Herkes için bir oda, özelikle kadınlar için... Odeyek ji bo herkesî û pîranî jî bo jinan.. Odeya Virginia Woolf ê..
“Kadınların Kaleminden: Her Cumartesi Bir Mektup”
Ötekilerin Gündemi
Merhaba arkadaşlar, dünyayı saran krizlerin toplumları alt üst ettiği, insanları bir fanusun içine hapsettiği bu dönemlerde, her ne kadar acı, karamsarlık, umutsuzluk yakamıza yapışsa da, “İNSAN” denen varlık direngendir; bu direnişi anlamlı kılan insanın düşünsel yapısıdır, değişimi ve dönüşümüdür.
Zamansızlıktan yakınmamız için bir mazeret yok artık! Kitap okumak ve yaşamımıza anlam katan siteleri okumak için güzel bir fırsat. “Kadınlardan Ne İstiyoruz, Derdimiz Ne?” dosyası ile ilgili yaptığımız dizi söyleşi serisi oldukça ilgi çekti. (“Kadınların Yüzyılı” adlı kitap)
Bu teknolojik harikaları yaratan insanın aklı, ne kendi arasında bir ahenk yaratmış ne de kadının olması gereken doğal yaşamsal hakkını verebilmiştir. Dünya geneline bakmaksınız, sadece bugün Türkiye’de ayda ortalama otuz beş kadın cinayetinin işlendiğine işaret ediyor gerçeklik ve istatistikler. Söylemde kalan bir sözü başucumuza asalım. “BİR ÜLKENİN GELİŞİMİ, O ÜLKEDEKİ KADINLARININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMLA EŞ DEĞERDİR” 27- Mayıs- 1995 yılından beri her hafta, oğullarının, eşlerinin, kızlarının akıbetini soran anneler karanlığa, adaletsizliğe ışık tutan direnişçilerdir. Vatandaşı için güvence olamayan devlet, anaların cesur, şefkatli yüreği ve sorgusuyla karşı karşıya kalıyor.“Oğlum, kızım, eşim nerede?” Yüz yıllık devlet geleneğinin temellerini kötü, çarpık temeller üzerine inşa eden zinhiyetin ve zihniyetlerin amacı: Kadınları geri bırakmaktır, onları eve ve mutfağa hapsetmektir, çünkü biz erkekleri de yetiştiren kadınların gelişmişliğiyle ve alanlara çıkışıyla değişip, dönüşüp, güzelleşir her şey. Bu gerçeği çok iyi bilir karanlık zihniyetler. Eylemlerin sürekliliği, kararlığı önemlidir, otuz yıldır süren “Cumartesi Anneleri” nin direnci sayesinde değişiyor ve değişecek yasalar ve değişecek bu dünya. “Söz uçar yazı kalır.” Söyleminden hareketle biz de diyoruz ki, bu kadim coğrafyanın direngen kadınları bizlere mektup yazsınlar, biz bu yazıları “HER CUMARTESİ BİR MEKTUP” başlığı altında yayınlayıp tarihe iz düşelim. Şüphesiz otuz yıldan beri bu konuda yazan ve bu eylemleri kitaplaştıran arkadaşlarımız oldu, bu çalışmaları takdirle karşılıyoruz.
“CUMARTESİ ANNELERİ” bitmeyen bir ırmaktır, bu ırmağın özgürlük denizine akması için bu nehri yazılarımızla, eylemlerimizle beslemeliyiz. O günleri yaşayan, babalarını, ağabeylerini, ablalarını kaybaden çocuklar şimdi kaç yaşındalar? O yıllarda otuzunda olan kadınlar, şimdi kaç yaşındalar? Her biri tarih olan annelerin, kadınların yazılarını bekliyoruz. Ve inanıyoruz ki, kadınlar kamusal alanda gerçek anlamda yer alamadıkça, siyasette, sanatta çoğunluğu oluşturmadıkça, hiçbir ülkenin gelişmişliğinden, aydınlığından söz edilemez. Ve bugünlerde bu tarihsel süreçte kadınların sesine daha çok ihtiyacımız var. Sadece “Cumartesi Anneleri” ile ilgili değil, her konudaki duygu ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmanızı isterken, aynı zamanda kadınların yazınsal sürece daha fazla dahil olmasını istiyoruz. Bu nedenle, sizlerden yazı bekliyoruz, yayınlanmaya değer yazılarınızı sizlere ayırdığımız köşede her cumartesi severek yayınlayacağımızı duyurmak istiyor ve sizden önemle rica ediyoruz. Direnen kadınların önünde saygıyla eğiliyoruz.
Hamza Özkan
e-Posta: [email protected] [email protected]
https://www.otekileringundemi.com/foto-galeri/kadinlarin-kaleminden-her-cumartesi-bir-mektup