EYVAH FÜZELER GELİYORMUŞ! ''Füzeler geliyor'' dedi, doların hızı füzeyi aştı. Savaştan kazanç sağlaycağını zannedenler, savaşın füzede durduğu gibi durmadığını, gelip senin koltuğunu bile vurabileceğini hesaplamadı.

EYVAH FÜZELER GELİYORMUŞ!

''Füzeler geliyor'' dedi, doların hızı füzeyi aştı. Savaştan kazanç sağlaycağını zannedenler, savaşın füzede durduğu gibi durmadığını, gelip senin koltuğunu bile vurabileceğini hesaplamadı. Hangi emperyaliste kul olacağını şaşıp kaldı. Hiç bir savaşın kazanan taşeronu olmamıştır. İnşaat işlerinde de öyle Müteahhit taşeronun  alacağının üstüne yatar genellikle.

Dünyanın dışından bakan biri şu anki durumu izlese ergen çocuklar gibi köşelere saklanıp birbiriyle ''dıjıvv dıjıvvv!''diye savaş oyunu oynayan çocukları görür (gerçi  oyunda ölen yaralanan ve işgal edilen yerler yoktur)  Savaşı çıkaran sanki her şeyden bağımsız kendi kafasına göre, ergen aklından kurtulamamış biraz da  deli biri  gibi algısı yaratılıyor.  Adam ne diyor ''hazır ol Rusya füzeler geliyor!'' Füzeler sanki kuş, uçup sonra dağa konacak?  Trump denen adam gökten zembille inmedi. ABD derin devleti ne zaman  ve hangi koşullara göre başkan seçeceğini bilir. Eğer o dönemin koşullarında ırkçılığın artık ekonomisine zarar verdiğini düşünüyorsa Siyahi başkan hazırlar.

Rusya'nın ise kendine has cografik koşulları ve kültürünün getirdiği soğuk ve kurnaz yüzü şımarık züppe ABD'ye göre biraz daha farklı olsa da, niyet ortak. Sonuçta farklı davranışları emperyal arzularını değiştirmiyor.Kapitalizmin içine düştüğü buhrandan çıkış yolları aradığı günümüzde emperyal hevesleri devreye sokması gerekiyorsa  ırkçı, cinsiyetçi deli despot birini başkanlığa hazırlaması da gayet doğaldır.

Ortadoğu'da olanların adını ''vekalet savaşları'' koymuşlar.  Ne fark eder, falanca yıkım ve yapım işini  yapan BOM  A.Ş,  ha taşeron firmaya yaptırmış, ha kendi bünyesinde işçi çalıştırmış.  Her, yıkıcı işgalci emperyalistin de  bir veya birkaç taşeronu var.  Düşük maliyetli, kendi askerinden çok gönüllü yamyamları savaşlarda kullanmaları, kısacası maşa varken niye elimi yakayım yaklaşımı ile kendileri hesabına vekaleten savaşacak gönüllü devletlerin  veya grupları devreye sokmaktalar. Burada Kürtler için ''emperyalizmin işbirlikçileri'' diyenlerin vekalet savaşı ile bağımsızlık  savaşını aynı kefeye koymaları yanlışlığının  altını çizmeden geçmek istemiyorum.

İnsanlık tarihi boyunca süregelen savaşlar çağlara ve ekonomik koşullara göre farklılık gösterse de kökünde işgal, kıyım yıkım var. Eski zamanlardan beri işgal ve ganimet için verilen savaşların taktikleri farklı olsa da özü her çağda birbirine benzerdir. İçinde bulunduğumuz kapitalizmin teknolojik devrimleri ile boyut ve şekil değiştiren savaşlar, bazen açık işgalle bazen, gizli işgalle bazen vekaletlerle kapitalizmin  her bunalım döneminde, emperyalizmin başvurduğu bir yöntemdir. Meydanlarda başlayan savaşların belli ahlaki kuralları vardı, emperyalizm strateji ve taktik değiştirerek, daha kaotik, kaypak ve sadece insanı değil, doğanın da tahrip edildiği, kimyasal, biyolojik, elektronik silahlar ile dünyayı tehdit etmektedir.

Savaşın kazananı olmaz denir. Kısa vadede savaşın kazananları olur elbette, yağmacılar, talancılar, vurgunculardır. Uzun vadede, yani içine doğduğumuz tek dünyanın sonunun getirilmesi konusunda haklıdır. Savaşın  kaybedenleri, masum ve savunmasız insanların ölümleri, yurtlarından edilmeleri, savaş esirleri, tecavüzlere uğrayan kadınlar, savaşın yarattığı travmalara maruz kalanlardır.

Muazzez Uslu