KHK

Gökyüzünün; sonsuzluğu ve zarafetti,  toprağın; inceliği ve bereketi, suyun; berraklığı ve hoşgörüsü, güneşin; aydınlığı ve sıcaklığı ile KHK’li yoldaşlarımı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sevgili yoldaşlarım,
15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında ilan edilen OHAL ile birlikte KHK’lerle tek adam rejiminin temeli atılmıştır. Tek adam rejiminin inşasına karşı duracak olan aydınları, yazarları, gazetecileri, bilim insanlarını, siyasetçileri, belediye başkanlarını, milletvekillerini ve kamu emekçilerini tutuklamış veya ihraç etmişlerdir. Tek adam rejimini eleştirenler veya tek adam rejimine karşı halktan yana tavır alanlar vatan haini ve terörist ilan edilerek toplumsal linçe maruz bırakılmışlardır. Söylem ve pratikleriyle Türkiye halklarını ayrıştıranlar, düşmanlaştıranlar, hakaret edip yok sayanlar, parmak sallayanlar,  bakan olmuş veya önemli görevlere getirilmişlerdir.  Emekten, halktan, demokrasiden ve barıştan yana tutum alan kesimler ise devletin zor aygıtlarıyla zapturapt altına alınmak istenmektendir. Tek adam rejiminin inşasını tamamlayan siyasal iktidar çok kültürlü, çok sesli Türkiye halklarını tek tipleştirme ve kendilerine biat etmeye zorlamaktadır. OHAL ve KHK’leri esas alanlar, aynı zamanda bizleri halkla buluşturan gazetelerimizin, televizyonlarımızın kapılarını mühürlenmiş mal varlıklarına ise el koymuşlardır. Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamayan siyasal iktidar, gücünü ve otoritesini OHAL ve KHK’lerden alarak beslenmektedir.  Aynı siyasal iktidar demokrasiden ve insan hak ve özgürlüklerinden bugün dem vuruyor olmasını Türkiye halklarına büyük bir saygısızlık olarak görüyorum.

Değerli KHK’li yoldaşlarım,
İnsanız. İnsan olmaya da devam edeceğiz. Attığımız her adımı, söylediğimiz her sözü, kurduğumuz her cümleyi önceden düşünerek, planlayarak ve isteyerek yaptığımızı ve yaptıklarımızdan asla pişmanlık duymadığımızın bilinmesini isteriz. Çünkü insan hak ve özgürlüklerini talep etmek suç değildir. Emin olunuz ki, bizlerin dik ve onurlu duruşu, iktidar sahiplerini ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Gün gelecek, gücünü, kudretini OHAL ve KHK’lerden alanlar da bizlere saygı duyacaklardır. Bizler, kin ve intikam peşinde olan insanlar değiliz. Bizler, evrensel hukuk normlarının ülkemizde hayat bulma mücadelesini ve yine insanların insan olmalarından kaynaklı haklarını özgürce kullanabilme mücadelesini veriyoruz. Özü itibariyle bizler, onurlu yaşamın resmini çiziyoruz, bu da böyle biline.

KHK’li yoldaşlarım,
Hiç birimiz suç işlemedik.  Sadece insan olmanın bedelini ödüyoruz. Yedi yıldır bu bedeli ödeyenler olarak, elbette onlarca sorun yaşadık ve onlarca sorun yaşattılar. Örgütlü ve politik insanlarız. Yaşadıklarımızdan dolayı yas tutacak, karamsarlığa kapılacak insanlar değiliz. Dolayısıyla sendikal mücadele içerisinde ki tavrımız, duruşumuz ve pratiğimiz ülkemizi rant, talan alanına dönüştürenleri rahatsız etmiş olmalı ki KHK listelerinde isimlerimize yer verilmiştir. Ülkemizin kaynaklarına, eğitim emekçilerinin taleplerine, öğrencilerimizin eğitim hakkına bedeli ve sonucu ne olursa olsun sahip çıkmaya devam edeceğiz. 
Bugüne kadar yalnız yürümedik, yalnız bırakılmadık. Bizleri yalnız bırakmayan yol ve mücadele arkadaşlarımıza, ailelerimize teşekkür ediyoruz. Açlıkla bizleri terbiye etmeye çalışanlar, özel eğitim kurumlarında da çalışmamızı engellemişlerdir. Oturduğu evin kirasını, elektrik, doğal gaz, su faturalarını ödeyemeyen, temel gıda maddelerini alamayan, sağlık hizmetlerinden yararlanamayan ve çocukları yatağa aç giren ve hala direnen siz KHK’li yoldaşlarımın önünde diz çöküyor ve her birinizi saygı ile selamlıyorum. Sevgili Yılmaz Güneyin; “Aç olmak, alçak olmaktan iyidir” sözüyle hukuksuzluğu bizlere dayatan siyasal iktidara verilebilecek en güçlü cevaptır.

KHK’li yoldaşlarım, 
Tek adam rejimini esas alan siyasal iktidarın zulmüne, zorbalıklarına karşı birlikteliği ve demokratik tepkiyi örgütlemek en temel görevimiz olmalıdır. Yeni bir güne uyanmak, gasp edilen haklarımıza kavuşmak birlikte oluşturacağımız, yani içinde bizlerin olacağı bir mücadele programı ile mümkündür. Bu programı oluşturacak entelektüel birikime, pratiğe ve cesarete sahip olan insanlarız. Kolektif bir çalışmayla, uluslararası yürüteceğimiz diplomasiyle, ülke genelinde hak arama direnişleriyle, yol ve mücadele arkadaşlarımızın dayanışmalarıyla bu süreci aşmak mümkündür.
 
İnsanlar, haklarıyla insandır. Gasp edilen haklarımıza kavuşmak, insanca yaşamak ve bir daha bölesi bir durumun ülkemizde yaşanmaması için demokrasiyi hakim kılma, evrensel hukukun işlenmesini sağlama mücadelesinde buluşmak ümidiyle…
Sevgiyle kalın.
Ahmet KARAGÖZ
Çankaya / ANKARA
09.11.2022