Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, biri ekonomi diğeri insan hakları alanında iki “reform” paketini iki hafta arayla açıkladı. İktidar ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, her iki “reform” paketine beklendiği gibi destek verdi. Muhalefet partilerinin hiç biri bu açıklamaları ciddiye almadı. Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tıkanıklığına işaret ederek, paketleri gündem değiştirme çabası olarak değerlendirdi. Paketler toplumda siyasal sıkışmayı savuşturmaya yönelik bir arayış olarak algılandı. Reform paketleri Cumhur İttifakı saflarında bile bir heyecan yaratabilmiş değil.
Bunun iki nedeni bulunmakta. Birincisi paketlerde yeni, insanları şaşırtan ve sorunları çözebilecek kapasitede bir maddenin olmamasıdır. İkincisi iktidar partisinin inandırıcılığının kalmamasıdır. Bu durum, iktidar partilerinin seçmen tabanları için dahi ciddi ölçüde geçerlidir.
19 yıllık iktidar yıpranmışlığına eklenen son dönemdeki memleketi yöneteme sorununa rağmen, iktidar partisindeki çözülme yavaş. AK Parti seçmeninin “çıkmayan candan umut kesilmez” misali davrandığı çok açık. İktidar partisinin nimetlerinden yararlanmayı, nemalanmayı terk etmek kolay olmadığı gibi, siyasal korku ikliminde, muhalefetin dağınıklığı ve parçalı durumu da cesaretlendirici değil.
Muhalefet partilerinin “iktidar gidici” söylemi, kendi partilerinin militan seçmeni dışındaki iktidardan memnun olmayan seçmeni dahi heyecanlandırmıyor. Kısa sayılamayacak bir süredir yaşanmakta olan siyasal tıkanıklığa, krize ve siyasal kutuplaşmaya rağmen, muhalefet partilerinden her hangi biri kendi oy sınırının çok üzerine çıkabilmiş değil.
İYİ Parti’nin siyasetteki yeri
Meral Akşener’in partisinin oylarında görülen artış, MHP’nin erimesinden kaynaklanan bir artış. Türk milliyetçisi yeni bir merkezin oluşturulması çabasıyla sınırlı gibi görünüyor. İYİ Parti, MHP’nin iç krizinin ürettiği bir parti olarak doğdu, başka bir siyasal sosyolojiye ve tabana dayanmak gibi bir derdi yok. İYİ Parti, kimi analizcilerin iddia ettiği gibi merkez sağ parti olma yolunda ilerlemiyor. Türk milliyetçisi MHP’nin boşalttığı yere yerleşmenin derdinde. Partinin merkez ve yerel örgütleri, MHP’nin eski kadrolarının üzerinde yükseliyor. Siyasal çizgilerinde bir değişim belirtisi yok. Sınırlı söylem farklılaşması, muhalefet olmasının bir sonucudur.
İYİ Parti’nin bugünkü pozisyonu, kendisinden beklenenlere yanıt verebilmesini engelleyici bir pozisyondur. Siyasal krizin çözümünde etkin rol üstlenmesi için, ciddi politik değişime, öncelikler sıralamasında yer değiştirmesine ihtiyacı var.
Bütün araştırmalar, seçmen tercihlerinin toplumsal kutuplaşmayla paralel olarak gerçekleştiğine işaret ediyor. Araştırmalarda kararsızların oranı daha önceki dönemlerde görülmedik ölçüde yüksek. Zamanında veya erken seçimlerin sonucunu, büyük oranda bu kararsızlar ve 7 milyona yakın genç yeni seçmen belirleyecek.
Seçimi muhalefetin kazanması tek başına yetmez
Muhalefet partilerinin tümünün bugünkü toplam oyları, sürekli tekrarladıkları, içeriği tam net bilinmeyen, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için zorunlu olan anayasal değişiklikleri yapmaya yetecek sayıya ulaşmış görünmüyor.
Buna rağmen muhalefet hala çözüm odaklı, ciddiye alınabilecek ve geniş kesimlere güven telkin eden, evrensel normlarda demokratik değişim önerilerine, programa veya sistematikleşmiş aktüel politik tutuma sahip değil. İktidardaki Cumhur ittifakının çizdiği sınırlarda, alanda muhalefet görevi icra ediyorlar.
Bunun en son örneğini, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 8 Mart mesajında Meral Akşener ve Pervin Buldan’ın isimlerini tweette yan yana yazmasına gösterilen tepkilerde gördük. Birkaç yıl önce Pervin Buldan TBMM’ni başkanvekili olarak yönetirken, sayın başkan vekili dediklerini unuttular. Türk milliyetçileri, yerli ve milli olduklarını kanıtlamak için iktidarın, toplum nezdinde HDP’yi suçlu gösterme çabalarına ortak oldular, iktidarın güvenlikçi, milliyetçi yaklaşımına bir kez daha can suyu sağladılar.
İşin daha da kötüsü kimi siyaset bilimcileri, yazarlar, çizerler, bu tablo karşısında İYİ Parti’nin handikabını görmemekte ısrar ediyorlar. İmamoğlu’nun mesajına gösterilen tepkileri sert olarak tanımlıyorlar, ama gösterilen milliyetçi tepkileri, merkeze oturma gerilimi ve yaklaşımı olarak tanımlıyorlar. Hatta İmamoğlu’nun yanlış yaptığını söyleyerek, İYİ Parti’nin iktidarın tutumuna yedeklenmesinin üstüne şal örtmeye ve tepkisini makulleştirmeye çalışıyorlar.
İYİ Parti, Türk milliyetçisi kabuğunu kıramadığı sürece, Türkiye’nin mevcut krizinden çıkışı, asgari demokratik bir sistem değişikliğiyle olmayacak. Mevcut krizin kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ebelik eden AK Parti ve MHP iktidarı seçimi kaybedebilir, beş benzemez muhalefet seçimleri burun farkıyla kazanabilir. Taraflardan birinin anayasa değişikliğinin gerektirdiği aritmetik sayıya ulaşması neredeyse imkânsız gibi görünüyor. Muhalefetin oyunu yeniden tasarlaması gerekiyor. Kararsızların ve yeni genç seçmenin oyunu alabilecek açılım yapamayan ve kendini yenileyemeyen muhalefet, demokratik bir sistem değişikliği yapamaz, bulduğuyla yetinmek zorunda kalır. Gidişat bu istikamette. Kendisi demokrat olmayan, demokratik değişimi beceremez.
Cumhur İttifakının seçimleri kaybetmesi çok önemlidir, ama yeterli değildir. Muhalefet, 31 Mart 2019 yerel seçimleri deneyini de göz önüne alarak, bir yol haritası oluşturmalı ve yeni bir oyun kurmalıdır. Anayasa değişikliğini yapacak bir başarıya, ülkenin Kürt sorunu da dâhil temel sorunlarının halının altına itilmesine değil çözümüne odaklanmalıdır. 2002 yılında kurulan AK Parti ile bugün iktidardaki AK Parti’nin isabetli analizi bile mevcut İYİ Parti’nin nelere yol açabileceğini kavramaya yeter.