Vahim olan bu gelişme aslında çocuğun yüksek yararını gözetmiyor,yapılan işler salt dini eğitimi arttırıp toplumu kamplaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Bunu özgür düşünceye ket vuran, sorgulamaktan uzaklaştıran bir uygulama olarak görmek gerekiyor
ÇEDES, MEB ve Gençlik Spor Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendi aralarında imzaladığı protokol “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” iş birliği projesi olarak kamuoyuna lanse edilen ve son günlerde çokça tartışılan hükümetin yeni icraatlarından birisi.
Açıklandığında toplumun önemli bir kesiminde özellikle de kadın örgütleri, Alevi STK’ları ve muhalefet tarafından tepkilere yol açan ÇEDES projesine niye karşı çıkılıyor? Ayrıntılarında ne var ve iktidar bu projeyle ne yapmak istiyor?
Bununla öğrencilere manevi danışman, vaiz, imam, değerler eğitimi verilmesi hedefleniyor. “Değerler eğitimini aile, okul, öğretmen veremez mi?” diye sorabilirsiniz. Bunun için çok büyük analizlere gerek yok eğitimin kalan kırıntılarını da Diyanet’e teslim etmektir diye baştan söyleyelim.
İktidar uzunca bir zamandır neredeyse devlet okullarının önemli bir kısmını İmam Hatip yaptı, fakat bundan da istedikleri sonucu alamadılar, hatta bazı İmam Hatiplere çocuğunu kaydedenlere altın bile hediye ettiler. Türkiye’de piyasalaşan, bilimden, eşitlikten uzak, her geçen gün eğitimin parayla ölçüldüğü, tekçi, yoksul çocuklarının eğitim hakkının elinden alındığı, köy okullarının kapatıldığı, eşitsizliğin her geçen gün derinleştiği bir dönemdeyiz.
Türkiye’de eğitim politikalarında, bugüne kadar gelen iktidarların tümü kendi ideolojik alanlarına uygun eğitim politikası uyguladılar hepsi de tekçi, milliyetçi, dincilikle bezenmiş uygulamalardı.
Fakat 21 yıllık AKP hükümeti dönemi kadar piyasalaştıran, bilimden uzaklaştıran, cinsiyetçi, kadın düşmanı, farklılıklara düşman, dinciliği pompalayan, sorgulamaktan uzak bir eğitim politikası bilinçli olarak kız çocuklarının okumaması için çaba gösteren bir hükümet görmedik. Milliyetçi, muhafazakâr politikaların vardığı sonuç yine her zamanki gibi kadın düşmanlığında sınır tanımıyor. Sanırım gece gündüz düşünüp ne yapalım da toplumu duygu düşünce olarak el geçirelim ve her yer erkek egemenliğiyle dolsun taşsın diye çok kafa yoruyorlar.
Projenin ayrıntılarında şu da var: Bu işlerde görev alacaklar, personel müftülüklerce belirlenecekmiş. Bir de değerler kulübü olacakmış buralarda da insanın aklına Abiler, Ablalar gelmiyor mu? Ayrıca okul dışında da etkinlikler düzenlenecekmiş, herhalde bu abiler, ablalar oralarda daha etkili olurlar.
Piyasalaşan eğitim, yoksulları İmam Hatiplere mecbur ederken orta sınıf ve üstüne de yüksek ücretlerle özel okul tercih ettiriliyor. Öte yandan milliyetçi, faşizan politikalarla 4+4+4 sistemiyle kız çocuklarının eğitim dışına çıkarılma oranı her geçen gün artıyor.
İktidar din eğitimine ağırlık vererek meseleyi kreşlere ve okul öncesi eğitime kadar götürüyor. Bunu da büyük ihtimalle tarikatlara teslim edecektir. Çünkü görünen şu ki zaten bakanlıkları filan bölüşen cemaat ve tarikatlar bu işe hazırlar.
