Tarikat evlerinden gelen taciz, tecavüz, cinayet haberleri bitmek bilmiyor. Her gün yeni bir çığlıkla sarsılıyoruz. Arkasına hükümeti almış olan tarikatların “yurt” adı altında hazırladıkları kaçak binalarda, dairelerde insanlık dışı koşullar yaşanıyor ve tüm bastırmalara rağmen çığlıklar yürekleri parçalıyor.
En son Enes öldü. Olup biteni kayda geçerek, bu köhne ortamdan ayrılıp gitti. Milyonları hüzne ve öfkeye boğarak hayatına son verdi 19 yaşındaki Enes.
Birkaç hafta önce Antalya’da Erenköy isimli tarikatın denetimindeki Alimder’e bağlı kaçak yurtta bir cinayet işlenmişti. Oradan ders çıkarılsaydı Enes ölmezdi! 7 Aralık’ta 18 yaşındaki Bilgisayar Mühendisliği Öğrencisi Sami Tuğrul, tarikatın yemekhane aşçısı tarafından satırla kesilerek katledilmişti. Tarikatların her biri, bir holding, devasa şirketler grubu sahipleri. AKP zamanında hepten semirdiler. Sermaye, kaynak, gayrimenkul zengini edildiler. Bunlardan biri de Gülen tarikatıydı.
Tarikat yurtlarında cinayetler, tecavüzler, yangınlar, istismarlar, bitmek bilmiyor. Bu tür acı gelişmelerden hemen sonra devletin yetkilileri sus pus oluyor. Olup bitenin üzerine gitmek yerine yayın yasağı getiriliyor. Yazanlar, konuşanlar, açıklama yapanlar, protesto edenler hedef haline getiriliyor. Tarikatı korumak için valilikten, savcılığa, bakanlıklara oradan hükümete kadar her kademede bir seferberlik oluyor olayı gizlemek için. Elâzığ’daki Enes’in ölümünden sonra olan da bu!
Halkı yoksulluğa sürükleyen AKP Hükümeti diğer yanda destek sunarak, kaynak aktararak tarikatların yolunu sonuna kadar açıyor. Köy okullarının, yatılı okulların ve pansiyonlarının kapatılması da yurtlara alan yaratıyor. Tarikatlara, onların kaçak yurtlarına yeni müritler aktarmak için büyük çaba gösteriliyor. AKP’li belediyelerin bu tür vakıf, dernek ve tarikat destekli yerlere büyük olanaklar yarattığına ilişkin birçok haber çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığının aslında TÜGVA, TÜRGEV ve benzeri vakıflar tarafından yönetildiği iddiaları da yersiz görünmüyor. Kur’an kurslarının yaygınlaştırılması ve denetimden uzak hale getirilmesi, 3-6 yaşa kadar inmesi de tarikatlar için açılan alanlara delildir. Kaçak okul ve yurt sayısı, pıtrak gibi yayılan tarikat evleri son yıllarda patlama yapmış görünüyorsa bunun arkasında bir güç var! Yandaş sendikaların da bu işleri kolaylaştırmak, destek sunmak için sıraya girdikleri biliniyor.
Ülkenin dört bir yanı bu tür tarikatlarla donatılmış hale geldi. Hükümet, Diyanet ve diğer kurumlar üzerinden destek sunmaya devam ediyor. Tarikatlara her türlü destek verilirken devlet yurtları işlevsiz hale getirildi. Öğrencilerin dini vakıfların, tarikatların yurtlarına mecbur edildiği bir süreç yaşanıyor. Hatta öğrencilerin yetkililer tarafından bu karanlık yuvalara yönlendirildiğine ilişkin fazla veri, iddia ve haber var. Bir yandan olanaksızlıklar, pahalı kiralar, barınma yeri bulamama sorunu diğer yanda geleceğini tarikatlara ve onların arkasındaki hükümete bağlamış, geleceğini orada arayan, hükümetin etkisindeki yurttaşlar var.
Türkiye’de 3 milyonu aşkın üniversite öğrencisi varken 600 bin dolayında devlet yurdunun varlığı tarikatların işine geliyor. AKP Hükümeti bunu teşvik ediyor. Vakıf yurtları büyük artış gösterirken gizli saklı yasa dışı tarikat yurtları da buna eklenince olup bitenin bir hükümet politikası olarak yürütülmekte olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
“Dindar ve kindar” bir gençlik yetiştirmek istediklerini açıkça beyan eden bir hükümetin varlığında olup bitenlere şaşılacak bir şey yok.
Son günlerde açıklanan rakamlara göre 20 bin dolayında bu tür dernek din eğitimi adı altında işlev görüyor ve bu dini derneklerin vakıflara, tarikatlara bağlı olduğunu bilmeyen yok. Hatırlanacağı gibi Adana’da 10’lu yaşlarında 11 çocuk ve bir eğitmenin yanarak can verdiği özel cemaat yurdu da bu zihniyetin ürünüydü. ‘Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu’ adı altındaki Süleymancıların işlettiği bu yurtta çocuklar yanarak öldü.
Alimder, Aladağ, Ensar, Yazıcılar, İsmailağa, Erenköy, İskenderpaşa, Menzil, Nakşibendi… Daha onlarca yüzlerce tarikat ve dini vakıf var ve bunlara aktarılan kaynaklarla her gün yeni evler kuruluyor. Parasız eğitim, demokratik hak ve özgürlüklerden söz eden gençlerin analarından emdiği süt burunlarından getirilirken, karanlık üreten bu evler ve buralarda kalanlar adeta dokunulmaz sayılıyor. Sırtını hükümete dayamış bu tür yerlerin sorumluları hesap vermedikçe, buralar kötülük merkezleri haline geliyor. Gizlenenler, sır haline getirilenler olsa da tacizlerin, tecavüzün, cinayetlerin üzeri örtülemiyor.
AKP döneminde daha da palazlanan, iktidarın her türlü desteği sunduğu kaçak tarikat yurtları, evleri adeta suç alanlarına dönüştü. Tarikatlara ait bu tür yerlerde cinayetler, tacizler, tecavüzler, skandallar bitmiyor. Son olarak Elâzığ’da bir cinayet yaşandı. Bu defa Enes Kara öldürüldü! Öldürüldü dememiz boşuna değil. Enes’i ölüme sürükleyen koşulları yaratan yine o kaçak tarikat yurdunun koşulları. Bu defa Nurcular denilen tarikatın Yazıcılar kolu kaçak yurdun sahibi…
“19 yaşımı asla böyle hayal etmemiştim” diyen Enes gibi binler, yüz binler var. Tüm bu olup bitenlerin sorumlusu siyasi iktidardır.