Hakan Tahmaz'ın bugünkü köşe yazısında "MHP liderinin ajandasındaki tehditler" başlığı altında yumuşama siyaseti ve muhalif basını ele aldı.

MHP’nin ve liderinin siyasal bagajı, ideolojik hattı, devletin güvenlik ve asli kurumlarıyla içli dışlı oluşu, buralardaki öteden beri konumlanışları ve yakın mesaileri dikkate alındığında, bütün bu açıklamaları yerli yerine oturtmanın daha isabetli olacağına hiç kuşku yok. Devlet kurumlarında kritik görevlerde yer alan bürokratik kadroların çoğunun MHP’li olması, tek başına çok şeyi anlamlandırmaya yeterli olsa gerek.

İktidar partisi liderinin, ana muhalefet partisi lideri ve başka bazı kişilerle “yumuşama siyaseti” kapsamında bir süredir yaptığı görüşmeler, son günlerde MHP çevresinde ciddi rahatsızlıkları su yüzüne çıkardı. Cumhur İttifakı’nın geleceği tartışılmaya başlandı.

Bardağı taşıran, CHP lideri Özgür Özel’in Ülkü Ocakları eski genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti konusuna kimi MHP yöneticilerinin dahlini dile getirmesi ve Cumhurbaşkanının Ayşe Ateş ve kızlarıyla görüşmesi oldu.

Cinayetin ilk gününden itibaren, MHP ve Ülkü Ocaklı kimi yöneticilerin olayın tam merkezinde olduklarını gösteren delillerin kamuoyunda gündemde tutulması ve soruşturmanın üstünün örtülmesini engelleyen girişimler, MHP açısından tehlike çanlarının çalmasına sebep oldu.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ve parti yöneticilerinin; 1 Temmuz’da görülmeye başlanacak Sinan Ateş cinayeti davasının duruşmalarında, MHP’nin ipliğini açığa çıkaracak ve çarşı pazarı daha da karıştıracak yargısal gelişmelerin önünü kesmeye çalışan ve iktidar partisinin yumuşama siyasetinin sınırlarının netleştirmesini isteyen açıklamaları birbirini izledi.

Hedeflerinde CHP lideri ve Sinan Ateş cinayetinin katillerinin yargılanmasını isteyenler var. MHP lideri ve yöneticileri son günlerde; gazetecileri, siyasetçileri tehdit eden açıklamalar içeren X mesajları yayınlamaktalar.

Son birkaç yıldır MHP liderinin ve yöneticilerinin muhalefeti ve partilerini eleştiren akademisyen, gazeteci ve kanaat önderlerini çok sık tehdit etmeleri sıradan vakalardı.

Son yıllarda sokak ortasında dövülen, kurşunlanan eski MHP’li siyasetçi ve gazeteci örnekleri toplumsal hafızada tazeliğini koruyor.

4 Haziran 2024 Salı günü Bahçeli TBMM Parti Grubunda yaptığı konuşmada, “12 Eylül öncesi yarım kalan mücadeleyi şayet tamamlamak için gün sayanlar varsa, ben de diyorum ki, sizden korkan sizin gibi olsun, yolundan dönen namert olsun, davasının onurunu savunmayan şerefinden mahrum olsun. Hatta hodri meydan diyorum” gibi sözleriyle kime ne mesajı vermiş olabilir ki?

BAHÇELİ KİME NE MESAJ VERMİŞ OLABİLİR?

Bir aydır MHP lideri ve yöneticilerinin tehdit dillerinde, geniş kamuoyunca yeterince fark edilmeyen veya önemsenmeyen önemli farklılık dikkat çekiyor.

4 Haziran 2024 Salı günü MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Parti Grubunda yaptığı konuşmada, 12 Eylül öncesi faşist saldırıları hatırlatma gereği duydu, bunu neden yapmış olabilir.

Bahçeli “12 Eylül öncesi yarım kalan mücadeleyi şayet tamamlamak için gün sayanlar varsa, ben de diyorum ki, sizden korkan sizin gibi olsun, yolundan dönen namert olsun, davasının onurunu savunmayan şerefinden mahrum olsun. Hesaplaşma teklifimizi yineliyorum. Hatta hodri meydan diyorum” gibi sözleriyle kime ne mesajı vermiş olabilir ki?

