Bir süredir Türkiye’nin dört bir yanındaki konser yasaklarını konuşuyoruz. Her gün yeni bir ya da birkaç yasak haberi geliyor. Şimdilerde bir sansür yasasıyla gemi azıya alan iktidar toplumu yasaklarla, baskıyla, kovuşturmayla, hapisle terbiye etmeye çalışıyor.
Konserler, etkinlikler, tiyatro gösterimleri art arda yasaklanırken devlet eliyle festivaller düzenlendiğine de tanık oluyoruz. Her alanda yasakçı olan, bazen valiler, bazen kaymakamlar eliyle festival ve etkinlikler yasaklanırken, yetmediği yerde mahkemeler eliyle kültür ve sanat etkinliklerine izin verilmezken, Turizm Bakanlığı ile Diyarbakır kayyumu el ele verip bir festival düzenliyor.
Yasaklanan festival ve konserlerden birkaçını belirtelim; Anadolu Fest etkinliği ile başlayan festival yasakları hâlâ devam ediyor. Eskişehir Valiliğinini diğerleri izledi. Munzur Doğa ve Kültür Festivali, Kozlu Müzik Festivali, Kazdağı Festivali, ODTÜ Bahar Şenliği, Melek Mosso’nun Isparta Gül Festivali’ndeki konseri yasaklandı. Gülşen tutuklanarak hapse atıldı. Muğla Fethiye’de düzenlenecek olan MilyonFest, Çağdaş Fest yasaklandı. Burhaniye’deki Zeytinli Rock Festivali yasaklandı.
Festival ve konserlerin yasaklanmasında iktidar, onların vali ve kaymakamları ve Müdafaa-i İslam Hareketi gibi bir bölüm dernek ve tarikatçı çevre etkili oldu. Tarikatların, sistemden beslenen bağnaz tutucu çevre ve kurumların çabalarını, ihbar ve girişimlerini emir telakki eden bir düzen süreci içindeyiz. Valiler ve kaymakamlar festivallere aman vermiyor. Ve mahkemeler de bu tür çevrelerin tepkilerini hızla algılıyor ve yasakları peş peşe sıralıyorlar. Gerekçe ise hep “halkın huzuru” oluyor.
Aynur Doğan, Niyazi Koyuncu, Mikail Aslan, Apolas Lermi, Metin Kemal Kahraman, Mohsen Namjoo ve daha birçok sanatçının konser ve etkinliği yasaklandı. Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’nun yasaklara ilişkin eleştirisine ise İçişleri Bakanı Soylu; sosyal medyada, “Festival adı altında bir dizi sahtekarın gayrikanuni olarak yapmak istediği hiçbir organizasyona devlet izin vermez” diyerek yanıt vermişti.
Festival ve konser yasaklarına karşı büyük tepkiler ortaya çıksa da iktidar yasakları sürdürmeye devam ediyor. Sanata ve sanatçıya tavır sürüyor. Ve iktidarın bu tavrı yaşamda şiddetle karşılık buluyor. Daha birkaç gün önce çeşitli bakanlıklarda ve kurumlarda çalışanlar istedikleri şarkıyı duymayınca zıvanadan çıktılar. Sanatçı Onur Şener’in bardak ve şişelerle hunharca öldürülmesini iktidarın süregelen tutumundan, ırkçı ve milliyetçi çevre ve tarikatlar tarafından yaratılan bu zehirli ortamdan bağımsız düşünmek olası değil.
Ancak her tarafta yasakçı olan devlet, Diyarbakır’da Sur’da kayyum eliyle bir festival düzenliyor. Halka rağmen devlet eliyle, bakanlık tarafından bir festival hazırlanıyor. Devlet her tarafta vali ve kaymakamları yasaklar için harekete geçirirken, Diyarbakır’da vali ve kaymakamlar eliyle hummalı bir festival çabası var. Günlerdir haberler, yazılar, afişler, pankartlarla… Devlet tüm olanaklarını seferber etmiş, gasbedilmiş belediyenin olanakları birkaç yıl önce yerle bir edilmiş, Diyarbakırlıların yerinden yurdun edildiği, boşaltılan, dahası onca kan ve gözyaşına mekan olan Sur’da bir festival düzenleniyor.
O Diyarbakır ki halkın iradesinin gasbedildiği bir ildir. Kazanılmış yerel yönetimler bir bir gasbedilmiş, halkın iradesi hiçe sayılarak kayyumlara teslim edilmiştir. Valiler, kaymakamlar halkın bin bir emekle, zorlu bir mücadeleyle, bedeller vererek kazandığı o belediyeler o demokratik alanlar hukusuzca gasbedilmiş ve AKP-MHP iktidarının emrine verilmiştir.
Seçimleri kazanmış belediye başkanları, meclis üyeleri hapistedir. O Diyarbakır ki Selahattin Demirtaş gibi HDP’nin eski eş genel başkanı ve daha birçok temsilcisi hapistedir. Yakın zamanda onlarca gazetecisi hukuksuzca gözaltına alınıp hapse doldurulmuştur. Yazarları, muhalifleri hep hedeftedir.
HDP’nin, bölge halkının kazandığı tüm belediyeleri gasbedip koltuklarına kurulan vali ve kaymakamlar şimdi Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte Sur’da 8-16 Ekim tarihlerinde festival düzenlemektedir. İradesi gasbedilmiş, evleri yıkılmış, kan ve göz yaşıyla Surdan sürülmüş halk ”Sur Festivali”ne tepki göstermektedir. Kayyum festivaline katılmama çağrısı yapılmaktadır. Bunun da nedenleri sıralanmaktadır. Diyarbakır’daki demokratik kurumlar tarafından yapılan ortak açıklamada; “Türkiye’nin batısında festival yasaklayan zihniyetin Sur’da düzenlenecek olan festival konusunda bu kadar hevesli olması manidardır” denildi. Sokağa çıkma yasaklarıyla altı mahallesi yerle bir edilen Sur’da onlarca insanın yaşamını yitirdiğinin hatırlatıldığı açıklamada, beş bin yıllık tarihe sahip olan hafıza mekanı Sur’u yıkarak üzerine beton dökenlerin, Sur’da işlenen insanlık suçunu perdelemek istedikleri, tarihsel ve kültürel hafızayı yok etmeye çalıştıklarına dikkati çekildi ve festivalin protesto edilmesi çağrısı yapıldı.
AKP-MHP iktidarının tarihin ve kültürün üzerine beton dökme çabalarının en çarpıcı göstergelerinden birisi de yıkılıp yerle bir edilen kadim şehir Diyarbakır’ın Sur semtindeki yeni yapılaşma ve onun üzerinde gerçekleştirmek istediği festivaldir.