Kürt sorununda “yumuşama” beklentisi içinde olanlar (eğer yeminli AKP destekçileri ve Erdoğan övgücüleri değilse) bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacak. Zira Erdoğan iktidarında Kürt halkı gün yüzü görmedi ve “Devlette devamlılık esastır” desturu yeni dönemde kararlıca sürecek görünüyor.
Bölgedeki hareketlilik artıyor. ABD, Rusya, İran, Irak, Suriye, Türkiye ve Arap coğrafyasındaki çokça gelişme var. Yeni dönem yeni pozisyonlar süreci içindeyiz. Bir ABD helikopteri düştü ve 20 asker yaralandı. Rusya konvoyu da hedef alındı. TSK operasyonları aralıksız sürüyor. Yani sınır ötesi oldukça sıcak, saldırılar sürüyor ve karmaşa devam ediyor.
Erdoğan’ın yeni kabinesi ise dış işlerinde oldukça faal durumda. Belli ki hareketli bir dönem yaşanacak. Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığına, İbrahim Kalın’ın MİT Başkanlığına Genel Kurmay Başkanı Güler’in Savunma Bakanlığına atanmasıyla sınır ötesi hareketlilik de gecikmedi. Daha birkaç haftalık icraatlar bile önümüzdeki dönemin karmaşıklığına ve hareketliliğine işaret ediyor. Yeni kabinenin operasyonel yanı ağırlıklı bir kabine olacağı şimdiden belli.
Operasyon alanı ise öncelikle Rojava. Bu bölge hedef tahtasından indirilmiyor. Son iki hafta içinde sınır ötesinde birçok alanda operasyonlar gerçekleşti. SİHA’lar fır dönüyor! Obüsler patlıyor. Bu süre içinde SİHA saldırısında bir Rus askeri öldü, 3 Rus askeri yaralandı. Konunun yandaş basında konuşulup tartışılmaması Rusya ve Türkiye tarafının ilişkileri bozmamaktaki tavrına işaret etse de ilerleyen günlerde bunun Rus tarafınca bir karşılığı olacaktır. Yine Tel Rıfat bölgesinde TSK tarafından gerçekleşen bir operasyonda Suriye askerlerinin öldürüldüğü basında yer aldı. YPG güçlerinin SİHA ile hedef alındığı başka bir gelişmede ise 3 YPG’linin öldüğü ve yaralıların olduğu bilgisi var. Karşılıklı atışların olduğu, bir bölüm provokasyonun da devreye sokulduğu görülüyor. Önceki günlerde ise suikastla bir Kürt öldürülmüştü.
Kürt sorununda “yumuşama” beklentisi içinde olanlar (eğer yeminli AKP destekçileri ve Erdoğan övgücüleri değilse) bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacak. Zira Erdoğan iktidarında Kürt halkı gün yüzü görmedi ve “Devlette devamlılık esastır” desturu yeni dönemde kararlıca sürecek görünüyor.
Erdoğan’ın seçimden sonra yaptığı konuşmada ünlü Kürt Şair ve bilge insanı Ehmedê Xanî’den aktardığı “İnsan en büyük kalemin çizdiği nakıştır” sözünden hareketle yeni döneme yumuşamayla girildiği beklentisi yaratılmak istendi. Oysa Kürt halkının demokratik Türkiye ve Kürt sorununda demokratik çözüm mücadelesidir hedef tahtasından indirilmedi. Kürtler başka nakışların nesnesi oldular. Kürtlerin, cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na güçlü desteği ise öfkeyi daha da arttırmış görünüyor.
Kürt halkının demokrasi ve özgürlük cephesi hedef alınıp ezilmeye çalışılırken, “yandaş Kürt hareketi” yaratma çabası da hız kazanıyor. Bu amaca ulaşmanın yeni gözde aparatı ise HÜDA PAR. Sınır ötesinde kapsamlı operasyonlar sürerken, içeride HDP’ye yönelik kapatma, gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor. Hapisteki binlerle yetinmiyorlar; Patnos Belediyesi Eş Başkanları ve Kürt siyasetçi, HDP yöneticilerinden, hukukçu Doğan Erbaş gözaltına alındı ve tutuklandı.
İktidar HDP’nin kırılamayan direncini hazmedemiyor. Kadın erkek eşitliği, siyasi şekillenişteki eş başkanlık ve hemen tüm kurumlarda kadınların önde oluşu başka bir boyut kazanmış bulunuyor ve bunu tarikatlarla bastırmak istiyorlar. Kadın hareketindeki özgürlük tutkusu, on yılların devrimci demokratik gelişimi iktidarı, tarikatları, İslamcı güçleri ve gerici çevreleri rahatsız ediyor ve kadın düşmanlarınca bunun önü kesilmek isteniyor.
HÜDA PAR’ın parlatılmaya alınmasının esas nedeni budur. Dinci örgütler ve tarikatlar etrafından Kürt siyasi hareketinin demokratik ve seküler yanı hedef alınıyor. KDP ve uzantıları da bu çalışmanın kapsamı içinde değerlendirilmek isteniyor.
Demokratik Kürt hareketine askeri ve siyasi operasyonlar sürerken, içeride ve dışarıda amansız bir saldırı devam ederken yandaş HÜDA PAR’a kırmızı halı dönemi başladı.
Dinci bir silahlı örgüt olarak şekillenen Hizbullah’ın yeniden organize edilmesindeki hedef budur. Hizbullah’ın ‘90’lı yıllarda bölgede PKK’ye karşı koordine edildiği ve bu örgütün devrimci, demokrat, yurtsever yüzlerce cana hunharca kıydığı biliniyor. Bu gelişmelerin devletin derin dehlizlerinde organize edildiği ancak Hizbullah’ın aynı zamanda önünde engel olarak gördüğü bir bölüm devlet görevlisini de bertaraf ettiği biliniyor. Diyarbakır Emniyet Müdür Gaffar Okan’ın ve polislerin nasıl katledildiği hafızalardadır. Daha sonra yaşanan iç çelişkilerden dolayı Hizbullah hedef haline getirildi ve lideri ve lider kadrosu da dahil olmak üzere üst düzey kadrolarının bir bölümü girdikleri çatışmalarda öldürüldü ve önemli bir bölümü tutuklanarak hapse atıldı.
Ancak din istismarcılığında oldukça maharetli olan iktidarın Kürtlerin içinde bu aracı kullanmaması düşünülemezdi. Tüm çabalarına rağmen Kürt demokratik hareketinin gelişimini engellememesi onu yeni araçlar yaratmaya götürdü. 2011 yılından bu yana yeni bir süreç işletildi. Bir bölün Hizbullah kadrosu hapisten çıkarıldı. Yasal kılıfı hazırlandı ve aynı zamanda yeni legal parti süreci ile beraber adı geçen hareket adım adım görünür kılındı. 2012’de kurulan ve pek de bir varlık gösteremeyen HÜDA PAR artık AKP eliyle TBMM’ye de taşınmış oldu. Şimdi yeni dönemin denklemlerinden biri artık HÜDA PAR’dır.