VAN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; Dünden bu güne Sendika çalışmalarından, parti çalışmasına emek veren, fedakar, tecrübeli Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Mustafa Avcı Gazeteci Hamza Özkan’ın sorularını yanıtladı.
VAN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; Dünden bu güne Sendika çalışmalarından, parti çalışmasına emek veren, fedakar, tecrübeli Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Mustafa Avcı Gazeteci Hamza Özkan’ın sorularını yanıtladı.
Söyleşimize sizi daha yakından tanıyarak başlamak istiyoruz, hayata nasıl bakarsınız, neler sizin için olmazsa olmazdır, nelere değer verir neleri önemsersiniz?
Hayat her insan için farklı önem arz eder. Kuşkusuz güzel bir hayat her kesin özlemidir. Ama birazda kişinin kendisine kalmış bir şeydir. Kişi isterse en kötü anı bile yaşanılır kılma gücüne sahiptir. Yani güzellik ya da değil kader olamaz. Güzele ulaşmak için çaba, emek, mücadele etmek gerekir. Ben de kendimi bildim bileli güzel bir yaşam için mücadele içinde oldum. Yani mücadeleci bir kişiliğim var ve mücadeleci kişiliklerle yoldaşlık yapmayı esas aldım. Aciz, pısırık, miskin, üretimden kopmuş mantar kişilikleri hiç mi hiç benimsemedim. Diğer bir olmazsa olmazım; söz ve pratiğin birbirinin tümleci olduğu gerçeğidir. Altından kalkılamayacak sözleri vermek ya da söylemek, kendi pratiğinde yoldaşını boşa çıkarmak ya da verdiği sözün gereğini yapamayacak kadar güç ve iradeden yoksun olmayı har daim mahkûm etmeye çalıştım. Yine özgürlük, eşitlik, demokrasi, karşılıklı saygı sevgi vb. kavramlar benim kutsallarımdır. Kutsallarıma dokunulduğunda ya da ulu orta yerde gerekli gereksiz güncel ve kişisel çıkarlar için bu kavramlar kullanılmaya çalışıldığında kavgacı kişiliğim depreşir. Asla tahammül etmem.
Van’ın tarihi yerleri ve çevresinde temizlik konusunda gerek yetkililer olsun, gerek halk olsun daha hijyenik bir Van için ne yapmalı sizce?
Van büyükşehir belediye eş başkanlığı görevini üstlendiğimde, her insan gibi benimde gerçekleşebilecek hayallerim gelişti. Belediyecilik pratik sahadır. Hizmet üretir sunarken toplumsal örgütleme olanağı ve zemini açığa çıkar. En büyük hayalim; nitelikli, zamanında ve halka en yakın yerde hizmet üretip sunmak, sorunları halkla birlikte tartışıp çözmekti. Kuşkusuz çözüm üretirken siyasetini de yaparsınız. Yine siyaset yaparken toplumsal örgütlemeyi gerçekleştirmeye çalışırsınız. Değilse harcadığınız bunca emek ve zamanın hiçbir anlamı olmaz. Sadece hizmet üretip sunmak hamallıktan başka bir şey değildir. Oldum olası hamalvari pratiği benimsemedim. Eş başkanlık görevini alırken güçlü bir heyecan yaşadım. Yıllardır genel örgütleme çalışmalarında bulundum. Sendika, dernek, vakıf ya da parti örgütlemesiyle uğraştım. Bu çalışmaları da zevkle/heyecanla yaptım ancak ilk kez bu denli güçlü bir heyecan duyuyordum. Zira üretirken, çözerken, işin siyasetini yapma ve toplumsal örgütlenme olanağı bulma durumu gelişiyordu. Belediyecilik deyince akla ilk gelen temizlik işidir. Sizin de sorunuz bu anlamda gelişmiş. Oysa belediyecilik oldukça kapsamlı ve komplike bir çalışmayı gerektirir. Elbette ki temizlik, dirlik, düzen, hijyen ve ekolojik bir kent yaşamı esastır. Ama belediyecilik tüm bunların ötesinde bir faaliyettir. Temel görevler olan bir takım hizmeti yerine getirirken siyasal ve örgütlü bir toplum yaratmayı esas almak çok önemlidir. Toplum, somut bazı üretimlere tanıklık etmedikçe ikna olmaz. Soyut bir takım söyleme kafa sallansa da ikna olduğu anlamına gelmez. Hizmet üretip sunma ya da sorunlara çözüm üretme har açıdan somuttur. Örgütleme çalışması, sunulan hizmetin zeminine bastıkça güçlenir ve kalıcılaşır. Tarihi ve turistik potansiyele sahip kentimizde temizlik, dirlik, düzen ve hijyen olmak kuşkusuz önemlidir. Bu anlamda Van halkının tümü sorumludur. Van’daki STÖ’ler sorumludur. İş sadece belediyeye bırakılmamalıdır. Sağlıklı bir toplum isteniyorsa temizlik ve hijyene önem zorunluluktur. Bu da toplumsal kültür ve bilinç düzeyiyle alakalıdır. Bizler de işe başlarken ilk adım olarak toplumsal bilinci arttırmayı ve pekiştirmeyi programladık. Dönem dönem halkla birlikte ilgili konularda pratik yapmayı da planlıyoruz. Yaparken, yaşarken öğrenmek en doğru yöntemdir ve kalıcıdır. Önemsiyoruz.
