Yazar Hakan Tahmaz'ın bugünkü köşe yazısında, 'Muhalefet, belediyelerde farkındalık yaratmalı' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Muhalefet, belediyelerde farkındalık yaratmalı
Muhalefetin yerel yönetimlerdeki her başarısının, ilk seçimlerde, 22 yıllık AK Parti iktidarının sonunu getirecek toplumsal etki yaratacağı açık. Dolayısıyla muhalefetin, her şeyden daha fazla belediye hizmetlerinin her alanında başarı hikâyesine ve yerel yönetim modeline ihtiyacı var.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde AK Parti’nin çok sayıda belediyeyi kaybetmesi, Türkiye’nin çoklu krizden çıkışına tutulan fener ışığı olabilecek mi sorusuna yol açtı.
Muhalefetin yerel yönetimlerdeki her başarısının, ilk seçimlerde, 22 yıllık AK Parti iktidarının sonunu getirecek toplumsal etki yaratacağı açık.
Dolayısıyla muhalefetin, her şeyden daha fazla belediye hizmetlerinin her alanında başarıhikâyesine ve yerel yönetim modeline ihtiyacı var. Yoksulluğun, işsizliğin hızla artmaya ve yaygınlaşmaya devam ettiği bir dönemde, ilk defa İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kuruduğu ve hızla yaygınlaşan Kent Lokantası ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Engelli Hakları Daire Başkanlığı kurma girişimi gibi.
Benzer az sayıda çalışmanın ve çabanın yerel hizmetlerin her alanında ortaklaştırılması, bütünlüklü bir perspektifle ülkenin dört bir yanına yaygınlaştırılması ve toplumsal görünür kılınması gerekir.
İktidarın siyasal kayırmacı ve yağmacı yönetim uygulamalarının karşısına, toplumsal dayanışmacı, sosyal, katılımcı ve eşitlikçi demokratik yönetim anlayışının farkındalığının toplumsallaştırılması zorunlu.
Muhalefetin yerel yönetimlerde, kamusal hizmetlerini toplumsal siyasal, sosyal, kültürel değişim ve dönüşüm perspektifiyle güçlü kıldığı ölçüde, Türkiye’nin çoklu krizinin aşılması kolaylaşacak ve hızlanacaktır. Aynı zamanda merkezi yönetim, yerel yönetim siyasal denkleminin isabetli kurulması sağlanacaktır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Farkındalık Merkezi’ni özgün kılan, esas hedef kitlesinin engelliler değil toplumun diğer birey ve kesimleri olmasıdır. Bu kesimlerde duyarlılık yaratmaya çalışmasıdır.
İZMİR’DE FARKINDALIK MERKEZİ
Bu kapsamda; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uzun yıllardır yürüttüğü, kamuoyunca yeterince bilinmeyen, bu yüzden başka çok sayıda iyi yerel hizmette olduğu gibi yeterince görünür kılınamayan ve yaygınlaştırılamayan bir çalışmasından söz edeceğim.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2013 yılında düzenlediği Engelsiz İzmir Kongresi sonrasında, 2016 yılının sonunda, belediyenin Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü bünyesinde kurulan Farkındalık Merkezi Balçova ilçesinde faaliyette geçmiş. 2020 yılında ikinci bir Farkındalık Merkezi Karşıyaka ilçesinde kurulmuş.
Farkındalık Merkezlerinin çalışmalarının esin kaynağı, o dönem AB projesi olarak hayata geçirilen Budapeşte Belediyesi’nin Ability Park çalışması olmuş. Budapeşte Belediyesi kaynak sorunu nedeniyle çalışmaya 2020 yılında son vermiş.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin FarkındalıkMerkezi’ni özgün kılan, esas hedef kitlesinin engelliler değil toplumun diğer birey ve kesimleri olmasıdır. Bu kesimlerde duyarlılık yaratmaya çalışmasıdır.
Merkezin amacı, programlarında şöyle özetleniyor: İzmir’de yaşayanlarla engellilik alanındaki sorumlulukları paylaşmak; Bireysel ve toplumsal yaşamda karşılaştıkları engelleri, toplumun tüm kesimine uygulamalı olarak hissettirmek ve göstermek; Engellilere yönelik ayrımcılığın önlenmesi, olumsuz tutum ve önyargılarındeğiştirilmesi; Erişilebilir kentlerin oluşmasına destek sağlanmak ve engellilerin karşılaştıkları zorluklara yönelik toplumsal farkındalığın arttırılmasına katkı sunmak.
