İktidara yakın muhafazakar Kürtler bazı önemli konumlardan uzaklaştırılıyor, onlar da bu Türk İslam sentezcisi değişime eleştirilerini yükseltmeye başladı. Kürtler arasında hiçbir zaman cazip olmamış MHP'nin geleneksel, meşhur işaretini yapmanın Kürt mahallesinde yine bir karşılığı olmayacak mı? Kürtlerin bir kısmı yine tevil yoluna mı gidecek? Bunun ötesinde Ak Partili Kürtler Ak Parti, MHP ittifakını daha ne kadar zaman görmezden gelecek.
Kürtler arasında hiçbir zaman cazip olmamış MHP'nin geleneksel, meşhur işaretini yapmanın Kürt mahallesinde yine bir karşılığı olmayacak mı? Kürtlerin bir kısmı yine tevil yoluna mı gidecek? Bunun ötesinde Ak Partili Kürtler Ak Parti, MHP ittifakını daha ne kadar zaman görmezden gelecek. Zira milli ittifak artık resmileşmiş durumda ve anlaşılan bundan sonra giderek artan milliyetçi söylem için Kürtlerin tavrı ne olacak?
Ak Partili Kürtler önceki zamanlardan beri merkez sağ partilere destek veren geleneğin temsilcisi. Kürtlük bilincini çok önemsemeyen veya sorunları geleneksel, dinsel partilerin yaklaşımlarıyla çözmeyi düşleyen bir gelenek bu. Kürt kimliğini gündeme getirmeyi ümmet anlayışına aykırı gören bir zihniyet bu. Bu yüzden Kürt kimliği etrafında yapılan tartışmaları çok önemsemiyorlar. Muhafazakarlığın, dindar olmanın Kürt kimliğini talep etmekle uyuşmayacağını düşünüyorlar. Veya böyle bir çatışma durumunda muhafazakar, sağ değerleri tercih ediyorlar.
Kürtlerin bir kısmı merkez, sağ parti geleneğinin siyasi açıdan kendilerini sıkıntıya düşürmeyen yönüne öteden beri meraklı. Devlete yakın olmak, kent yönetiminde söz sahibi olmak için mülki amirlere yakın olmak gerektiğini düşünüyorlar. Bundan dolayı Kürt kimliğiyle ilgili tartışmaları duymazdan, görmezden geldiler. Kimisi de Kürt kimliğiyle ilgili itirazları ilk başlatanların marksist, sol gelenek olması hasebiyle bu söyleme en baştan soğuk durdu. Aslında dini kaygıyla yapılan bu defans, genç jenerasyonun dinden uzaklaşmasına, sol akımlarla bütünleşmesine yol açıyordu. Bunlar karşısında yine kimliği göz ardı eden, sadece dini bütünleşmeyle sorunların biteceğine dair görüşlerinde ısrarcı oldular.
Çözüm sürecinde muhafazakar Kürtlerin umudu artmıştı ancak süreç bozulup hendek, barikat savaşları başlayınca Ak parti yönündeki tercihleri keskinleşti. Barış girişimlerinin zorluğuna ve uzunluğuna tahammül etmeyi terk edip, refah vaad eden merkez sağ politikalara yöneldiler. Günü göremeyen PKK'dan daha da uzaklaşmaları, iki gücün arasında kalıp ezilmiş HDP'den yüzlerini çevirmeleri o günler için çok garip değildi.
Muhafazakar Kürtler için bıçağın kemiğe dayanıp kimlikle ilgili meseleleri sorgulayacağı zamanlar gelince bu sefer siyasi söylemlere ikna oldular. 15 Temmuz darbe girişimi onlar için büyük bir şoktu. Bu sefer devletin ellerinden kayıp gideceğini düşünerek Ak Parti'ye ön koşulsuz desteklerini artırdılar. Küresel güçlere karşı milliyetçi, muhafazakar politikalara ses çıkarmamak gerektiğine ikna oluyorlardı. Zaman, ülke içinde parazit ses çıkarma zamanı değildi, Haçlı güçler milli, dini birlikteliğimizi bozmak için her türlü planı yaparken milliyetçi politikalara itiraz etmenin zamanı değildi onlara göre. Ancak bu dönem şu anda kalıcı hale getiriliyor ve Kürtlerin bu hal için ne derece değişim göstereceği merak konusu.
