1 Mayıs Sömürüye Ve Baskıya Son Vermek Üzere Verilen Kavga Günüdür!
Yerküre üzerinde iki ayakları üzerine dikilen insanoğlu uzun asırlar sonrasında tarım sektörü üzerinde yaşamını idame etti. Zamanla dünyanın birçok bölgesinde tarım sektörün yerine sanayileşmeye geçildi. Sanayi demek; işçi demekti. Hızla gelişen sanayi dünyanın birçok yerinde fabrikaların kurulmasına vesile oldu. Kurulan bu fabrikalarda, demir, çelik, makineler üretiliyordu. Bu üretim kısa bir sürede sanayide ham madde olarak yerini aldı. Dünya hızla modern kölelik sistemine, kurulan bu fabrikalarda hayata geçmiş oldu.
Yaşamın giderek çekilmez bir hal almış durumdaydı. 1886 tarihinde Kapitalizmin kalbi olan Amerika Birleşik Devletinde işçiler, haklarının savunulması için adeta zafer işareti olan ilk; fişeğini çakmış oldular. On iki saatlik çalışma saatine son verme bunun yerine insanca yaşam olarak o dönemde belirledikleri sekiz saate indirilmesini için iş bırakma kararını almışlardı. Bu talep doğrultusunda patronlarla yaptıkları görüşmeler sonuçsuz kalınca, patronların hiç beklemedikleri bir direniş ile karşı karşıya kaldılar.
Kitlesel olarak eyleme geçtiler. Bu direniş hızla diğer kentlere ve zamanla diğer sanayi ülkelere de yansıdı. Daha sonraki yıllarda, uluslararası sosyalistlerin, komünistlerin bir araya geldikleri ve ikinci Enternasyonalist olarak bilinen toplantıda bir Fransız bir işçinin önerisiyle 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olarak tarihe geçiyor. Her yıl; Avrupa’dan, Asya’dan, Avusturalya’dan ABD’ye pasifik adalarından, Güney Kutbu’ndan, Kuzey Kutbu’na kadar tüm dünyada kutlanan gerçek anlamda enternasyonal tek bayramdır.
Anadolu topraklarında da 1Mayıs tarihi çok eskiye dayandığını biliyoruz. İşçilerin, emekçilerin kanla kazandıkları bu hakların içini boşaltmak amacıyla birçok bölgede devletler 1 Mayısı yasakladı ve bunun yerine bir başka isimler altında kutlamalara izin verildi. Bahar, Çiçek bayramı vb. vb. gibi isimlerle anılmaya başlatıldı Fakat bu bizim topraklarda ta ki işçilerin sınıfsız, sömürüsüz, insanca bir yaşama talebiyle ayağa kalktıkları ve yürüdükleri gün tarihe not düştüler. O yıl 1977 idi. DİSK’in örgütlenmesiyle; ülkenin dört bir yandan gelen işçiler taksim meydanın doldurmuşlardı. 1 Mayıs günü işçiler alanlarda açtıkları pankartlar, dövizler sloganlar halaylarla gösterdikleri görkemli ve taleplerini, birleştirerek coşkulu heyecanlı daha güzel yaşana bilinir bir dünya, umudu ve kararıyla tek yürek olmuşlardı.
Ancak sermayedarların eli karanlık kişi ve kişiler tarafından, işçilerin üzerine yaylım ateşi açıldı. Taksim alanı işçilerin kanıyla karanfiller rengine döndü. Korkunç bir kaotik ortamda işçilerin, emekçilerin üzerine panzerler sürüldü. Taksim işte bu tarihi geçmiş emekçilerin kanlarıyla anlam kazanmıştır. Bundandır her yıl Emekçilerin, ezilenlerin, ötekileştirenlerin, işçilerin Taksim meydanına çıkmak için ısrar etmeleri. 1 Mayıs sömürüye ve baskıya son vermek üzere verilen kavga günüdür. Ondandır ki; her yıl bugün bütün işçiler tek yürek olurlar. Taksim katliamından sonra ne değişti derseniz; Emek cephesi de büyük kazanımlar oldu. Sonra büyük kayıplar… inişli çıkışlı mücadele tarihine tanıklık ettik. Bugün açışından da işçilerin, memurların ve bütün emekçilerin kanlarıyla, canlarıyla kazandıkları hakları, bir çırpıda, tek bir anayasal değişikliğiyle gasp edilerek, ellerinden alındığı bir dönemde 1 Mayıs’a giriyoruz. Daha da somutlarsak, kod 29’la işten atmalar, güvencesiz kayıt dışı işçi çalıştırmaları, sendikal hakların olmaması… Gençlik sorunları… Emekçi kadınlar… İşçileri her gün daha değersiz daha güvencesiz ve daha büyük baskı ve sömürü altındalar. Bu baskı ve sömürü devam ediyor ama deyim yerindeyse, “Bıçak kemiğe dayandı.” bugün içiler ayakta Motto Kurye Lila kâğıt işçileri, Migros depo işçileri, Farplas Uğur tekstil birçok alanda işçiler görkemli bir grev dalgası yaratmış durumda. Bu yıl İşçilerin, köylülerin, bütün ezilenlerin dillerinde şu sözler yine var: Köle değiliz! İnsanca yaşamak istiyoruz! İnsanca yaşayacak ücret… “İşçilerin kölelik zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yoktur…” Bu şiar yüz yıllar geçmesine rağmen halen canlı ve dinamik olarak gerçekliğini koruyor.
Bıjiyu jüyé Gulané
Yaşasın 1 Mayıs
Bijî Yek Gulan