Kürt düşmanlığı dinmek bilmiyor. İçeride dışarı da fark etmez, Kürt ve Kürde dair her şey hedef oluyor. Baştakiler Kürtlerin yasal partilerine bile tahammül etmeyip kapatma davası açınca, partinin eş başkanlarından, mahalle temsilcilerine, üyelerine kadar hedefe koyup olmadık uygulamalara maruz bırakınca, ırkçı ortamdan beslenenler de gereğini yapıyor!
Kürde ve Kürtçeye ilişkin hiçbir şeye tahammül gösterilmiyor. Kürtçe türkü söyleyen saldırıya uğruyor, öldürülüyor; canlı televizyon programında Kürtçe konuşan kadının ağzı anında kapatılıyor, “Burası Türkiye” denilerek, 20 milyonu bulan nüfusa sahip Kürt yurttaşlardan biri olan bir kadın susturulabiliyor.
İlginç bir ülkede yaşıyoruz, bir yanda Diyarbakır’da Kürtlere Kürtçe selamlama yapan bir Cumhurbaşkanı, bir yanda TBMM’de Kürtçe “Bilinmeyen bir dil” olarak kayıtlara geçiyor.
Bu yaklaşım bazen ortaya trajikomik durumlar da çıkarıyor. Kürdistan yazan şapkaların yakılması gibi…
MHP ve AKP’nin propaganda merkezlerinden biri olan Trabzon, yine adından söz ettirdi. Daha önce Irak Kürdistan Bölgesi’nden turist olarak Trabzon’a gelmiş olan Kürtlerin taşıdıkları kaşkollerden dolayı yaşadıkları akıllardadır. Bu defa şapka fabrikası basılıp Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde yapılacak seçimler için, Kürdistan Koalisyonunun sipariş ettiği şapkalar ateşe verildi.
Önce atkı hikayesini kısaca hatırlatalım; olay 2019 yılında yaşanmıştı, Kürdistan Bölgesi’nden gezi amacıyla Trabzon’un Çaykara ilçesindeki Uzungöl’e gelen 50 kişilik grupta yer alan 9 Kürt, üzerinde “Kürdistan” yazılı atkılarla fotoğraf çektirmek isterken bölgedeki bir grup tarafından linç girişimine maruz kalmış, Kürt grup ölesiye dövülmüştü. Olay yerindeki jandarma saldırganları değil, 5’i kadın olan dövülmüş, yara bere içindeki 9 Kürdü gözaltına almıştı. Olay üzerine, Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başbakanı Mesrur Barzani, AKP hükümeti temsilcileri ile irtibata geçmiş Trabzon’da saldırıya uğradıktan sonra gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istemişti. O dönem Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından yapılan açıklamada “Kürdistan Bayrağı Irak Anayasası’nda tanınan bir bayrak olup daha önce de Kürdistan Bölgesi heyetlerinin Türkiye ziyaretlerinde, başta havalimanları olmak üzere ülkedeki diğer resmi kurumlarında kullanılmıştır” denilmişti. Neyse ki gözaltına alınanlar serbest bırakıldı, neye uğradıklarını şaşıran grup ise apar topar otobüslerine binip Kürdistan Bölgesi’nin yolunu tutmuştu.
Ha, unutmadan ekleyelim; o dönem olay büyük tepki yaratınca Çaykara Cumhuriyet Başsavcılığı, turist grubu linç etmeye çalışan saldırganlar hakkında inceleme başlatmıştı.
Sahi o incelemenin akıbeti nedir! Bir bilen var mı?
Soruşturmanın akıbetini tahmin etmek zor değil! Eğer o saldırganlar hakkında dava açılıp ırkçılıktan, saldırganlıktan, linç girişiminden o kişiler yargılanmış olsaydı, onlara destek olanlar, göz yuman yetkililer davaya dahil edilip adalet işleseydi, mutlaka ceza alırlardı. Ve o olaydan ders alınmış olur, bu defa Irak Kürdistanı “Kürdistan Koalisyonu” için hazırlanan şapkaları üreten atölye basılmaz, o şapkalar yakılmazdı.
Olayı bilmeyenler için özetleyelim.
Trabzon’un Şalpazarı ilçesinde şapka üretimi yapan bir fabrikaya "Kürdistan şapkası“ üretiliyor diyerek AKP ittifakı ile seçimleri kazanan MHP’li Belediye Başkanı Refik Kurukız tarafından baskın yapıldı. MHP’li Başkan ve yanındaki zabıta ekiplerinin baskın yaptığı esnada polislerin de olduğu görülüyor, Başkan Kurukız, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi seçimleri için üretilen yüzlerce kolilik şapkaları, sipariş üzerine imal edildiği atölyeden aldırarak belediye arabalarına yükletiyor, şapkaların bir bölümü de kin ve nefretin sunumu olarak yakılıyor.
Şapkaların yakıldığı görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Polis ve zabıta ekipleri, Belediye Başkanı ve yanındaki heyeti, yani MHP, AKP ortaklığından oluşan Şalpazarı heyeti; Irak Kürdistan Yönetimi hükümetinin 10 Ekim’de yapılacak seçimleri için üretilen, içerisinde birçok Kürt partisinin yer aldığı “Kürdistan Koalisyonu” logolu şapkaları ateşe verip zevkle izliyorlar. MHP’li Başkan, bu gücü tek adam yönetiminden aldığını gösterdi. Ne savcı tanıyor ne yasa, “Şalpazarı’nın yargısı da yasaması da yürütmesi de benim” diyor ve bunu gösteriyor ve bir kez daha Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığını gösteriyor.
AKP Hükümetinin, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Hükümeti ile resmi ya da şahsi ortak bir yığın proje ürettiği, petrol nakil işeri yaptığı gerçeği orta yerdeyken, “Kürdistan Koalisyonu” yazan şapkaları üreten girişimci şaşkın! Para kazanmak için nasıl Trabzonspor forması üretiyorsa, AKP, MHP ya da başka bir partinin seçim malzemelerini para karşılığında üretiyorsa, “Kürdistan Koalisyonu” şapkalarını da aldığı paraya bakarak üretiyor. Fabrika Sahibi Ömer Özdemir, olaya ilişkin basına yansıyan açıklamalarında, maddi zarardan çok yapılan yargısız infazdan rahatsız olduğunu söylemektedir. Olay yaşanırken bölge halkı tarafından linç edilmekten korktuğunu ve hâlâ bu tehlikenin olduğunu eklemektedir.