OLACAKLARI GÖRMEK
Biz günü birlik yaşayan ve zerre kadar bir adım ötesini görmeyen bir toplumuz!
Yaşam bizim için “Allah ne demişse o olur” gibi kesin bir kaderdir ve o nedenle gider yamaçlara ve dere boylarına ev yaparız! Sel ve heyelandan yerle bir oluruz ama bir kaç gün sonra fırtına geçtiğinde yine aynı yere daha fazlasını yaparız!
Şimdi bu yazacaklarımı sakın ukalalık yapıp kendimi her şeyi bildiğim gibi bir havaya büründüğüme yormayın!
Sonuçta az çok nefes alan her insanın anlayacağı şeylerdir ama dedim ya “ yarın umurunuzda değildir ve görsek ne olur” gibi bir “ bana neci” travmayız!
O nedenle hep salınarak hasta hasta gezeriz de, herkes görür, bir tek biz görmeyiz!
Yıl bin dokuz yüz doksan beş!
İlkokul terk bir adam sümük salya ağlayarak çok diplomalı devlet katındaki insanları dizinin dibine oturtup hipnoza tutuyor!
Bırakın ülkeyi, dünyanın her yerine okullar açıyor ve ortada devasa bir para var!
Onun okullarında mezun olmak referanstır ve devletin kodlarına girmek peynir ekmektir!
Giriyor da!
Sonra Askeri yapıyı yavaş yavaş yokluyor ve ben o zaman yazıyorum “ Bu bir orduyu ele geçirme planıdır ve bunu da çok kolay başaracaklar, çünkü ellerinde din denilen ve kimsenin itiraz etmeyeceği bir argüman var”
Diyorum!
Sonrası birden tüm işlerim ters gidiyor ve ticarette iflas ettiriyorlar, ilginçtir çok başarılı olan çocuklarımın notları bu cemaatin okullara serpiştirilmiş öğretmenlerince hep düşürülüyor!
Kısacası dört yanımla sarıldığımı fark ediyorum!
Sonra bir çok sürgünden sonra en ilginci bana kırk kilometre ters istikametteki bir okulda öğretmenleri kışkırttığıma dair sahte raporlar hazırlanıyor ve kendilerinden olan o okulun müdürü de bunların hepsini tasdik ediyor!
Sürülüyoruz!
Sonra her zaman olduğu gibi mahkeme kararıyla dönüyorum!
Diyeceğim şu ki:
Yine bir kaç yıl sonrasını düşünmek gibi bir paranoyaya kapıldım!
Gidişat, beni günümden koparıp bir yerlere taşıyor!
Bakın, Cumhurbaşkanı küçük partileri ziyaret etmeye başladı!
Fazla uzatmayayım, bunların hepsi finalde ona “ evet” demek zorundadır! Her ne kadar ayrı görünse de zihniyet ve istekler aynıdır!
Bugün HDP oylarını ve HDP yi bertaraf ettiğinizde geriye ne kalır?
HDP algısına kim daha çok küfür ediyor yarışı başladı!
Bu yarışa katılanların hepsi aslında Cumhur ittifakının yan kadrolarıdır!
Bakın İYİ Partinin sözcüsü Ağır Alioğlu’nun söylediklerine; “ Gidin isminizi değiştirin” diyor!
Bunu söyleyen bir zihniyetin bilinç altında neyin olduğunu söylemeye gerek var mı?
Peki ne olacak?
HDP kadroları yeni suçlamalarla iyice kıskaca alınacak ve hazine yardımını kesecek bir karar almaları çokta zor değil ve bundan sonrası kapatmaktır!
Onu da yapıp bir baskın seçim kararı alacaklar ve bu seçime girmek için HDP yi bağımsız adaylara zorlayacaklar!
Baraj düşürülecek ve yüzde onun altına düşen MHP Meclis’e taşınacak!
Bağımsız adaylardan dolayı Doğu ve Güneydoğuyu AKP nin hanesine çoğunluk olarak yazacak!
Tabi bu işin parlamento ayağı ve o parlamento Başkanlık sisteminden dolayı işlevsiz ama dört yüzün üzerine çıkaracakları bir ittifak sayısı ile yeni bir Anayasa çıkarmak hiçte zor olmayacak!
Sonrası Başkanlık seçimi!
Orada neler olur, az çok tahmin ediyorum ama
CHP ne tahmin eder bilmiyorum!
Çünkü onların yarına dair hiç öngörüleri yok ve bundandır ki şu an ülkenin bu hale getirilmesinde birinci nedenler!
Son kez onlara da bir şeyler söyleyeyim!
Her rüzgara balıklama atladınız ve dokunulmazlıkları kaldırdınız ya!
İşte burada ayağınıza sıkmıştınız ve şimdi ayağınız kan kaybından dolayı felç olmuşta haberiniz yok!
Taktik belli HDP yi terörist diye halka yutturdular!
Şimdi sıra sizde ve ne kadar örgüt varsa içinizde aramaya başladılar!
Bulmasalar da hiç önemli değil!
Biz, İsmet Paşa’nın “ Asker kaçağı” olduğuna inanmış bir milletiz!
CHP nin terörist olduğuna inanmak bizim için peynir ekmektir!