Beş yılda sekiz seçim görmüş olan Türkiye bir seçim sürecinin daha sonuna geldi. Bu son olur mu, gerçekten de olağan seçim süreçlerine dönülür mü, bunu kestirmek zor, kesin şeyler söylemek zor olsa da, tabloya ve olası gelişmelere bakarak söyleyecek olursak önümüzdeki süreç yeni seçimlere gebe görünüyor.
Beş yılda sekiz seçim görmüş olan Türkiye bir seçim sürecinin daha sonuna geldi. Bu son olur mu, gerçekten de olağan seçim süreçlerine dönülür mü, bunu kestirmek zor, kesin şeyler söylemek zor olsa da, tabloya ve olası gelişmelere bakarak söyleyecek olursak önümüzdeki süreç yeni seçimlere gebe görünüyor.
Gasbedilmiş mazbata, iptal edilmiş İstanbul seçimine ilişkinin yaşananlar önümüzdeki süreci etkileyecek derin kırılmalara neden oldu. Bu kırılmaların derinleşeceğini söylemek pekala mümkün. Bunu birçok alanda gözlemliyoruz. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve daha birçok boyutu olan gelişmeler yaşanıyor.
Ancak sevinerek söyleyebiliriz ki, bu süreç her defasında AKP’yi ufalayarak ve bitişe mahkum ederek ilerleyecek diyebiliriz.
AKP’nin bu kaçınılmaz gelişme karşısında göstereceği her anormal tavır ve tutum ise onun çöküşünü daha da hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ancak AKP’nin ‘yeni’ hamlelerinin yeni faturalara neden olması olasılık dahilindedir. Tabii olası bu tür hamleler karşısında Türkiye halklarının sağduyusuna güvenmek gerekiyor. AKP’nin hesaplarını boşa çıkaracak bir birikim edinmiş halklarımızın olduğunu gösteren mevcut veriler de giderek büyüyor.
Sürdürdüğü politikalarla Türkiye halklarını işçi ve emekçileri açlığa, yoksulluğa, borca, işsizliğe daha çok sürüklemiş olan AKP, daha önceki seçimlerde hileli yollarla halk iradesini gasbetmiş olsa da, bunun artık pek mümkün olmayacağı, halkların buna müsaade etmeyeceği görülüyor.
İki yönlü gelişmeler oluyor, biri AKP’den kopuşa koşut olarak süren arayış, diğeri ise daha demokratik bir gelecek arayışı…
Son birkaç seçimde halkların, işçi ve emekçilerin yerelden, tabandan kurdukları ittifaklar, sistem partilerinin politikalarını aşan gelişmeler olarak karşılık buldu. Mesela HDP’nin barajın altında kalmasının AKP’nin mecliste tek başına her şeyi belirleyeceği endişesi yaşayan toplum bunun için aile içinde yaptığı oy sayım ve kullanım yoluyla önemli bir adım atmıştı. Referandumda da bunu görmüştük. Aslında kaybedilmiş referandum seçimi de gasbedilmiş oldu…
Gelenekçi “sağ” “sol” ayrışmasının, yine bu tür tarihsel-geleneksel oy kullanma ve kamplaşma halinin de giderek değişmekte olduğunu gösteren veriler üzerinde sınıfsal politikalar açısından durmayı hak ediyor olsa gerek.
İstanbul, Ankara, Adana; Mersin, Antalya gibi illerin AKP’den alınmış olması süreci de Türkiye halklarının yeni yol arayışlarının sonucu olarak şekillenmiş oldu. Kürt seçmen ile dünün ulusalcı politikalarının içinde ya da çevresinde yer alan seçmenin ortak anlayışlar geliştirmiş olması önemlidir. İyi Parti, Saadet Partisi, CHP, HDP, EMEP, ÖDP ve diğer sosyalist partilerin ve ekleyebileceğimiz daha birçok farklı parti, grup ve anlayışın AKP iktidarının kötü gidişatı karşısında geliştirdiği refleks, önümüzdeki sürecin ezilen ve sömürülen halkları, işçi ve emekçilerin gelecek açısından fevkalade olanak sunduğunu söylemek mümkün.
Son yerel seçimlerde görüldüğü gibi daha önce AKP’ye yönelmiş olan, ondan ekonomik ve siyasi alanda beklenti içinde olan milyonların durdurulamaz bir kopuş içinde oldukları ve yeni arayışların sürdüğü bu koşulları tersine çevirmenin olanaksız olduğu söylenebilir.
Bir defa 25 yıllık yerel yönetimler saltanatı çökmüş olan AKP içeriden ve dışarıdan dalgalara maruz kalmış haldedir. Kendi içindeki çelişki ve çatışmalar ve dışarıdan süren tazyike bu gemi ne kadar dayanır bilinmez, ancak kaptan kökündeki Erdoğan’a bakarak söyleyecek olursak telaşın derin etkilerinin yansımalarının çok fazla olduğu görülüyor.
17 yıllık AKP iktidarının çatırdamakta olduğunu söyleyebiliriz. Zorla ayakta kalmanın hesapları içinde olunsa da, bu hesapların tutmayacağını gösteren fazlasıyla veri bulunmaktadır.
İstanbul seçimlerini YSK eliyle iptal ettirmiş olan AKP’nin bu işten kârlı çıkacağını gösteren hiçbir veri yok. Aksine yaptığına pişman olduğunu gösteren fazlasıyla veri bulunuyor.
Ekonomik ve siyasi gelişmeleri toplumun yeni bir arayış içinde olduğunu gösteriyor. Bu arayış işçi sınıfı ve emekçiler geniş halk çıkarlarına kilitlenmiş devrimci-demokratik bir hareket olarak vücut bulmasının koşullarını da genişletiyor.
Yarın sandık başına gidilecek. Sadece İstanbul değil, tüm Türkiye’nin gündemi haline gelen Belediye başkanlığı seçimi belli ki önümüzdeki sürecin politik gelişmelerini derinden etkileyecek. AKP’nin kaybı Türkiye halkalarının, işçi ve emekçilerinin kazanımı olacaktır.
DİĞER YAZILARI