Yüzyıllık sorun ikinci yüzyıla devrederken devlet ve iktidarlar, baskıcı, yok sayan, güvenlik politikalarını esas alan yöntemlerle devam ediyorlar.
Birlikten güç doğar
2015 sonrası yani çözüm sürecinin sonlandırılması, 1 Kasım’a gidiş, OHAL, KHK, kayyumlar, hapishaneler, derinleşen yoksulluk, işsizlik, kadın cinayetleri, işkenceler, hasta tutsaklar, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali gibi birçok temel insan hakkını yok sayarak şiddetle bastırma yöntemini uyguladı
Kürt sorunu bu ülkede Cumhuriyetin tarihi ile aynı zamana denk geliyor. Yüzyıllık sorun ikinci yüzyıla devrederken devlet ve iktidarlar, baskıcı, yok sayan, güvenlik politikalarını esas alan yöntemlerle devam ediyorlar.
Kürt siyasi hareketini çöktürme üzerine bir iktidar gerçeği var, en güncel ve en son örneği de Kobanê kumpas davası; bomboş dosyalar, zorla yapılan yargılamalar, uzun tutukluluk süresi siyasi faaliyetlerinden dolayı hapishanede tutulan Kürt siyasetçiler… birkaç gün sonra son sözler söylenecek. Yargılanan arkadaşlarımız ders niteliğinde savunmalar yapıyorlar.
AKP 22 yıldır iktidar, iktidara geldiğinde Kürt sorununu çözmeyi farklılıkları kabul edeceğini, demokrasiyi inşa edeceğini söyleyerek statükoyu değiştirme sözü vermişti. Tabii verilen sözler boş, onun yerine kendi kürdünü yaratma ve iktidarının ömrünü uzatma çabası içinde.
Fakat, bugün Kürt sorunu uluslararası bir sorun ve bugüne kadar birçok iktidar, siyasi parti, oluşumlar sağcılar, solcular, çeşitli oluşumlar Kürtlerle ilgili cümleler kurdular, düşünce ifade ettiler, kimisi düşmanlık temelinde kimisi de dostluk, kardeşlik, barış temelinde, mücadele zemininde düşünce ifade ettiler. Öyle zamanlar gördük ki kürdün diline, kimliğine inancına tahammül edemediler, edemiyorlar.
AKP’de diğerleri gibi Kürtleri kandırma yolunu seçip imha ve inkâr yolunu tercih etti. Karşıtlık, inkâr eden, temelini milliyetçilikten alan, yok sayan, bu yaklaşımla cumhuriyetin ikinci yüzyılına giriyoruz. Peki Cumhuriyet nasıl demokratikleşecek?
Bu yerel seçimler genel olarak artık toplumun bir bütün iktidarın tüm uygulamalarını onaylamadığının işaretini verdi, çözülmezse daha uzun yıllar bu mücadele ve direnişte sürecek gibi görünüyor. Çünkü bu meselenin demokrasi, barış zemininde çözülmesi bu memlekette yaşayan herkesin hayrına.
AKP de diğerleri gibi baskı ve güvenlik imha konseptine, Kürtlerin inkarından vatan, millet, Sakarya, bayrak gibi sembollere sarılarak Türkiye’de AKP-MHP faşist bloğunun ömrünü uzatmaya çalışıyor. Mesela, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi; yok marş okumadı, yok bayrak asılmadı diye havuz medyası kıyamet kopardı oysa tümü yalandı kimsenin bu sembol ve değerlerle işi yok onların derdi başka…
En yakın tarih 2015 sonrası yani çözüm sürecinin sonlandırılması, 1 Kasım’a gidiş, OHAL, KHK, kayyumlar, hapishaneler, derinleşen yoksulluk, işsizlik, kadın cinayetleri, işkenceler, hasta tutsaklar, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali gibi birçok temel insan hakkını yok sayarak şiddetle bastırma yöntemini uyguladı. Adeta bir korku imparatorluğu oluşturdu, toplumu sindirmeyi ve korkutmayı başardı. Fakat artık bununla da idare edemiyorlar. Mesela siz Kürtlerin belediyelerini üç kez el koyarak gasp ediyorsunuz Kürtler de üç kezdir sandıkta belediyelerini geri alıyorlar bu direniş değil mi? Bizim de seçim sonuçlarını iyi analiz ederek, elde edilen başarının kalıcılaşması için erken seçim ihtimaline karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor, toplumsal muhalefetin büyümesi için muhalif olan her kesimin çaba göstermesi hayati önemde. Burada tüm muhalefetin sadece seçim endeksli değil birlikte demokrasi mücadelesi yürütmek üzerine emek vermesi gerekiyor.
Şimdi de kulislerde konuşulan şey “etki ajanlığı” 9.yargı paketinde çıkacağı söyleniyor bununla muhalefeti susturmak yollar arıyorlar yeni bir yol da bulmuşlar, öte yandan da yeni bir anayasa yapmak istiyorlar.
Öyle ki sosyal medya paylaşımları bile “etki ajanlığına” girecekmiş.
T24 Yazarı Gökçer Tahincioğlu “Tam da AKP döneminde yapılan diğer düzenlemeler gibi, soyut, kapsamı belirsiz, istenildiğinde başvurulacak bir düzenleme geliyor. Benzer düzenlemeler farklı ülkelerde var evet” diyerek; Rusya ve Gürcistan örneklerini verdi. Tahincioğlu, “Kapalı bir rejim oluşturma çabasındaki iktidarların başta sivil toplum olmak üzere, bir biçimde yurtdışıyla bağlantılı kurum ve kuruluşları, kişileri baskı altına almak için kullandığı bir düzenleme bu. Kendine güvensiz, eleştiriden kaçınan ülkelerdeki iktidarlara, toplumu sürekli yapay düşmanlar üreterek korkutan ülkelere mahsus bir düzenleme.” Diyerek tanımladı.
Durum bu kadar vahim ve muhalefetin yargı paketinde ki anti demokratik yasalara karşı bütünlüklü tutum alması gerekiyor eğer bunu çıkarırlarsa dehşet verici bir şey olacak.
Bu durumda sadece Kürtler değil bu ülkede yaşayan tüm inançlar, Aleviler, Kürtler, tüm etnik farklılıklar, ezilenler, kadınlar, gençler, sosyalistler, emek güçleri, demokrasi isteyen tüm kesimler mücadeleyi yükselterek birlikte cumhuriyetin demokratikleşmesi için çaba göstermeli yoksa hiç birimizin kurtuluşu olmayacak.