Van gölünün temizliği için şuan hangi çalışmayı yapmaktasınız?
Van gölü her açıdan ve çok taraflı olarak kirletiliyor. Böyle devam ederse on/yirmi yıl sonra ölü bir göl haline gelecektir. Göreve gelir gelmez Van Gölü’nün mevcut haline dikkat çekmek için ayırım gözetmeden göl havzasında bulunan tüm belediyelerin katılımıyla bir çalıştay yaptık. İki gün süren çalıştayda bazı kararlar alındı. Bunlardan en önemlisi ilgili çevrelerden temsilcilerin katılımıyla Van Gölünü kollama ve koruma Platformunun oluşmasıydı. Platform bundan sonraki süreçte çeşitli etkinlik ve organizasyonlarla Van Gölünün mevcut durumunu kamuoyunun dikkatine sunmaya çalışacaktır. Yılda bir kez Van Gölünü odağına alan sair faaliyetlerin planlanacağı Van Gölü Haftası kararının alınması da önemliydi. Haftanın ilk uygulaması bu yıl yapıldı. Hafta süresince büyük ilgi gördük. Etkinliklerimiz yıl boyu devam edecektir. Yer ve zamanı platformca belirlenecek etkinliklerle Van Gölünün SOS çalan durumunu gündemde tutmayı hedefliyoruz. Esasında etkilenmesi gereken adres, Ankara merkezi hükümetin kendisidir. Van Gölünü korunma kanunu çıkarılırsa işimiz çok daha kolay alçaktır. Van Gölünü koruma ve kollama işi çok pahalı bir iştir. Belediyenin öz kaynaklarıyla bu işleri yapmak kolay olmayacaktır. Çevre ilçelerin hemen tümünde göle doğrudan akan kirli atık sular vardır. Çoğu ilçede atık su arıtma tesisi yoktur. Olanlar da randımanlı çalışmıyor. Arıtma tesisleri ya bozuk ya da yetersizdir. Arıtma tesislerini iyileştirmek ya da yenisini inşa emek için büyük paralar ve dış destek gereklidir. Ankara Merkezi hükümeti bu anlamda ketum davranıyor. Göreve geldiğimizde halen inşaatı devam eden biyolojik arıtma tesisinin inşaatı durmak üzereydi. Gerekçe bizlerin yani HDP’nin belediye yönetimine gelmesiydi. Serbest bırakılması gereken kredileri kesmek istediler. Yaptığımız kampanyayla toplumsal duyarlılık ve kitlesellik gelişince bu yılki kredi limiti serbest bırakıldı. Bundan sonraki yıllarda ne olur şimdiden bir şey belirtemiyoruz. Eğer ki bundan sonraki kredi dilimlerinde problem çıkmazsa tesis 2020/Kasım ayında faaliyete geçecektir. Tesis, kapasite ve nitelik olarak Türkiye’de birincidir ve Van’ın 40-45 yıllık ihtiyacını karşılayacaktır. Yine Van Gölü çevresinde birçok noktada besicilik yapılıyor. Buralardan da Göle doğrudan atık sular akıtılıyor. Bu duruma da müdahale etmek gerekir. Bunun için besicilerin tümünün toplanacağı bir alan belirlendi. Arazi tahsis işlemleri ve alt yapı çalışmaları tamamlandıktan sonra tüm besiciler şehrin dışına çıkarılacaktır. Atık su arıtma tesisi faaliyete geçer, besiciler şehrin dışında gölden uzak tutulursa Van Gölünün kirlenmesinin önüne büyük oranda geçilmiş olacaktır. Birbirini destekler türden benzer birçok projemizi hayata geçirdiğimizde göl suyu temizlenmiş ve halkımız kendisine en yakın yerden gölle buluşmuş olacaktır.
