Toplumsal sistemlerin, ekonomik politikaların kurucusu ve savaşların yaratıcısı erkek egemenler kan ve gözyaşına doymak nedir bilmiyor. Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkelerinde kadınların yaşam haklarını gasp ederek, ekolojiyi ve dünyanın geleceğini hiçe sayarak savaşları derinleştirmekten geri kalmıyor. ABD’nin açıktan AB ülkelerinin sessizce yürüttükleri Asya ülkelerini dizayn etme niyetiyle, besleyip büyüttüğü ve donattığı Taliban’a nihayet Afganistan’ı teslim ettiler.


   Bu devir teslimin gerçek anlamda siyasi derinlik ve hesaplarını, bu işte katkısı olan ülkeler, liderleri ya da sözcüleri aracılığıyla açıklamalarda bulundular sırayla. Verilen demeçlerin tabi ki manipülatif ve ikiyüzlü açıklamalardan öte bir şey olmadığını en iyi Afgan halkı biliyor. 
    Erkek şiddetinin uluslararası meşru boyut kazandığı Afganistan’da, kendilerine ölüm ve karanlıktan başka seçenek bırakmayan emperyalistlere cevap,  Afgan Kadın Hakları aktivisti Seraj Mahbouba’dan geldi. Avrupa’dan yayın yapan bir tv programında dünya liderlerine seslenerek, “Hepiniz iğrençsiniz, utanın!” dedi. Taliban’ın başkente girip cumhurbaşkanlığı sarayına yerleşmelerinden bir gün sonra saray önünde sadece dört yürekli kadın, ellerinde “Haklarımızı istiyoruz!”pankartlarıyla sloganlarını korkusuzca attılar. Bu gösteri esnasında elleri silahlı Taliban üyeleri kadınlara herhangi bir müdahalede bulunmadılar. O sıra kamera ve cep telefonları kayıttaydı. Ama gösteriden sonra bu kadınların akıbetiyle ilgili herhangi bir haber paylaşımı da olmadı. Aynı gün, haber kaynakları aracılığı ileTaliban’ın henüz girmediği tek şehir olan Pencşir’de Kızılbaş Türkmen,Tacik,Hazara ve Özbeklerin yaşadığı bu ilde kadınlar, “Köleliği reddeden herkesi bize katılmaya çağırıyoruz!” diyerek direniş çağrısı yapıldı. Ertesi gün yüzlerce kadın Kabil sokaklarında, “Taliban’ın boyunduruğu altına girmeyeceğiz!”sloganlarıyla protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. 


    Yaşamı var eden kadına, ölümün dışında seçenek bırakmadığınızda korkacak hiçbir şeyi kalmaz artık. Ölüm ve karanlıkla savaşacaktır. Gerçi bu isyan bile emperyalist ülkeler için bir kazanç kapısı olacak, tıpkı Rojava’da olduğu gibi.  DAİŞ’ i silahlandırıp Ortadoğu’da petrolden çok kan akıttırdılar. Kadınların insanüstü direnişine tepkisiz kalmayıp onları da silahlandıran ABD ve ona bağlı koalisyon ülkeler, akabinde bu savaşı milyon dolarlık prodüksiyonlarla filmler çekip seyirci karşısına çıkardılar. Moda merkezleri ve pahalı defilelerde YPJ’li kadın savaşçıların giysileri podyumlarda sergilendi. Eminim Afganlı kadınların direnişini ve verdikleri hayatta kalma savaşının film prodüksiyonları hazır, oynayacak aktrisler bile bellidir. Yitip gidecek onca hayat, annesiz babasız kalıp çocukluklarını yaşayamayan çocuklar, açlık ve sefalet… Bunların hiçbiri gündemlerinde ve umurlarında değil. Seraj Mahbouba yerden göğe kadar haklı,”İğrençsiniz!”


    Kadınlar, ardıç ağacına benzer. Yaşam ve özgürlüğü meyvelerinde gizleyip ardıç kuşlarına emanet etmiştir. Afgan kadını da tıpkı Rojavalı kadınlar gibi ardıç kuşlarını göğe saldılar bile.   Özgürlük ve yaşam tohumlarını taşıyan, yorulmadan uçabilen o kanatlara aşk olsun! 
                                                                          

<blockquote class="twitter-tweet"><p lang="tr" dir="ltr">Sevim ALAGÖZ - Ardıç Kuşları ve Afgan Kadını <br><br>Toplumsal sistemlerin, ekonomik politikaların kurucusu ve savaşların yaratıcısı erkek egemenler kan ve gözyaşına doymak nedir bilmiyor. <a href="https://t.co/lgTceKHAfc">https://t.co/lgTceKHAfc</a> <a href="https://t.co/8iab1DpqYO">pic.twitter.com/8iab1DpqYO</a></p>&mdash; Ötekilerin Gündemi&#39;nden Pozitif Dil... (@OtekilerinG) <a href="https://twitter.com/OtekilerinG/status/1428317500031242248?ref_src=twsrc%5Etfw">August 19, 2021</a></blockquote> <script async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"></script>