SON SÖZÜ DİRENENLER SÖYLER! Direnişi, dayanışmayı, diplomasiyi esas alan yüz yıllık bir emek örgütünün, örgütlü neferiyim. Darbe ve darbe girişimleriyle bugüne kadar kararlılığımız ve direncimiz çokça test edilmiştir.

 

 

 

 

SON SÖZÜ DİRENENLER SÖYLER!
Direnişi, dayanışmayı, diplomasiyi esas alan yüz yıllık bir emek örgütünün, örgütlü neferiyim. Darbe ve darbe girişimleriyle bugüne kadar kararlılığımız ve direncimiz çokça test edilmiştir. Yoldaşlarımızın desteği ve gücüyle kazanacak olanlar biz, kaybedecek olanlar KHK mimarlarıdır.
İşimizi, ekmeğimizi elimizden alan siyasal iktidarın gücü; inancımıza ve ideallerimize asla gücü yetmeyecektir. Çünkü biz insana olan inancımızı Mehmet Fatih Traş’dan, Ekmeğe olan saygımızı Berkin Elvan’dan, barışa olan özlemimizi Veysel’den, Halkların kardeşliğine olan inancımızı Tahir Elçi’den, “Cumhuriyet ilelebet payidar kalacağına” olan inancımızı, Uğur Mumcu’dan, Ahmet Taner Kışlalı’dan, Bahriye Üçok’dan, … alıyoruz.
Terör örgütleriyle iltisaklı, irtibatlı ve milli güvenliği tehlikeye düşüren, vatan haini, terörist diyerek İHRAÇ ettiğiniz ve bütün haklarını elinde aldığınız, toplumsal linçe maruz bıraktığınız polis memuru Zekeriya Altınok’a bugün ŞEHİT diyorsanız, adaletiniz yerin dibine batsın.
Ülkemizde hak aramanın, adalet aramanın bütün zeminlerini çelik hasırla betona gömdünüz. İnsanlara; ölümü tattırdınız, yoksul ve işsiz, bıraktınız. İnsanların eğitim, sağlık, seyahat ve çalışma haklarını elinde aldınız. Ve utanmadan “ağaç kökü yesinler” dediniz. Hukukta “suçun şahsiliği” ilkesini yok sayarak kan bağımızın olduğu bütün insanları cezalandırdınız. Bu nasıl bir ruh hali. Vicdanlarınız kararmış gözünün İktidar eliyle elde edeceğiniz ranttan başka bir şey görmüyor.
Üç yıl önce bugün, kamu çalışanı yani öğretmendim. İşim vardı. Öğrencilerim vardı. Okulda öğretmen arkadaşlarım vardı. 675 sayılı KHK ile ihraç edilerek diz çökmemi, yalvarmamı, korkmamı, geri çekilmemi istediler ve beklediler. Çalmadığım, çırpmadığım, aldatmadığım, aldatılmadığım için ben haklıydım. Bu nedenle ihraç da olsam korkmayacağımın ve asla geri çekilmeyeceğimin sözünü kendime verdim.

Bakın sizin söyleyemediğiniz, benim ihraç gerekçelerimi ben itiraf edeyim;
Ahlaklı, erdemli, örgütlü, devrimci, solcu, sosyalist, OLDUĞUM İÇİN,
Kürt, Alevi ve Eğitim Sen üyesi olduğum için,
Savaşa, ölümlere, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı faaliyet yürüttüğüm için,
Aynı coğrafyada yaşayan Türkler, Kürtler, Ermeniler, Araplar, Lazlar, Çerkezler ve diğer bütün halklar kardeştir dediğim için,
Etnik milliyetçiliğe ve ırkçılığa hayır dediğim için,
İşçi, kadın ve çocuk cinayetlerine hayır dediğim için,
Yokluk, yoksulluk, işsizlik kader fıtrat değildir dediğim için,
Alevilere yönelik Maraş, Çorum, Sivas illerinde yapılan katliamlar aydınlatılsın dediğim için,
Ankara Gar katliamının, Suruç katliamının, Roboski katliamının bilinen failleri yargılansın dediğim için,
Eşit, ulaşılabilir, kamusal, parasız, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkı talep ettiğim için,
Cumhuriyetin değerlerine, kazanımlarına, kurucularına ve parlamenter sisteme sahip çıktığım için,
Yolsuzluğa, hırsızlığa, rüşvete hayır dediğim için,
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl kanallarla çözülmesini talep ettiğim için,
Ormanlarımıza, derelerimize, limanlarımıza, ekolojik yaşama sahip çıktığım için,
İnsanca yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek talep ettiğim için, tam üç yıl önce yani bugün, 29 Ekim 2016 tarihinde İHRAÇ edildim.
Önce sürgün sonrasından İHRAÇ olsam da ülkeme, insanlığa ve çocuklarıma karşı görev ve sorumluluklarımı eksiksiz tamamlamanın onurunu ve haklı gururunu yaşadığımı özellikle ifade etmek isterim. Çünkü; İnançlarım, ideallerim, ideolojim toplumsal barışa hizmet etmeyi bana emreder.
Son sözü direnenler söyler.
Sevgi ile kalın.