Halk ve Muhtarlarla yaptığınız toplantılardan çıkan eleştiri, özeleştiri ve öneriler nelerdir? Önümüzdeki süreçte başka kimlerle toplantı yapmayı planlıyorsunuz?
Katılımcı belediyecilik anlayışımızın gereği olarak bir dizi mahalle halk toplantısı yanında ilçe merkezli muhtarlar toplantıları da aldık. Hedef; sorunun sahipleriyle tartışarak sorunları tespit etmek ve çözüm yol yöntemleri aramaktı. Toplantıların hemen tümü ilk adım amacına ulaştı diyebiliriz. Heyecan ve bir parça da şaşkınlık yaratan bu toplantılar katılım ve nitelik açısından denilebilir ki birer ilkti. Kuşkusuz bizden öncede benzer toplantılar alınmıştır. Ancak daire başkanlarının da hazır bulunduğu toplantılara bugüne kadar rastlanılmadığını toplantı bileşenlerinin bizzat ağzından duyuyorduk. Toplantıya gitmeden önce ilgili mahallin temel sorunları hakkında ön bilgi alıyor ve ona göre daire başkanlarını yanımıza alıyorduk. Dolayısıyla toplantıdayken mahallenin dile getirilen temel sorunlarının muhatabı ilgili daire başkanı oluyordu. Böylece teknik açıdan doyurucu aktarımlar yapılabiliyordu. Aynı tarz muhtarlarla yapılan toplantılarda da uygulanıyordu. Böylece oldukça verimli toplantılar yapabiliyorduk. Her bir toplantı bir sonraki toplantı için moral kaynağı durumuna gelebiliyordu. Toplantılarda ayrıca alışılagelmiş gibi sürekli divan konuşmuyordu. Kısa bir açılış konuşmasından sonra söz hakkı katılıma veriliyordu. Katılımdan gelen görüş, öneri, soru ve eleştiriler not alınıyordu. Daire başkanları kendilerini ilgilendiren konular hakkında teknik bilgiyi paylaştıktan sonra büyükşehir belediye eş başkanları toparlama konuşması yapıyor ve toplantı bitiyordu. Uygulanmakta olan bu yeni tarzın halkça benimsendiğinin pozitif dönütlerini çok aldık. Toplantı program akışlarını böylece klasik tarzdan kurtarıyorduk. Bugüne kadarki toplumsal algı, seçilmişlerin seçimden seçime halka geldiği/döndüğüydü. Bu toplantı dizisiyle bu algıya da müdahale etmiştik. Halk bu açıdan da şaşkınlık geçiriyordu. Klasik belediyecilik anlayışında halk belediye hizmet binasına gider ve hizmet talebinde bulunur. Alışılmış tarz budur. Bu toplantılarla geleneksel tarza da müdahale ediyorduk. Bu defa belediye halkın ayağına geliyor, halkın taleplerini yerinde tespit ediyor ve alıyordu. Toplantılar süresince divan asla bastırmadı. Oldukça demokratik davranıyordu. Platform gündeme bağlı kalmak koşuluyla özgür katılımı esas aldı. Yine toplantılarda kayyumun talancı zihniyeti sorgulanıyordu. Bırakılmış olan borç yükü ve içinde bulunduğumuz durum paylaşılıyordu. Şeffaf belediyeciliğin olmazsa olmazı paylaşımcılıktır. Biz de onu yapıyorduk. Hizmet alım talepleri kadar doğal olan bir diğer durum ise hizmeti karşılayabilme koşullarımızın olup olmadığını paylaşmaktı. Kuşkusuz bunu yaparken umutları kırmamaya da özen gösteriyorduk. Halk bizlere umut bağlamış ve bizleri yönetime uygun görmüşken bizler mağduriyet edebiyatıyla olmazın teorisini yaparak kenara çekilemezdik. Sorumluluğumuz öz kaynak yaratma ve geliştirmeyi, dolayısıyla olumsuzluklardan olumluluk yaratarak halkın beklentilerine cevap olmayı zorunlu kılıyor. Bağlı olarak bir yandan talancı kayyum zihniyetini teşhir ve mahkûm etmeye çalışırken diğer yandan hizmet üretip sunma noktasında da güven vermeyi ihmal etmiyorduk. Vermeye çalıştığımız güve somut pratiğe de dayanınca halkın takdiri kazanılıyor. Diyebiliriz ki son üç ayda beş yılın toplamı kadar hizmet üretip sunmuşuz. Halk bunun somutunu köyünde, mahallesinde ve arazisinde görüyor. Kuşkusuz yüzde yüz herkesi memnun etmek olanaksızdır. Ama toplumsal çoğunluğun memnuniyetini esas alıyoruz. Kişisel beklentileri karşılanmadı diye bizleri karalamaya çalışanlar da vardır. Dedikodu, çekiştirme, karalama bazıları açısından tarz haline gelmiştir. Fakat toplumda karşılığı yoktur, asla da olmayacaktır. Zira toplum bizi ve her şeye rağmen üretici pratiğimizi görüyor. Özetle belirtebiliriz ki, bu toplantılar dizisi verimli olmuştur, önümüzdeki süreçte de devam ettireceğiz.
