Kürt şehirlerinde sıkça rastlanan ölüm biçimlerinden biriyle bir kez daha karşı karşıyayız. 

Şırnak’ın İdil ilçesinde geçen cuma günü zırhlı polis aracının çarptığı 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu, hayatını kaybetti.

Okullar açılıyordu, o da okul hazırlıkları içindeydi. Ancak ilkokul ikinci sınıfa başlayacak olan Mihraç’ın sırası boş kaldı. O sabah çocukların meraklı gözleri arkadaşını aradı, sonra bakışları yere düştü, çocuk yürekleri burkuldu.

Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in aktardığına göre, Babası oğlunun öğretmen olmak istediğini anlatıyor. “İkinci sınıfa gitmesine rağmen kitap okuma hayranlığı vardı. Büyüyünce öğretmen olmak istediğini söylerdi” diyor ve soruyor; “Benim oğlum neden öldü? Bunca çocuk neden bu şekilde öldü?”

Acısına rağmen milyonlarca Kürt’ün hep tekrar ettiği üzere barış çağrısı yapıyor; “Artık hiçbir çocuk ölmesin…” Sonra; “Biz ne dersek diyelim sesimizi duymuyorlar. Artık hiçbir şey diyemiyoruz.” diye ekliyor.

Mihraç altı kardeşin en küçüğüydü, küçükler, en nazlısı olur ailenin…

Akaryakıt nakliye tankeri kullanan baba Salih Miroğlu oğluna kırmızı bir bisiklet aldı. Mihraç bir babasının bir annesinin yanaklarını öptü. Bisikletine bindi, evin önünde, işlek olmayan sokaklarında dolaştı durdu bir süre… Mutluydu, bisikletini çok seviyordu. Bir de forması vardı. Galatasaraylıydı, o fotoğrafıyla, o topun üzerindeki mutlu haliyle yüreklere nakşetti bisikletiyle fırından ekmek alıp dönecek olan 7 yaşındaki Mihraç.

Ancak olmadı…

Reklam

Oysa ne evleri kalabalık çarşıda ne de fırın trafiğin yoğun olduğu bir yerdeydi. Mihraç annesinin verdiği parayı cebine koydu ve kırmızı bisikletine atlayıp daha önce de yaptığı gibi neşe içinde fırının yolunu tuttu.

Ne yazık ki 7 yaşındaki Mihraç’ın çocuk bedeni zırhlı polis panzerinin altında ezildi. Ekmek bekleyen anne çığlığı yankılanınca baba, İskenderun’a tankerle mazot almaya gittiği İskenderun’da ölüm haberiyle yıkıldı.

Mihraç’ın ezilmiş bedeni hastaneye kaldırıldığında çoktan can vermişti. Bisikleti ezilmiş, üç parçaya ayrılmıştı. Terliğinin teki sokaktaki bir evin damına kadar fırlamıştı.

İdil bir anda çalkalandı. Acı yüreklere oturdu. 7 yaşındaki oğlunun parçalanmış bedenine sarılamadılar bile…

O gün en çok duyulan tepki; “Bu kaçıncı ölüm?” oldu. Yıllardan beri kaç zırhlı kaç çocuk öldürdü? Çocukların ölümüne neden olan kaç polis ya da asker hiç değilse kazaya sebebiyet vermekten tutuklandı, kaçı suçlu bulundu, kaçı mahkemede yargılandı, kaçı ceza aldı…

Mihraç kaçıncı ölüm…

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesinin hazırladığı rapora göre son 10 yıl içinde zırhlı araçların karıştığı 63 olayda, 16’sı çocuk, 6’sı kadın olmak üzere toplam 36 kişi öldü, 85 kişi yaralandı. Kayda geçmeyen kaç ölüm olduğunu ise bilmiyoruz.

Zırhlı araçlarla ezilen çocukların tamamının Kürt illerindeki yerleşim alanlarında olması ise sorunun esasını oluşturuyor. Kayıtlara “Ölümlü trafik kazası” olarak geçen bu olayların hiçbirinde “Ölüme sebebiyet vermekten” bile kimse tutuklanmıyor, ceza almıyor.

Daha önce de bu konuyu bu köşede yazdık. Zira Bölge’de zırhlı araçlardan geçilmiyor ve zırhlı araçlar ölüm saçmaya devam ediyor. Yaşlı, genç, kadın çocuk… Bazen duvarları yıkarak, bazen bedenleri ezerek insanları canından ediyor.

Mihraç’ı ezerek öldüren zırhlının başındaki polis, aracın önündeki çocuğu görmediğini, bir ara tekerleğin bir şeyin üzerinden geçtiğini, dikiz aynasında bakınca yerde yatan bir çocuk gördüğünü söylemiş…

Ve çocuğu öldüren polis o gün ifadesi bile alınmadan bırakılmış.

Haberlere göre, savcı, polisin üzgün olduğunu, sürat yapmadığını söylemiş… BBC’den Hatice Kamer’in haberine göre, “Vali aileyi ziyaret etti. Polisin hız yapmadığını anlatınca, baba Vali Bey’e ‘Eğer hız yapmamışsa oğlum nasıl beş metre havaya fırlar, ayakkabısının teki nasıl bir ahırın damında bulunur?’ demiş.”

AKP iktidarında ne adalet kaldı ne de vicdan kaldı…

İdil kanarken, Şırnak ağlarken, Bölge kedere boğulmuş, Türkiye’de milyonlar hüzün içindeyken, iç geçirip öfkeye boğulurken, geride ezilmiş bir çocuk bedeni, üç parçaya ayrılmış bir çocuk bisikleti bırakan polis, -daha önceleri de hep olduğu üzere-, elini kolunu sallayarak geziyordu. Mihraç’ı zırhlı araçla ezerek ölümüne neden olan polisin ifadesi ancak 3 gün sonra alındı. Ve o da önceki failler gibi serbest bırakıldı.

Önceki gün İçişleri Bakanı Soylu, Jandarma Genel Komutan Yardımcısı, Vali, Belediye Başkanı ve AKP’liler Miroğlu ailesine taziye ziyaretinde bulunmuş, üzüntülerini iletmişler. Oysa temel neden AKP iktidarın Kürt sorununda uygulayageldiği politikalar ve artarak süren güvenlikçi uygulamalardır.

Bu durumda, “Sorumlular olay yerinde” diye yazsak yanlış olmaz her halde!