Vahim olan bu gelişme aslında çocuğun yüksek yararını gözetmiyor, yapılan işler salt dini eğitimi arttırıp toplumu kamplaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bunu özgür düşünceye ket vuran, sorgulamaktan uzaklaştıran bir uygulama olarak görmek gerekiyor.
Zaten bu uygulamalar Kenan Evren eliyle başlayıp bu iktidarın taçlandırdığı eğitimin tehdit altında olduğu bir durum. Aslında temel insan hakkı olan bu durumun tahrip edildiği gelen iktidarlar tarafından kendi ideolojik alanlarına göre dizayn edildiği eğitim alanı için geniş halk kesimlerinin, STK’ların, Alevilerin, Kürtlerin parasız anadilde eğitim, bilimsel ve farklı inançları da gören, destekleyen olması gerekiyor ama nerde.
Bugün Hüda–Par’ın mecliste olması hiç tesadüf değil. Milli Eğitim Bakanı "Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin ilk söylediği şey 'Erkeklerin olduğu yerde olmasını istemiyorum' oluyor. Hüda-Par buna derhal destek verdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’deki zorunlu din dersinin içeriğine ilişkin çok sayıda ihlal kararına rağmen, kararların uygulanması yerine eğitimin içeriğini daha da İslamlaştıracak düzenlemeler şimdiden eğitim sisteminin gidişatını gösteriyor.
Şimdi bir düşünelim bir kelime Türkçe bilmeyip okula başlayan Kürt çocukları ne olacak? Niye ana dillerinde eğitim alamıyorlar asıl çözülmesi gerekene bakmayıp Kürtleri yok sayıp din eğitimine bu kadar odaklanmanın altındaki gerçek sebebi hepimiz biliyoruz.
Bir Alevi çocuk bu din derslerinde ya da ÇEDES projesinde ne yapacak evde Alevi okulda Sünni gibi mi davranacak. Yıllarca sakın dışarda Alevi olduğunuzu söylemeyin diye tembihlenen bu çocuklar için ne yapılmalı?
Siyasallaşan İslam’ın topluma demokratik olarak sunduğu şey her geçen gün uygulamalarıyla kadın düşmanı, çocukları tarikatların pençesine terk eden haremlik selamlık anlayışının olduğu ayan beyan ortada sadece muhalefetin tüm ötekileştirilenlerin ortak ve güçlü bir mücadele vermeleri gerekiyor.
Ulus devlet ideolojisi el değiştirerek daha baskıcı, daha çok yok sayan, İslam’ı kendine göre belirleyen durum önümüzdeki dönemde devam edecek gibi görünüyor. Sadece bizim ne yapacağımız önemli.
İktidarın yaptığı rejim değiştirme çalışmaları da devam edecek, bunu toplum mühendisliği yaparak gerçekleştiriyorlar. Yerel seçimlerde muhalefetin tümü bu alanlara kilitlenmeli. Yoksa kimsenin dindarlığıyla ilgili bir sorun yok herkesin dini inancına saygılı olunmalı.
Bakalım karma eğitim tartışmalarından sonra ne gelecek. Kız çocuklarının eğitim hakkından sonra, Kadın Hastahanesi, ‘erkek doktorların kadın hastalara bakması caiz mi’ye kadar varan şeyler var sanırım. Sonrası ‘Kadınlar sokağa çıkmasın, eğitimden yararlanmasın’ gibi şeyler mi olacak? Mesela öğretmenler camiye gidip namaz kılmayı öğretiyor mu? Hayır o halde imam okula gelip öğretmenin yapacağı işi neden yapıyor? En doğru şey ise devlet ya da iktidarlar insanların neye, niçin inandıklarına neden karışırlar ki.
O yüzden karma eğitim tartışmaları bununla bitmeyecek gibi görünüyor farklı versiyonları gelebilir.
İktidar dindar ve kindar bir toplum yaratmak istiyor. Ailelerin çocuklarını bu tür projelere göndermemesi gerekiyor.