Partinizin kazandığı belediyeler sizler başta olmak üzere basında ve sosyal medya da yansıdığı kadarıyla çalışmalarınız halk tarafında beğeniyle desteklenmektedir. 31 Mart’tan bugüne hangi çalışmalarınız oldu?
Öncelikle göreve gelir gelmez, halkın değerlerine el ya da dil uzatmış olan kayyum kadrosunu görevden uzaklaştırdık. Ardından kaçak ya da hırsızlığın, ahlaksızlığın derinleştiği noktaları tespit ettik ve güvenceye aldık. Böylece halkın hakkı olan öz kaynakları halkın hizmetine sunmak üzere tedbirlerimizi derinleştirdik. Toplantı dizileriyle elde ettiğimiz verileri birleştirdik, hizmet üretip sunmak üzere yıllık programa kavuştuk. Programımız son şeklini aldığında yeniden toplantılar alarak halkla paylaşılacaktır. Amacımız sorunun sahiplerini karar alma, planlama, uygulama ve denetleme süreçlerine katmaktır. Katılımcılık derinleştikçe doruğa çıkmış toplumsal bencilliğin törpüleneceğine inanıyoruz. Uzun süreden beri uygulanmakta olan özel programlarla toplum öyle bir noktaya getirilmiş ki herkes kendi nefsine dua etmekten başka bir şey yapmıyor. Empati duygusunu geliştirme ve uygulama en alt düzeye indirilmiştir. Toplum üretim sürecinden alınmış ve ucuz iş piyasasına sürüklenmiştir. Piyasada iş bulamadığı durumda da yardım paketleriyle itaat dayatılmıştır. İlk işlerimizden biri de toplumu yeniden üretim sürecine katmaktır. Bunun için tarımcılığı ve hayvancılığı destekleme projemizi önemsiyoruz. Bu proje ile kırdan kente göç etmenin önüne geçebilir ve kentimizdeki on binlerce işsizin sorununu çözebileceğimize inanıyoruz. Belediyeyi istihdam alanı gibi gören zihniyete de doğrultu kazandırmaya çalışıyoruz. Hiç kuşku yok ki belediye bir hizmet alanıdır fakat sadece temizlik işiyle de uğraşacak değildir. Yerel toplumsal sorunların tümüyle uğraşmak elbette ki görevdir. İşsizlik de yerel bir toplumsal sorun ise güç yetirebildiğimiz oranda çözüm ararız ancak bu belediyeye alınacak personel üzerinden çözülecek bir sorun değildir. Belediyenin suna bileceği altyapısal olanaklarla farklı arayışlar içindeyiz. Bunun yanında kentin uzun süreli ihtiyaçlarını karşılayacak önemli projelere de imza atmayı hedefliyoruz. Atık su arıtma tesisleri ve katı atık işleme tesisleri bunlardan bir kaçıdır. Her ikisi de önümüzdeki yıl devreye girdiğinde kentin elli yıllık ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahiptirler. Yine kayyum tarafından adeta ölüme terk edilmiş hektarlarca parkımız ve kent ormanımızı yeniden canlandırmak için büyük efor sarf ediliyor. Önemli oranda toparlandı sayılır. Yine Bekir başkan döneminde inşaatına başlanmış fakat kayyum döneminde durdurulmuş fidanlık parkı ve sosyal tesislerinin inşaatı için start verdik yakın zamanda bitirip halkımızın hizmetine sunacağız. Tarımsal alanda arazi yollarını açma, su kanaletlerini temizleme, göletleri ıslah etme ve yenilerini yapma, hayvan savatları yapma ve dağıtma, dağlarda/yazılarda sondaj çalışmasıyla hayvanları içme suyuna kavuşturma ve benzeri çalışmalarla üç yılda yapılamayacak işleri üç ayda yapmayı başardık. Hem de dışarıdan hizmet satın alma gereği duymadan. Tümüyle kendi öz gücümüzle yaptık. Yine Erciş ilçemizin şehir içi asfalt ve peyzaj çalışmasını yaparak ilçe halkımızı yılların eziyetinden, tozdan, dumandan kurtardık. Yine kentimizin nadide güzelliklerinden olan Muradiye Şelalesini