Bir kısım Kürdün Türk milliyetçisi bu değişimi görmezden gelmesi karşısında giderek artan bir dışlanmaları bir gerçektir. İktidara yakın muhafazakar Kürtler bazı önemli konumlardan uzaklaştırılıyor, onlar da bu Türk İslam sentezcisi değişime eleştirilerini yükseltmeye başladı. Ancak Erdoğan, Kürt oyları için bir tedirginlik içinde değil. Ak Partili Kürt oylarının gidecek bir yeri olmadığını düşünüyor. Dini mesajlarla ve ekonomik kalkınmayla oyların kaçmasının önüne geçeceğini düşünüyor. Bozkurt işaretini gayet rahat yapması da bundan. Adeta bu işareti Ak Partili Kürtlerin gözüne sokuyor ama pek önemli bir taban itirazı yok. Halen yeni devlet politikasından haberleri yok veya umurlarında değil. İtirazlar en çok mırıldanma ve homurdanma boyutunda. Gerçi Barzani'nin gündeme getirdiği referandumda uğradıkları hükümet politikaları ve Afrin operasyonundaki şaşkınlıkları az düzeyde değil. Ak Partili Kürtlerden mutlaka bir oy kaybı olacak ama bu çok ciddi bir boyutta olmayacak gibi. Çünkü Ak Partili Kürtler için Kürt kimliğinden ziyade başka faktörlerin kaygısı ağır basıyor.
Ak Partili Kürtlerin bu stresler karşısında istikbaldeki seçimi ne olacak? Ak Partili Kürtler bu artan çelişkiyi gidermek için ya Türkleşecek, ya da bir müddet daha dini, siyasi mazeretlerle vakit geçirecekler. Ancak artan dini motifli Türk milliyetçiliği onları rahat bırakmayacak. Çünkü giderek artan Osmanlı hayalleriyle dolu lümpenleşmiş dini milliyetçilik, Kürtlere verilecek ödünleri olmadığını düşünecek ve giderek baskınlaşacak. Sanırım Ak Partili Kürtlerin bir kısmı kendilerine uygulanan bu denli sinir testinden sonra Türkleşmeyi kabul edecek ama bir kısmı da yerlerini terk ederek Ak Parti'den uzaklaşacak. Kürt kimliğini önemseyen Ak Partililer, sanırım bu günlerdeki başını kuma gömen hallerinden ileride çok pişmanlık duyacak.
Ak Partili Kürtler önceki zamanlardan beri merkez sağ partilere destek veren geleneğin temsilcisi. Kürtlük bilincini çok önemsemeyen veya sorunları geleneksel, dinsel partilerin yaklaşımlarıyla çözmeyi düşleyen bir gelenek bu. Kürt kimliğini gündeme getirmeyi ümmet anlayışına aykırı gören bir zihniyet bu. Bu yüzden Kürt kimliği etrafında yapılan tartışmaları çok önemsemiyorlar. Muhafazakarlığın, dindar olmanın Kürt kimliğini talep etmekle uyuşmayacağını düşünüyorlar. Veya böyle bir çatışma durumunda muhafazakar, sağ değerleri tercih ediyorlar.
Kürtlerin bir kısmı merkez, sağ parti geleneğinin siyasi açıdan kendilerini sıkıntıya düşürmeyen yönüne öteden beri meraklı. Devlete yakın olmak, kent yönetiminde söz sahibi olmak için mülki amirlere yakın olmak gerektiğini düşünüyorlar. Bundan dolayı Kürt kimliğiyle ilgili tartışmaları duymazdan, görmezden geldiler. Kimisi de Kürt kimliğiyle ilgili itirazları ilk başlatanların marksist, sol gelenek olması hasebiyle bu söyleme en baştan soğuk durdu. Aslında dini kaygıyla yapılan bu defans, genç jenerasyonun dinden uzaklaşmasına, sol akımlarla bütünleşmesine yol açıyordu. Bunlar karşısında yine kimliği göz ardı eden, sadece dini bütünleşmeyle sorunların biteceğine dair görüşlerinde ısrarcı oldular.