Bunu  “Milliyetçi-Ülkücü Hareketi geçmişte haksız yere suçlayıp hunhar saldırılarla iradesinden, istikametinden, inancından ve davasından caydırmaya azmedenlerin, bugünkü siyasi ve ideolojik uzantılarının; bir cinayet davası üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığını güncelleme teşebbüsü aşağılık bir tertibin, alçak bir tezgâhın, dış bağlantılı bir kumpasın varlığına işaret değilse acaba nedir” konseptine yerleştirmesi akıllara doğal olarak 12 Eylül Askeri Darbesini, faşist cinayetleri, Kahraman Maraş, Sivas, Çorum ve Bahçelievler gibi sayısız katliamları getirmekte. Konuşmanın tamamı için şu adrese bakabilirsiniz:  https://mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/5318/index.html)

İki haftadır çok sayıda parti yöneticisi, bu çerçevede değerlendirilebilecek sosyal medya paylaşımı veya basın açıklaması yaptı. Bunlardan en dikkat çekici olanı, 12 Haziran 2024 çarşamba günü MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sinan Ateş cinayetinin tartışmalarının odağındaki Semih Yalçın’ın “Solcu Basın ve Bazı Marksist/Sosyalist Gazetecilerin Tutumu” hakkında başlıklı kimi gazetecileri hedef gösteren basın açıklaması oldu.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin aynı gün yayınladığı “Türk Siyasetinde Normalleşme ve Yumuşama” ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne Düzenlenen Siyasi Operasyon” başlıklı yazılı basın açıklamasının aynı muhtevada olması dikkat çekiciydi.

Bütün bunları ve benzer içerikteki açıklamaları salt Cumhur İttifakı’nın dizaynıyla veya MHP’nin ittifak dışına düşmemekle sınırlı değerlendirmek, kanaatimce fazlasıyla yanlış olacaktır. Ya da MHP ve Devlet Bahçeli’yi sıradan bir siyasal aktör olarak değerlendirmek olacaktır.

MHP lideri, birçok insanın hatırlamak istemeyeceği kanlı geçmişini hatırlatarak, muhtemel planlara göz kırpıyor. Yatırımını ülkenin üzerine karabasan gibi çökecek olası cinayetlere, çatışmalara yaptığını alenen ilan ediyor.

MHP LİDERİ, MUHTEMEL PLANLARA GÖZ KIRPIYOR

MHP Genel Başkanının 4 Haziran 2024 Salı günü grup toplantısında hatırlattığı geçmişlerinin nasıl bir şey olduğunu unutarak bugün siyasi gelişmeleri okuyabilmek ve olacakları öngörebilmek mümkün değildir. MHP lideri, birçok insanın hatırlamak istemeyeceği kanlı geçmişini hatırlatarak, muhtemel planlara göz kırpıyor. Yatırımını ülkenin üzerine karabasan gibi çökecek olası cinayetlere, çatışmalara yaptığını alenen ilan ediyor.

MHP’nin ve liderinin siyasal bagajı, ideolojik hattı, devletin güvenlik ve asli kurumlarıyla içli dışlı oluşu, buralardaki öteden beri konumlanışları ve yakın mesaileri dikkate alındığında, bütün bu açıklamaları yerli yerine oturtmanın daha isabetli olacağına hiç kuşku yok. Devlet kurumlarında kritik görevlerde yer alan bürokratik kadroların çoğunun MHP’li olması, tek başına çok şeyi anlamlandırmaya yeterli olsa gerek.

Eski MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’un Bahçeli’nin güvenlikten ve siyasi işlerden sorumlu baş danışmanı olması, bu baptan sari olsa gerek.

CHP lideri Özgür Özel’in, Devlet Bahçeli’nin son günlerdeki tehditkâr, saldırgan açıklamalarını T24’de gazeteci Murat Sabuncu’ya; “Türkiye siyasetini kurgulayan bir başka aklın verdiği bir görevin ifadesi ve itirafı” olarak değerlendirmesi, tam da anlatmak istediklerime işaret etmekte.

Ülkenin siyasi, ekonomik krizine çözüm olmaktan uzaklaşanlar, toplumsal çöküşü getirecek planlar ve hesaplar mı yapıyor sorusunu sormak gerek. Ya da hazırlıksız yakalanmamak için, muhalefeti bunu da dikkate alan yol haritasına ve işbirliğine ihtiyacı var.