restore ederek halkımızın ve kentimizi ziyaret etmeye gelen yabancı ve yerli turistlerin hizmetine sunduk. Kadınlara ve gençlere yönelik kültür ve üretim evleri açma çabamız devam ediyor. Nûda kültür merkezimiz talan edilmişti. Göreve gelir gelmez tadilat ve tamiratına başladık. Eski işlevine kavuşturarak halkımızın hizmetine sunacağız. Perperok adlı kreşimizin benzeri birkaç kreş daha açma çabamız sürüyor. Köy ve mahalle arası yol asfalt ve tamir çalışmamız yaz süresince devam edecektir. Kentin ulaşım ana planını yapmak üzere İTÜ ile anlaşma sağlandı. İmar ana palanı için de arayışımız devam ediyor. Yine Van Gölü havzasını kolama, koruma ve iyileştirme ana planı için de arayış içindeyiz. Benzer birçok çalışmamız birbirini bütünleyerek devam ediyor. Kentimiz ve halkımız her şeyin en güzeline layıktır. Bizlere düşen ise güzele ulaşmak ve halka sunmak üzere çalışma içinde olmaktır.
- Türkiye genelindeki hemen hemen tüm belediye eş başkanları ve başkan adayları en çok eşitlikten söz etmekteler. Anayasada da eşitlik ilkesi esasken neden Belediyelerde %80’nin üzerinde erkek çalışmaktadır. Sizce bu bir çelişki değil mi?
Kuşkusuz çözülmesi gereken bir çelişkidir. Toplumun yarısı kadın ama karar süreçlerinde olan kadın sayısı oldukça azdır. Toplumu siyasallaştıracağız ya da siyaseti toplumsallaştıracağız diyoruz ancak sadece toplumun erkek kesimi üzerinden hareket ediliyor. Bu durumda toplum tümüyle değil ancak yüzde ellisi siyasallaşıyor demektir. Kadın üretimin öznesidir. Kadınsız toplum kısırlaştırılmış toplumdur. Üretmeyen toplum yok olmaya mahkumdur. Üretim sürecindeki özne dışta tutulursa gelişme olmaz. Yenilenme olmaz. Dolayısıyla toplumsal gelecek olmaz. Bu kadarını göremeyecek kadar siyasal körlük yaşanıyor. Partimiz eş başkanlık sistemini esas alırken özünde müdahale etmek istediği bu siyasal körlük ve toplumsal kısırlık durumudur. Bırakalım sistem partilerini ya da siyasal aktörlerini, Eş başkanlık sistemi (üzülerek belirtmek istiyorum) maalesef siyasal aktörlerimizin çoğu tarafından bile gereği gibi kavranmamıştır. Öylesine yaklaşanlar ya da fantezik yaklaşanlarımız vardır. Kürsü konuşmalarında hemen her kes kadıncı kesilir, kadın haklarından söz eder ama o kadar. Kürsüden inildikten sonra yine babası, dedesi gibi yaklaşım gösterenlere çok rastladım. Bu anlamda öncelikle zihniyetin değişmesi gerekir. Bu da sözle olmaz. Bundan dolayıdır ki birinci dönemde eş başkanlık sistemini kurumsal düzeyde uygulayamadık. Sağa ya da sola savrulmalar yaşandı. Eş başkanlık uygulaması her açıdan toplumsal sorunlara kolektif çözüm arayışıdır. Paylaşımdır, demokrasidir, eşitliktir ve toplamda toplumsal özgürlüktür. Kimi arkadaşlar sadece yetki paylaşımı olarak tanımlar. Bazıları ise oldukça biçimsel yaklaşır. Bu dönem bizler, iki yoldaş olarak bu anlamda da ciddi sorumluluk aldık. Geçmiş pratiklerden de dersler çıkararak mümkün oldukça kurumsal düzeyde uygulamayı ve örnek teşkil etmeye çalışacağız. Personel alımı konusunda eşitlik uygulanabilir mi bilemem. Deneyeceğiz. Ama bu durum oldukça biçimcidir. Önemli olan erkek egemenlikçi toplum sistemini ve zihniyetini değiştirmektir. Bu da ciddiyet ve mücadeleyle olur. Kuşkusuz (özellikle bizim alanda, parti içi çalışmalarda) yaklaşım dünkü gibi değildir. Değişim ve dönüşüm gözle görülür kadar vardır fakat oldukça yavaştır.