Çözüm sürecinde muhafazakar Kürtlerin umudu artmıştı ancak süreç bozulup hendek, barikat savaşları başlayınca Ak parti yönündeki tercihleri keskinleşti. Barış girişimlerinin zorluğuna ve uzunluğuna tahammül etmeyi terk edip, refah vaad eden merkez sağ politikalara yöneldiler. Günü göremeyen PKK'dan daha da uzaklaşmaları, iki gücün arasında kalıp ezilmiş HDP'den yüzlerini çevirmeleri o günler için çok garip değildi.
Muhafazakar Kürtler için bıçağın kemiğe dayanıp kimlikle ilgili meseleleri sorgulayacağı zamanlar gelince bu sefer siyasi söylemlere ikna oldular. 15 Temmuz darbe girişimi onlar için büyük bir şoktu. Bu sefer devletin ellerinden kayıp gideceğini düşünerek Ak Parti'ye ön koşulsuz desteklerini artırdılar. Küresel güçlere karşı milliyetçi, muhafazakar politikalara ses çıkarmamak gerektiğine ikna oluyorlardı. Zaman, ülke içinde parazit ses çıkarma zamanı değildi, Haçlı güçler milli, dini birlikteliğimizi bozmak için her türlü planı yaparken milliyetçi politikalara itiraz etmenin zamanı değildi onlara göre. Ancak bu dönem şu anda kalıcı hale getiriliyor ve Kürtlerin bu hal için ne derece değişim göstereceği merak konusu.
Bir kısım Kürdün Türk milliyetçisi bu değişimi görmezden gelmesi karşısında giderek artan bir dışlanmaları bir gerçektir. İktidara yakın muhafazakar Kürtler bazı önemli konumlardan uzaklaştırılıyor, onlar da bu Türk İslam sentezcisi değişime eleştirilerini yükseltmeye başladı. Ancak Erdoğan, Kürt oyları için bir tedirginlik içinde değil. Ak Partili Kürt oylarının gidecek bir yeri olmadığını düşünüyor. Dini mesajlarla ve ekonomik kalkınmayla oyların kaçmasının önüne geçeceğini düşünüyor. Bozkurt işaretini gayet rahat yapması da bundan. Adeta bu işareti Ak Partili Kürtlerin gözüne sokuyor ama pek önemli bir taban itirazı yok. Halen yeni devlet politikasından haberleri yok veya umurlarında değil. İtirazlar en çok mırıldanma ve homurdanma boyutunda. Gerçi Barzani'nin gündeme getirdiği referandumda uğradıkları hükümet politikaları ve Afrin operasyonundaki şaşkınlıkları az düzeyde değil. Ak Partili Kürtlerden mutlaka bir oy kaybı olacak ama bu çok ciddi bir boyutta olmayacak gibi. Çünkü Ak Partili Kürtler için Kürt kimliğinden ziyade başka faktörlerin kaygısı ağır basıyor.
Ak Partili Kürtlerin bu stresler karşısında istikbaldeki seçimi ne olacak? Ak Partili Kürtler bu artan çelişkiyi gidermek için ya Türkleşecek, ya da bir müddet daha dini, siyasi mazeretlerle vakit geçirecekler. Ancak artan dini motifli Türk milliyetçiliği onları rahat bırakmayacak. Çünkü giderek artan Osmanlı hayalleriyle dolu lümpenleşmiş dini milliyetçilik, Kürtlere verilecek ödünleri olmadığını düşünecek ve giderek baskınlaşacak. Sanırım Ak Partili Kürtlerin bir kısmı kendilerine uygulanan bu denli sinir testinden sonra Türkleşmeyi kabul edecek ama bir kısmı da yerlerini terk ederek Ak Parti'den uzaklaşacak. Kürt kimliğini önemseyen Ak Partililer, sanırım bu günlerdeki başını kuma gömen hallerinden ileride çok pişmanlık duyacak.