“Engelliliğin; insan çeşitliliğinin doğal bir parçası olduğu gerçeğinden hareketle, engellilerin sahip olduğu tek özellik değil sahip olduğu kimliğinin birçok yönünden sadece biridir”anlayışıyla inşa edilen kentlerde, engelliler diğer herkesle eşit koşullarda kendi potansiyellerini gerçekleştirebilir.
“Engellilik, başta siyasi alan olmak üzere toplumun her alanında değişim ve dönüşümü gerektirir. Kamusal binaların tasarımı, işyerleri, sosyal, kültürel alanlar, yerel ve merkezi kamu binaları vb. bu çeşitliliği yansıtacak ve kapsayacak şekilde tasarlanmalıdır. Kapsayıcı bir toplum ve kent inşa etmek, başta kamu görevlilerinin olmak üzere eşit yaşamı savunan herkesin sorumluluğu ve görevidir.”
2016’dan bu yana her iki Farkındalık Merkezi’nde de, engellilerin insan haklarını merkezine alan, engellilerin günlük yaşamda karşılaştıkları zorlukları deneyimleme fırsatı sunan, empati ve anlayışı güçlendiren bir yol izlenmiş.
Merkezde uygulanan çalışmalarda özellikle 3 ana unsurun üzerinde durulmakta: Birlikte yaşama kültürü, farklılıklara saygı ve empati.
Bu yolla katılımcıların, engellilere yönelik ön yargıları, ayrımcılığı sorgulamaya,toplumsal bilinç oluşturmasına, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkı sunmaya ve engellilerin toplumsal yaşamın her alanında etkin katılımlarını teşvik etmeye çalışılmakta.
Farkındalık Merkezi'nde, uzmanlar rehberliğinde hazırlanan eğitim ve farkındalık programı “Tekerlekli Sandalye, Karanlık Oda, Özel Öğrenme Güçlüğü, İşitme Engelli, Otizm ve Ruh Sağlığı” olmak üzere 6 parkurda hayata geçirilmekte. Farkındalık Merkezlerinden, ilkokul dördüncü sınıflar dahil her yaş grubundan öğrenciler, kamu çalışanları, eğitimciler, aileler gibi toplumun her kesiminden ve yaş grubundan birey yararlanabilmekte.
Bu dönem İzmir Büyükşehir Belediyesi, toplu taşıma araçlarında çalışan görevliler başta olmak üzere bütün çalışanlarının bu hizmetten yararlanmasını planlanmış.
Bu süreçte toplumsal değişim, dönüşüme hizmet eden Farkındalık Merkezi gibi her alanda uygulanacak sosyal ve siyasal projeler, çoklu rejim krizinden çıkışın da umut kapısını aralayacak. Hayata ve insanlara dokunan çalışmalar yapmak, başka bir Türkiye yolunda ilerlemek olacaktır.
ÇOKLU REJİM KRİZİNDEN ÇIKIŞIN UMUT KAPISI
Milli Eğitim Bakanlığı, Farkındalık Merkezi’nin kuruluşuna, örnek çalışma olarak ilkokul 4. sınıflar için hazırladığı coğrafya kitabında yer vermiş. Ancak bir süre sonra müfredat değişikliği gerekçesi ile çıkarılmış.
2020 yılından bugüne kadar (ki bu dönemin iki yılını pandemide geçirdik) her iki Farkındalık Merkez’inin çalışmalarından 40 binin üzerinde kişi yararlanmış.
Araştırdığım kadarıyla bu alanda benzer çalışma yapan ne muhalefetin ne de iktidarın ikinci bir belediyesi yok. Bu sayı hızla çoğaltılmalı. Bütün yerel kamu kurumlarının yöneticilerinin, bürokratlarının ve çalışanlarının böyle bir çalışmada yer almaları sağlanmalıdır.
Toplumsal değişimi ve dönüşümü sağlamak, eşit ve adil bir kentsel yaşam inşa etmek için bu türden çalışmaların kurumsallaştırılmasına, yetkinleştirilmesine, yaygınlaştırılmasına, görünür kılmasına ve donanımlı kadrolara ihtiyaç var.
Bu süreçte toplumsal değişim, dönüşüme hizmet eden Farkındalık Merkezi gibi her alanda uygulanacak sosyal ve siyasal projeler, çoklu rejim krizinden çıkışın da umut kapısını aralayacak. Hayata ve insanlara dokunan çalışmalar yapmak, başka bir Türkiye yolunda ilerlemek olacaktır.