HEP SINIFTA KALDIK
İnanmadığınız, anne, baba zorlamasıyla gönderildiğiniz bir okuldan mezun olsanız da verimli olma şansınız yoktur!
O, okulu bitirmenizle bir diplomanız olur, sonrası yaşamınızın travmasıdır, içinizde ukde kalan, hayalinizle savaşır durur, zamanla buradan kişiliğiniz de sorunlu hale gelir!
Seksen beş milyonluk ülkenin manzarası budur!
Bu manzara da sürekli sınıfta kalmak vardır; bir çok kere sınıf tekrarı size bir şekilde okul bitirtse de, karşılığında dünyayı değiştirecek hiç bir fikriniz olmaz, benzer kalabalıklar da mağdur edebiyatından öte bir adımınız da yoktur!
Eğitimsiz toplumlar hesap vermeyen, kirlilik örten topluluklardır!
Giderek artan bir cehalet ikliminde, başarınız konuştuğunuz günlük sözcük sayısı ile sınırlıdır ve bu sınırlar da sürekli tilkiler dolaşır, cehalet kurnazlığını zekaya yorarlar!
Bu deprem felaketinde başımıza ördüğümüz mezar taşlarının yıkılmasında sonuç bu kurnazlığa çıkar!
Bu kurnazlık eğitimsiz olduğu için, her türlü hille ve ahlaksızlığa açıktır!
Seksen beş milyonluk ülkede olabilecek toplu bir felakette, stoklarında yirmi milyon çadırın, beş milyon konteynırın yoksa cenaze gömmeyi marifetten sayarsın!
Yeterli iş makinası, eğitilmiş personelin yoksa, enkaz altında boğulanları geçtik; hala şehirler, ağzına kadar enkaz ve molozlara teslim olur!
Bağışların toplanıp, çadırların biri birine satıldığı haberlerine nasıl bir izahat gelir, doğrusu çok merak ediyorum!
Vergiden düşecekleri parayı verenler, bizim paralarımızı veriyorlar” desem, asla izah edemeyeceğimi biliyorum!
Sonuçta ortalama matematik üç seviyesiyle günü tamamlıyoruz; çok da önemli bir konu değildir, bizden alınan paraların birileri adına merhametli bağışa sayılması!
Bu çadır işi de aynıdır. Köprü, vergi ve her köşe başında kesilen cezalarla ümüğümüze kadar sıkıldığımız yer, cehaletimize zar attığımız yerdir!
Bu yer kumar arenasıdır!
Kaybedersin, sürünürsün, her daim ecelsiz ölürsün..!
Hasan ŞAHİN