Kadın Politikaları Daire Başkanlığı, belediyelerin kuracağı Alo Şiddet Hattı ve toplumsal cinsiyet eğitimlerinin (tüm belediye personeline kadın –erkek) verilmesi önemle yerini korumaktadır. Eşbaşkanlık bunun için bulunmaz fırsattır bunun mücadelesini kadın eşbaşkanlar verecektir

Yerel yönetimler kadın cinayetlerini önleyebilir


“Kadın-erkek eşitliği; bir insan hakları sorunu, sosyal adaletin önemli bir koşulu, aynı zamanda eşitlik, kalkınma ve barış arayışlarının vazgeçilmez bir parçasıdır. Kadınlarla erkekler arasında eşitliğe dayanan, bugünkünden farklı bir toplum, insanı merkeze alan sürdürülebilir kalkınma için de şarttır. 21. Yüzyılın zorluklarıyla baş edebilmek için, kadınlarla erkeklerin, kendileri, çocukları ve toplumları adına birlikte çaba göstermelerini sağlamak, ancak sürekli, uzun vadeli bir kararlılıkla mümkündür…”

(Pekin Eylem Platformu)

Kadın cinayeti tanımı, salt kadın oldukları için öldürülen kadınları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Burada amaç erkeklerin kadınlara karşı zalimane tutum, davranış ve eylem içeriyor olmasıdır. Caputi ve Russell (1990: 34-35), kadın cinayetlerinin, “kadından nefret etme, küçümseme, tiksinme ya da kadına sahip olma duygusu” gibi nedenlerle erkekler tarafından işlenen cinayetler olduğunu ifade etmektedir. Bu cinayetlerin hepsinin temelinde yatan şey ayrıntıya girmeden söylersek cinsiyetçiliktir bu nedenle de “kadın cinayeti” olarak adlandırılmalı. Kadın cinayeti olarak yargıya yansımayan olaylar, psikolojik şiddet sonucu intihara sürüklenen kadınlar da bu kapsamda değerlendirilmeli cinayetlerin temel nedeni, erkeğin kadın üzerindeki tahakkümüdür, erkeklerin diğer erkeklerle her türlü iş birliğini yürütmesi kadın cinayetlerinin ne kadar politik olduğunun göstergesidir, bu olaylar münferit mi? Yoksa planlayarak bilerek işlenen yaşama son verme eylemleri mi?

Bianet verilerine göre, 2023 yılında 333 kadın öldürüldü, 2024 Şubat ayında 37 kadın öldürüldü. Bu sayı bile kadın cinayetlerinin düzeyini gösteriyor peki bu kadın cinayetleri neden önlenemiyor ya da yeteri kadar önlem alınmıyor, katliamlarda gittikçe de sayı artıyor. Yerel yönetimler kadın cinayetleri için önlemler alıp etkin bir rol alabilirler mi?

Şunu bilmek önemli; kadın cinayetlerinin önlenebilir cinayetler olduğunu. Çünkü fail bunun hazırlığını yapar, planlar ve eylemi gerçekleştirir işte bu planlamalar esnasında devlet görevini yargıyla, adaletle, sığınma evlerini çoğaltarak her şeyden önemlisi zihniyeti dönüştürmek için gayret ederse, eğitiminden tutalım yargı mensuplarına, aileyi demokratikleştirerek, toplumsal cinsiyet kodlarına son vermek için eylem planı oluşturarak yapabilir. Fakat nerede…. Bizde olduğu gibi devlet erkek, yargı neredeyse tamamen erkek, siyaset erkeklerin elinde, ailenin reisi erkek, tabii beş bin yıllık erkek egemenliği de cabası…

Aslında Türkiye birçok uluslararası sözleşmeye imza attığı halde bunun gereklerini yerine getirmiyor, direnç gösteriyorlar en çarpıcı örnek bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak oldu. Yine 6284 sayılı yasayla ilgili gelişmeler... kadın cinayetlerini önleme konusundaki sözleşmelere yaklaşım kadını koruyan değil hedefe koymak ve kadınları eve kapatmak... Kadın örgütleri uzun zamandır bununla mücadele ediyorlar.

Peki tüm bunlar yaşanıyorken devletin, iktidarın bu ayrımcılığına rağmen demokratik, halkçı yerel yönetimlerde neler yapılabilir? İşte bir yerel yönetim seçimi bitti halk kendine oy vererek birçok belediyesini geri aldı şimdi bu cinayetleri önlemede belediyeler Kadın Politikaları Daire Başkanlığı, belediyelerin kuracağı Alo Şiddet Hattı ve toplumsal cinsiyet eğitimlerinin (tüm belediye personeline kadın-erkek) verilmesi önemle yerini korumaktadır. Eşbaşkanlık bunun için bulunmaz fırsattır bunun mücadelesini kadın eşbaşkanlar verecektir. Koruyucu kollayıcı önlemler alınabilir yeter ki yerel yöneticiler bu zihniyete açık olsun, istekli olsun.

Tabii aklımıza ilk gelen şey sığınma evleri her belediye nüfusu 50.000 üzeriyse sığınma evleri açmalı, yine her belediye 7/24 Alo Şiddet hatları oluşturmak zorunda, yine kadınlara yönelik tehlike söz konusu olduğunda en hızlı ulaşabileceği kendi mahallesi oluyor ve bu mahallelerde kadın danışma merkezleri varsa daha etkili ve hızlı sonuç alınabilir.

Hep diyoruz ya eril şiddet cinsiyete dayalıdır, tehlikelidir aynı zamanda erkek egemenliğini sürdürmek ister. Zaten bu şiddeti uygulayanlar öldürenler genelde kadının tanıdıkları yakınları oluyor kadınların yaşı da fark etmiyor. Erkek egemenliğinin özel olarak tanımlandığı evlerde her gün şiddet yaşanıyor ve kadınlar öncelikle bu mekanlarda öldürülüyor. Tabii diğeri de kamusal alanda yaşanıyor. Kısacası kadınlar hiçbir yerde güvende değil...

Belediyelerimiz kadın cinayetlerini önlemek için görev alır almaz hızla bunun çalışmasını yapmalı yereldeki kadın örgütleriyle ortaklaşarak bu insanlık ayıbına son vermek için çalışma yürütmelidir.