NEYİN PAZARLIĞI
İki filin arasında yürümenin ne olduğunu anlatmaya gerek yok! Ama böyle bir tercihle yola devam etmeyi göze almışsanız bu cesaret değil, tamamen akıl fukaralığıdır!
Bu durum tam da bize uyuyor! Bir tarafımızda Rusya, diğer yanımızda Amerika ve ortada kalmış biz!
Şu an dünyanın iki büyük askeri gücü ile başımız belada ve biz bu belaya bilerek, isteyerek ve sonuçlarını hesaplamayarak atladık!
Tıpkı şu an yeni bir belaya atlamak için Amerika’ya şirin görünmeye çalıştığımız gibi!
Afganistan’da askeri gücünü çekmeye çalışan Amerika’ya “ siz gidiyorsunuz ama sizin yerinize biz orada kalalım” gibi bir acayip teklif yapılıyor!
Geçmişte insanını Kore’de, Yemen’de başkalarına kurban eden bu anlayış hala olduğu yerde duruyor!
Duruyor, çünkü bu ülke insanının en büyük zaafı hesap sormamaktır!
Hesabın sorulmadığı yerde birileri çıkıp “ Afganistan’da ne işimiz var” demez ve diyemediği için de yetki alanlar, bu yetkiyi keyfi olarak kullanır ve hanenize yeni bir bela ekler!
Tıpkı Suriye ve benzeri yerlerde belaya ağladığımız gibi!
Her zaman söylerim “ bu bir Ortadoğu sendromudur” burada can ucuz, Tanrı büyüktür ve bu coğrafyanın insanı adeta yer yüzünün kurbanlık koyunudur; üretmek ve dünyanın gelişimine dair kaygısı yoktur! Hepsinde bir sırtlan mantığı vardır ve önüne ne atarsan at, yiyen ve doymayan bir canavardır, yeter ki hazırı bulsun!
Şimdi çıkmışız Amerika ile yeni bir can pazarlığına girmeye çalışıyoruz! Hiç merak etmeyin Amerika’nın işi bu ve sizin bu arzunuzu baş, göz üstüne kabul ederler ve tabi sizin kimi sıkıntılarınıza da göz yumarak!
Emperyalist canavar şantaj ve boşluğu çok iyi bilir, gerisi size kalmış, isterseniz “ yok” deyin, işte o zaman görürsünüz huysuzlanan filin merhametini!
Şimdi durup, dururken “ neden Afganistan” diye sorduğumda, birilerinin yanıt vermesine gerek yok! Her şey o kadar açık ve net ki sadece şunu söyleyeyim; öyle bir hale geldik ki her belaya atlamak zorundayız ve bu belalardan kahramanlıklar üreterek, ölenin biz değil, filler olduğunu söylemek zorundayız!
Ne de olsa hazır inanan bir toplum yarattık ve onlara hiç bir zaman gerçeği anlatmaya kalkmayın, sadece onların hayallerini geniş tutmak için, sürekli kahramanlık türküleri söyleyin!
Yani “ burası Huş’tur, giden gelmiyor acep ne iştir” gibi bir şe