CİNSEL ŞİDDET! ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ Cinsel şiddetin kelimesinin kendisi dahi korkunç ve dehşet vericidir. Erkek tarafından kadınlara, küçük çocuklara cinsel şiddet aklımızın erdiği okuduğumuz toplumlar tarihinden günümüze kadar devam ede gelen dehşet verici bir saldırı biçimidir.
CİNSEL ŞİDDET!
ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ Cinsel şiddetin kelimesinin kendisi dahi korkunç ve dehşet vericidir. Erkek tarafından kadınlara, küçük çocuklara cinsel şiddet aklımızın erdiği okuduğumuz toplumlar tarihinden günümüze kadar devam ede gelen dehşet verici bir saldırı biçimidir.
Gün geçmiyor ki okuduğumuz yazılı yayın ve görsel haberinde taciz ve tecavüz olmasın. Bu anlayışın kökeni elbette erk sistemdir. Erkek, şiddeti, şiddete dayalı gücünü kadın üzerinde uyguluyor ve uygulamakta. Kadına hem ruhsal hem fiziki ve cinsel şiddete maruz kalıyor.
Annesi ölen ve kendi geçimini sağlamak için çalıştığı iş yerinde parasını almak üzere iş yerine giden ve patronu tarafında tecavüz edilip öldürülen kadın bir küçük haber olarak yayınlanıp geçip gidiliyor. Boşanma aşamasında olan Meryem, eşi tarafından öldürülerek cansız cesedi ormanlık alana atılıyor…
Daha nice kadınlar.. bu ve buna benzer katilleri tarafından toprağa gömülmektedir… bütün bu şiddetin önlenmesi bir yana gün geçtikçe orantı büyüyerek ilerlediğini, büyüdüğünü görmekteyiz. Örneğin artan Kadın ölümlerini önlemek amacıyla;
İstanbul sözleşmesi olarak bilinen 6284 koruma kararı ise uygulanmıyor. Uygulanmadığı gibi kanunlar sadece birer yazılı metin olarak kalmaktadır. Devlet ya da devletler, kadına şiddet uygulanmaması için tam hak eşitliği uğruna bu kanunları uygulamalıdır.
Uygulanmadıkları müddetçe bütün yasalar hükümsüzdür ve erk sistemin hedefindedir bütün çocuk ve kadınlar. Kadınlar öldürülmeden önce koruma altına alınmalıdır. Katledildikten sonra haber konusu ederek duygu sömürüsünde bulundurarak ört bas edilmek demek; yeni kadınların ölümleri demektir. Ne acıdır ki bu şiddete maruz kaldığı, saldırıya teşvik edici olarak ta kadına rol bitiriliyor.
Yaşam boyu üzerinde atamadıkları bu şiddet yerine derin acılar belleklerinde derin izler bırakıyor. Kadına yönelik şiddeti elbette sadece cinsel saldırı olarak ele alamayız, bu saldırıyı başlıklar halinde toparlarsak; Sözel şiddet, Fiziksel şiddet, Ekonomik şiddet, Cinsel şiddet vb. Bu saldırılarla kadını sindirme korkutma ve kontrol altında tutma aracı olarak kullanılmaktadır.
Yaşamın her alanında iş hayatında olsun sokağa çıkan kadının kendi haklarını arayıp mücadele eden, kendi özgünlüğünü ve rengiyle kuşanan kadılar yine tekmelenerek saçlarından tutulup yerlerde sürüklenerek şiddete maruz kalmaktadır.
Kadına yakın olan erkek tarafından şiddet görse de meselenin eril bir anlayış eril bir dil kadın adına alınan kararlar ve politikalar sonucunda oluşan zihniyettir. Kadınlar bu anlayışı reddetme ve kendi geleceği hakkında kadın söz söyleme ve karar alma hakkına sahip olmalıdır. Bunu başarmadıkça kadınlar taciz, tecavüz ve katledilmeye devam edileceklerdir.