Yıllarca “Kürt yoktur, dağ Türkleri vardır” dediler. İnkâr ve asimilasyonda ısrar ettiler.
Yıllarca “Kürt yoktur, dağ Türkleri vardır” dediler. İnkâr ve asimilasyonda ısrar ettiler.Kürtçe de yasaktı…
Kürtçe diye bir dil yoktu…
Cumhuriyetin ilk yıllarının Adalet Bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt ise, 1930’daki Ağrı İsyanı’ndan sonra Ödemiş’te yaptığı bir konuşmada“Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler.” (Milliyet 19 Eylül 1930)
İstanbul Barosu bu ırkçı söylemin sahibi adına “hukuk ödülü” töreni düzenlemiş ve dönem YARSAV Başkanı olan Ömer Faruk Eminağaoğlu, Aysel Çelikel gibi isimler de bu ödülü almışlardı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, özellikle 1921 Anayasası’nda Kürtlerin “muhtariyet” gibi, günümüze “Özerklik” olarak tercüme edilecek yönetim biçimiyle haklarına kavuşacaklar, “ekseriyetle yaşadıkları bölgelerde” kendi kendilerini yönetebileceklerdi. M. Kemal de, o dönem birçok konuşmasında Kürtlere ve Kürdistan’a vurgu yapmış, “Ortak vatanın” herkese yetebileceğini belirtmişti.
Ancak tarih başka türlü tecelli ettirildi ve inkarda karar kılınarak Cumhuriyet boyunca büyük acıların yaşanmasına neden olan politikaların temeli ta o dönem, 1921 Anayasası da yok sayılıp, 1924 Anayasası devreye sokulup atılmış oldu.
Kürtler kimliklerini yeniden kazanmak, demokratik cumhuriyette eşit haklara sahip olmak, demokratik bir düzende eşit ve özgür yaşamak için yıllardır mücadele veriyorlar. Doğrusu büyük mesafe kat ettiler. Ne yazık ki bu mücadele büyük bedellere, büyük kayıplara yol açtı.
AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan 16 yıllık iktidarının bir döneminde Cumhuriyet tarihinin bu olumlu ve olumsuz gelişmelerine vurgu yapmış, Kürtlerden ve Kürdistan’dan birçok defa bahsetmişti. Özellikle CHP’yi ve tek parti dönemini ya da diktatörlüğünü yermek için çokça örnek de vermişti.
Kürt katliamlarından, Şeyh Said ve arkadaşlarının idamından Dersim katliamına, Seyit Rıza’ya kadar yaşanmış acıları birçok platformda dile getiriyor, artık bu acıların yaşanmayacağı, hataların yapılmayacağı bir Türkiye’den söz ediyor, yaşananlara lanet okuyordu.
Erdoğan, TBMM kürsüsünden Kürtler ve Kürdistan diye bangır bangır bağırıyordu. MHP ve CHP’ye yükleniyor, onları ırkçılıkla itham ediyordu. “Açın bakın meclis tutanaklarına” diyordu, “Orada Kürt de var Kürdistan da var…”
Doğru söylüyordu…
Ancak gün döndü devran döndü, o da gerçek yüzünü sundu, aslı ne ise ona rücu etti.
Ve yeniden başa sardılar, geldik o çokça eleştirilen tek parti dönemine, tek kişi diktatörlüğü vaktine… Şimdilerde Kürt yasaklanmış olmasa da Kürdistan” demek yasak.
Bir yandan isminin başında Kürdistan olan siyasi partilerin varlığı, diğer tarafta TBMM kürsüsünde “Kürdistan” dedi diye HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir’e “Genel kurul çalışmalarına iki gün katılmama cezası.”
Osman Baydemir’in TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmadan sonra kendisi de Osman Baydemir gibi bir hukukçu olan ve bir dönem devrimci-demokrat avukatlar ile İstanbul Barosu’nda birlikte çalışma yürütmüş olan AKP Grup Başkan Vekili Ayşenur Bahçekapılı’nın, “Kürdistan neresi sayın Baydemir?” sorusana ise, elini kalbinin üstüne koyarak, “Kürdistan burasıdır sayın başkan” demişti.
Elbette bu sözlerin bir karşılı vardır, ancak Baydemir, şimdilerde hem AKP Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanı olan, o dönem başbakan olan Erdoğan’ın şu tarihin konuşmasını TBMM kürsüsünden bir kez daha dinleterek de yanıt verebilirdi.
“Bu millet köksüz değildir. Bu millet reddi miras yapacak, ecdadını unutacak, ecdadına sırt çevirecek bir millet değildir. Çok uzağa gitmeye gerek yok, şuradan doksan yıl yüz yıl öncesine gidin… CHP’nin MHP’nin yöneticileri meclis kütüphanesine gitsinler, ilk meclis zabıtlarını, gizli meclis zabıtlarını okusunlar. Milletvekilidirler, okuma hakları var, gitsin okusunlar. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorlarsa oradaki zabıtlarda o karşı çıktıkları şeyleri görecekler. Hem de en başta Gazi Mustafa Kemal’in nutuklarında görecekler. Kürt kelimesini o mecliste görecekler. Gürcü, Arap, Laz, Boşnak kelimesini o zabıtta görecekler. Kürdistan kelimesini o meclis zabıtlarında görecekler.”
TBMM’de yaptığı bu konuşma Erdoğan büyük alkış alır. Bugün Osman Baydemir’e kızıp köpürenler, onun sesini kısmaya çalışanlar da vardır, avuçları patlayıncaya kadar reisi alkışlayanlar arasında.
Erdoğan şöyle devam eder; “Kendi tarihini bilmeyen, kendi tarihini okumayan cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Şöyle biraz daha, Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu, Güneydoğu’nun Kürdistan olduğunun görecekler.”
Daha ne diyelim!