Orman Yangınları, Dünyanın bir çok bölgelerinde Ormanlık alanlarda kasıtlı yada “bilinmeyen” nedenlerle yangınlar çıkar-çıkarılıyor. Yangınlarla dolu bu dünyada, yanan ormanları için her ülke kendi iç ve dış politikalarına göre açıklamalar yaparak olayı sıradanlaştırmaktadır.
Orman Yangınları, Dünyanın bir çok bölgelerinde Ormanlık alanlarda kasıtlı yada “bilinmeyen” nedenlerle yangınlar çıkar-çıkarılıyor. Yangınlarla dolu bu dünyada, yanan ormanları için her ülke kendi iç ve dış politikalarına göre açıklamalar yaparak olayı sıradanlaştırmaktadır. Her yıl komşu ülkemiz olan Yunanistan’da yazın kavurucu sıcağında alev alev yanan ormanları seyrederiz sosyal medyadan. Yine kısa bir zaman önce komşumuz Yunanistan’da yangınlar bir çok insanın hayatına mal oldu. Bu yangının çıkardığı korkunç bilançosu hafızamızda yerini korumaktadır. Türkiye’de yaşanan Orman yangınları ise dünyanın bir çok bölgesinde yaşananlardan farksız değildir. Hatta daha çok sebepler açıklayarak meşhurlaştırmak istemektedir.Örneğin Batı kentlerinde genellikle orman mafyaların çıkarttığı yangınları bilmeyen yoktur. Bunların önlemlerini bugüne kadar kimse, hiçbir hükümet ve devlet yetkilileri almadı, yada almak istemediler. Kapitalizmin kâr amaçlı bu projeleriyle kasalarını daha da bir doldurduklarını görüyoruz. Bu vahşi canavar Kapitalist projeleri ormanlarımız ve orman içerisinde yaşayan bütün canlı nesneleri yok ederek ekolojik dengeleri bozmaktadırlar. Özellikle İstanbul ve Antalya ve diğer büyük kentlerde daha çok betonlaştırma sektörüyle beslenen sermayelerin yangınları çıkarttırdıklarını biliyoruz. Böylelikle doğanın akciğerleri olan Ormanlar yakılarak insanın yaşamına ve yaşam alanları daraltılmaktadır. Sermaye için insanların hiçte bir önemi yok olduğunu yaşayarak da olsa görüyoruz. Kürt illerindeyse çıkarılan yangınlarda özel politikalar uygulanıyor bilinçlice çıkarılan bu yangınların insanların söndürülmesine dahi izin verilmiyor. Söz konusu Dersim ise; düzenli olarak 25 yıldır her yaz ormanlarımız, kutsal mekanlarımız her canlının yaşam hakkını olduğunu savunusunu gözetmeksizin börtü böceğimiz yakılıyor. Dağlarımıza, vadilerimize Havadan bombalar atılarak yakılan ormanlarımız haftalardır sürüyor. Ormanlarımızın içerisinde yaşayan bütün canlıları canice yaktılar. Ormanlık alanlarımız yangınlarla yok edilerek, Nehirlerin, Akar suların önlerine barajlarla bentler çekilerek gasp edilmekte. Dersime özgü bitkileri, yaban hayvanları böylece katlettiler. 1938 den beri bu coğrafyaya bir saldırı altındadır, Dersim’de yakılan sadece ormanlarımız değildir. Aleviliğin Kızılbaş inancı ve kültürü başta olmak üzere baş eğmez direncini yakarak yok etmeye çalışıyorlar. Soykırımın adı olan 1938 ardından 94’ te tekrar onlarca köyü ve ormanlarımızı yakarak yıkarak zorlan köylerimiz boşaltılmıştı. Bunları unutmuş değiliz, unutmayacağız da. Dersimi yakmaların nedenlerini bellidir; özgür yaşamın direncini kırmak amacıyla coğrafyamız ya yakılıyor ya da yapımı planlanan barajlarla, kutsal mekanlarımızı sulara boğdurulmaktadır. Yapılan bu tehlikeli ve de korkunç plan ne ilktir, ne son olacaktır. Bu kapitalizm var olduğu müddetçe bu devam edecektir.
Bütün bu projeleri boşa çıkarmak içinse komşu halklarımızla birlikte el ele vererek yaralarımızı dostlarımızla sarmasını bilen bir Halkız. Bundan sonrada bu dostlukları, dayanışmayı büyütmekten başka şansımız yoktur. Dağlarımız yeniden yeşerteceğiz. Aliboğaz da ki Ormanlarımız filizlenerek boy vererek şelalelerinde akan sular özgür akacaklar Munzur Çayına. Acımız büyük, ama sevincimizde pek yakıdır…