konularak, ulusalcı, milliyetçi kesimlerin hedefi haline getirilmek isteniyor. Bu kesimler ile ırkçı faşist güçlerin ittifakına yeni bir alan yaratılıyor.
Umarım aklıselim galebe çalar ve muhalefet bu oyunu bozmayı başarır. Ve Merdan Yanardağ’ın serbest bırakılması için tüm muhalefet sorumluluk altındadır.