AKP’li Burhan Yenigün Van belediyesini borç batağıyla sayın Av. Bekir Kaya’ya devir etti Kaya 2 dönem Van Belediyesini yönetti, aynı zamanda bir doğal afet yaşadı. Van Halkların gönlüne HDP’li halkçı, şeffaf, demokratik bir belediye anlayışıyla tohum ekildi. Sayın kaya zamanında hangi projeler yapıldı, yarıda kalan projeler nelerdir?
Bekir eşbaşkan hırsız Burhan’den, bizler de talancı kayyumdan devraldık belediye yönetimini. Bizim açımızdan talihsiz olan bu kesitler aynı zamanda anti demokratik ara dönemlerdir. Demokrasinin kesintiye uğramasıdır. Enkaz ve talan kültüründen devralınan her ne olursa olsun toparlanmayı gerektirir ve yoğun emek ister. Bizler enkazın kaldırılması ve talanı derleyip toparlamayla uğraşırken birileri hazır ve tıkır kasadan hizmet üretmeyle zaman geçirir. Dolayısıyla eşitsiz yarış koşullarında neden birinci olmadın sorgulaması yapılıyor. Kendimizden devralmış olsaydık bizler şimdi epey yol almıştık. Halkımızda da farklı bir algıya dönüşmüş bu durum. “Sizler toparlıyorsunuz birileri gelip dağıtıyor.” Deniliyor. Halkta gelişen toplumsal algıya kalırsa toparlamak gereksizdir. Oysa toparlamadan, disipline olmadan hizmet üretip sunma olanağı asla yakalanmaz. Kaygı bu ise kasada para biriktirme, hizmete dönüştürmem ve kayyuma kaptırma ise yerindedir. Ama biz halkımıza söz verdik. Kasada para biriktirmeyeceğiz. Günlük tasarruflarımız bile zaman geçirilmeden hizmete dönüşecektir. Halkımız bu açıdan rahat olsun. Bekir başkan döneminde önemli projelere imza atılmıştır. Emeklerine sağlık. Birkaç proje ise ya hiç uygulanmamış ya da uygulama sürecine girilmiş ancak tamamlanmamıştır. Bizler kayyumun değil Bekir eşbaşkanın bıraktığı yerden devam edeceğiz, ediyoruz.
- Partinizin 4 dönemdir belediyecilik yapmaktadır. Hemen hemen tüm belediyeleriniz sürekli müfettiş denetlemesi yapıldı. Defalarca müfettişlerin raporlarına Şeffaflık, halkçı, demokratik yerel yönetimin yansıdığını zaman partiniz kamuoyunu bu temelde bilgilendirdi. Sizce sizin belediyelerinizle diğer belediyelerin arasındaki fark nedir?
Sistem belediyeciliği ya da klasik belediyecilik bugüne kadar tanık olunduğu gibidir. Her türlü ahlak çöküntüsünden söz edilebilir. Rant ve kar amaçlı hizmet üretimi yapılıyor. Hizmet üretip sunulurken ekolojik denge bozulmuş mu, bozulmamış mı? Umurlarında değildir. Merkezcidir, bürokratiktir. Belli sınıf ve zümrelere hizmetin en kalitelisini götürürken toplumun büyük çoğunluğu dışlanıyor. Bizim belediyecilik anlayışımız tümüyle toplumsal çıkar ve sosyal hizmet anlayışıyla üretimi esas alır. Hizmet üretip sunarken ekolojiktir. Kadın özgürlükçüdür. Şeffaftır, demokratiktir. Bunlar temel farklılıklarımızdır. Toplum bizi anlayışımızla tanıdıkça etrafımızda kenetleniyor. Anlayışımız rağbet görüyor. Bu da toplumsal ve siyasal örgütlemenin zeminini güçlendiriyor. Kendi anlayışımızla sergilediğimiz her pratik ya da hizmet üretimi aynı zamanda klasik belediyeciliği de sorguluyor.
Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz…